Birleşik Kamu-İş Bursa Şubesi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezinde bir araya geldi. Yapılan etkinlikte ‘Kadın emeği sömürülüyor şiddet sürüyor’ denildi.
Dünya genelinde Türkiye, özellikle çocuk gelinler, 19 yaş altı doğurganlık oranı, kadına yönelik şiddet, koruma tedbirlerine rağmen kadın cinayetleri, sosyal ve ekonomik alanda kadın-erkek eşit(siz)liği gibi başlıklarda ilk sıralarda yer alıyor diyen Genel Sağlık İş Bursa Şube Başkanı ve SAHADER Temsilcisi Hatice Şeker Erdoğan, “Sayılar gösteriyor ki 2025 yılının iki ayında 32 kadın cinayeti 33 şüpheli ölüm gerçekleşmiştir. Yasaların varlık ve meşruiyeti, temel hak ve hürriyetlerin korunmasıdır. Kadının, emek, beden ve yaşam hakkını koruyamayan yasaların da hiçbir meşruiyeti yoktur. Biz biliyoruz ki şiddetin önlenememesi tamamen politiktir. Ülkemizde kadın cinayetlerindeki akıl almaz artış, işgücündeki kadın sayısının muazzam düşüşü, erkeğin uyguladığı şiddete bağlı boşanma davalarının sayısındaki artış, kadın cinayeti davalarında, her türden gerekçe ile uygulanan iyi hal veya haksız tahrik indirimleri kadının yasa eliyle değersizleştirildiğini, yeni kadın cinayetlerine davetiye çıkarıldığını bizlere göstermektedir. Kadına yönelik ayrımcılık ve bunun uzantısı şiddet bir insan hakları ihlalidir, münferit değil, sistematiktir. Ailenin mahremiyeti içinde olup biten, özel alana ait, hukuk denetimi dışında bir aile içi mesele değildir. Bu nedenle, engellenmesi de ancak sistemli ve etkin bir mücadele ile gerçekleşebilir. 2025 yılının Aile yılı ilan edilmesine rağmen aileyi kadını ve çocuğu koruyucu herhangi bir yasal adım atılmamış İstanbul Sözleşmesi gibi kadını koruyan yasal düzenlemeler hali hazırda geri getirilmemiş bu da samimiyetten yoksun içi boşaltılmış bir söylemden ileriye gitmeyeceğinin kanıtı olmuştur” dedi.
Kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin önüne geçilmesinde eğitim, sağlık, adalet, güvenlik ve sosyal hizmetler birimlerinin koordinasyon halinde çalışılması sağlanmak zorundadır diyen Erdoğan, “Şiddete bulaşmış veya şimdilik bulaşmamış olsa dahi kendi benliğini erke teslim etmiş her erkek, bu paralelde bilmeli ki uyguladığı şiddet sadece kadını parçalamamakta, esasında asıl darbeleri kendi insanlığına vurmakta, kendini bir kötülük kaynağı haline getirip öz saygısını da yitirmektedir. Depremler savaşlar ve dini rejim değişikliği gibi afetlerin yıkıcı sonuçları kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar gibi toplumun farklı kesimlerini orantısız biçimde etkilemektedir. Dolayısıyla, afet yönetiminin tüm süreçlerinde kadın ve kız çocukları gibi dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının gözetilmesine gereksinim duyulmaktadır. Eşit yurttaşlık anlayışı temelinde insan haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla faaliyetlerimizi etkin biçimde sürdürmeliyiz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle de kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın son bulduğu; her kadının haklardan eşit olarak yararlandığı bir dünya temenni ediyoruz” dedi.
Kaynak: Haber Merkezi