Cemal SüreyaDurakta üç kişi
Adam kadın ve çocuk
Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş
Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Kadın güzel
Güzel anılar gibi güzel
Çocuk
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel…
Cemal Süreya’nın “Fotoğraf” şiirinde olduğu gibi anlatılabilir mi bir fotoğraf, anlatılınca görüntü kaydedilir mi zihinlere ya da makinelere?
Bursa’da, Kültürakt Erişim Topluluğu tarafından, Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteği ile, Nilüfer Belediyesi ortaklığında Nilüfer Kent Konseyi Vizör Fotoğrafçılık grubu kolaylaştırıcılığında yürütülen "Ve duyular zahir olur" projesiyle görme engelliler fotoğraf sanatıyla buluşuyor. Yapay zeka desteğiyle fotoğraf çekimini erişilebilir kılan proje Türkiye’de hatta dünyada ilk olma özelliğini taşıyor.
Nilüfer Belediyesi’nin disiplinlerarası etkileşim mekanı olarak bu yıl hayata geçen Pancar Deposu’nda 10 kişinin katılımıyla gerçekleşen çalışma, 3 atölye ve 1 geziyi kapsıyor. Görme engellilere verilen teknik ve teorik eğitimler sonunda yapılacak gezide çekilen fotoğraflar 16-30 Mart tarihleri arasında Pancar Deposu’nda 2 hafta süreyle ziyaretçilere açık olacak.
Proje ile ilgili merak ettiklerimi sormak için geçtiğimiz cumartesi günü Pancar Deposu’nun yolunu tuttum. Atölye katılımcıları yerini alırken, çalışmanın ayrıntılarını Kültürakt’tan Mustafa Çokran, Sıraç Erbek, Vildan Kalkanlı ve Vizör Fotoğrafçılık Grubu’ndan Alev Tanrıkorur ile konuştuk.
Benim ilk sorum şu olacak: Görme engellileri fotoğraf sanatıyla buluşturma fikri nasıl ortaya çıktı?
Mustafa Çokran (Kültürakt Erişim Topluluğu Kurucu Direktörü): Kültür-sanat alanında erişilebilirlik dünyada yükselen bir kültür durumunda. Engelli olmayanlar kadar engellilerin de kültüre erişim hakkı olduğu üzerinden bir konu mevzu bahis. Müzeler, konserler, sergiler yapılırken, çeşitli engel gruplarının da bu etkinlikleri ve faaliyetleri deneyimleyebilmesi üzerine iyileştirmeler yapılıyor. Örnek vermek gerekirse bir fotoğraf sergisinde görme engelli biri gidip, QR kod okutup, sesli olarak o fotoğrafı dinleyebiliyor. Bizim ülkemizde çok gelişmiş noktada değil. Bununla ilgili fonlar, devlet destekleri var, ancak yasa çıkmış olmasına rağmen pek revaçta değil. Türkiye'de bunun üzerine çalışan bazı özel girişimler var.
Bizim hikayemiz pandemi sonrasında birkaç Türkiye’deki kültür-sanat girişimiyle kolektif bir grup kurarak başladı. Bunlardan biri de Türkiye'nin ilk erişilebilirlik özel girişimiydi. İlk onlarla tanıştık ve çok özel detaylar olduğunu fark ettik. Mesela, işitme engelliler için işaret dili anlatımları… İşitme engellilerin yüzde 80'i okuma yazma bilmiyorlar, onlara eserlerin işaret diliyle anlatımları sağlanabiliyor. Görme engelliler için erişilebilir müze çalışmaları, eserlerin replikalarının yapılması, Braille alfabesinin eserin yanına eklenmesi gibi çeşit çeşit iyileştirmeler yapılabiliyor. Ancak yerel yönetimler gerçekten bu çalışmalara yeterli kaynağı ayırmıyor.
Biz de ‘Neden bu alanda yeterli iyileştirmeler yapılmıyor? sorusundan hareket ederek ben, Sıraç, Vildan, Merve ve İna olarak hep birlikte Kültürakt Erişim Topluluğu’nu kurduk. Kültürakt Erişim Topluluğu, Kültürakt’ın desteklediği, onunla büyüyen bir topluluk. Daha sivil toplum yapısında olan bir ekibiz.
Alev Tanrıkorur (Vizör Fotoğrafçılık Grubu Başkanı): Nilüfer Kent Konseyi'ne bağlı gönüllü fotoğrafçılık grubuyuz. Amacımız özellikle sosyal sorumluluk projeleriyle ilgili olarak fotoğraflar çekmek ve projeler hazırlamak. Mustafa Bey ve Sıraç Bey tarafımıza ulaşarak bizden eğitim desteği istediler. Biz de kendilerine seminer, söyleyişi şeklinde destekler sunduk. Elimizden geldiği kadar arkadaşlarımıza fotografik anlamda teorik ve pratik bilgileri sunmaya çalışıyoruz. Projeye destek verdiğimiz için bizler çok mutluyuz.
Sıraç Erbek (Kültürakt Erişilebilirlik Koordinatörü): Mustafalarla tanıştıktan sonra bunun mümkün olabileceğini düşündüm. Yapay zeka algoritmalarıyla telefonlarımızda ekran okuma programlarımız var. Bu programlarla görme engellilerin de fotoğraf çekebilmesi mümkün. Bununla ilgili ufak tefek denemeler yapıldı, ama bir atölyede fotoğrafçılarla yan yana gelmedik. Aslında biz hayatı engelsiz kişilerle de paylaşıyoruz. Burada kolektif bir çalışma ile sesli betimlemeler, Braille çıktılarıyla sergide görme engelliler de farklı deneyimler yaşayabilir, cesaretlendirebiliriz.
Benim hep fotoğrafa karşı bir ilgim vardı, küçükken filmli makinem ile sağı solu çeker, banyolatır, arkadaşlarıma betimletirdim. Artık ekran okuma programlarımızla, yardımcı teknolojilerle betimlemeler yapan araçlarımızla görme engelliler de rahat bir şekilde fotoğraf çekebiliyor.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Engelliler Bildirgesi'ni ilk imzalayan ülkelerden biri. Kültür sanata atıfta bulunan içerikleriyle 2005 yılında Engelliler Yasası da çıktı. Ne var ki bu çok kısıtlı oldu. Çünkü engelli problemleri o kadar yoğun ki! Bu nedenle bu oluşumla kültür sanatla motivasyonu artırmayı ve engellilerin de mental açıdan iyilik halini sağlamak istiyoruz.
Görme engelliler için fotoğraf ne anlam ifade ediyor, nasıl göremediğini fotoğraflıyorlar?
Mustafa Çokran: Aslında biraz ters köşe yapıyoruz, bir görme engelli nasıl fotoğraf çeker? Sıraç’ın da anlattığı gibi yardımcı teknolojiler çok gelişti. Onlar zaten dünyayı gözleriyle değil başka duyu organlarıyla algılıyor: dokunuyorlar, dinliyorlar, hissediyorlar. Bir duyuları belki eksik ama o eksiği gerçekten kapatıyorlar. Yardımcı teknolojiler, telefonun ekranını ya da fotoğraf makinesinin ekranını sesli betimleme yapıyor.
Mustafa tam bu sırada “Ben mesela yaşadığımız şu anı sesli betimlersem” diyerek başlıyor bulunduğumuz alanı, karşısında oturan ‘ben’i betimlemeye:
Karşımda bir kadın var, hafif yanları sarkmış saçlarını arkadan toplamış. Beyaz yüzlü, üzerinde güzel beyaz krem ve gri renklerinde baklava desenli bir hırka var. Boynunda bir papatya desenli kolye var. Siyah bir pantolon, kavun içi çizgileri olan siyah spor ayakkabı giymiş. Kavun içi bir pufun üzerinde oturuyor. Hemen arkasında sıra sıra camlar var. Dışarıdan içeriye ışık sızıyor, saçlarının uçları ışıktan parlıyor.
Şu an tamamen doğaçlama betimliyorum, ama yapay zeka daha iyi betimliyor ve bu gelişen bir teknoloji. Dolayısıyla bu sesleri dinledikleri zaman, bu görüntü otomatikman gözlerinin önünde oluşuyor. Kameranın yönünü değiştirdiğinizde yönlendirme de yapıyor, odakla, zoom’la, ışık parlaklığını azalt gibi. Bu yolla görmüyorlarsa da görüyorlar, fotoğrafı çekiyorlar ve sonrasında da profesyonel betimlemecilerle fotoğraflar betimleniyor. Fotoğraf sergilenirken kenarına bir QR kod yerleştiriliyor ve okutulduğunda fotoğraf sergilenebiliyor.
Dünyada bu projenin başka örnekleri var mı? Varsa örnekleri nasıl buldunuz?
Türkiye'de ilk, o kesin. Projeyi başlatma kararı alınca sağlam bir internet araştırmasına giriştik ama sergisiyle, atölyesiyle erişilebilir olan bir çalışma bulamadık. İnternet sitemizle, Instagram hesabımızla erişilebilir bir çalışmayız.
Program içeriği nasıl şekillendi, katılımcıları nasıl seçiyorsunuz?
Mustafa Çokran: Atölye Nilüfer Kent Konseyi Vizör Fotoğrafçılık Grubu’ndan gönüllü 10 – 15 kişilik ekibin kolaylaştırıcılığında ilerliyor. Atölyemizde çeşitli sivil toplum kuruluşlarından ayrı ayrı seçmeye gayret gösterdiğimiz 10 görme engelli katılımcı var. Katılımcıların eserlerinin sergilenebilmesi için atölyelere ve geziye katılması gerekiyor.
Sıraç Erbek: Engelliler için üretilen makineler var, ama şu anda onlar sınırlı sayıda. Amerikan Ulusal Körler Federasyonu'nun belirlediği bin kişilik bir görme engelli grubu, şu anda verimi artırabilmek için çalışmalar yapıyor.
Biz burada cep telefonlarıyla fotoğraf çekimi yapıyoruz, çünkü telefonumuzda doğrudan ekran okuma programları var. Bu bir başlangıç, buradaki 10 arkadaşımızdan 5’i bu işe tutkuyla bağlanacak, o makineleri alacaklar, belki de parmakla gösterilen fotoğraf sanatçısı olacaklar.
Yapay zeka geliştikçe, engelliler için pek çok kapı açılacak. Örneğin ilk başlarda görme engelliler, devlet kurumlarında santrallerde çalıştırılıyordu. Daha sonra bilgisayarlı sistemlere geçince, “Eyvah! Görme engelliler nasıl kullanacak?” denildi, ama ekran okuma programları çıktı. Önce akıllı tuşlu telefonlarımız vardı, onlara ekran okuma programları entegre edildi. Tuşlu telefondan dokunmatiklere geçilince, “Eyvah! Görme engelliler ne yapacak, iletişimden mi kopacak?” denildi. Bu sefer çok daha iyileri yapıldı. Bu süreç böyle işliyor, çünkü dünyada da 1 milyara yakın bir engelli kitlesi var. B1 dediğimiz hiç görmeyen 200 milyona yakın görme engelli var. Fotoğrafla görme birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğu için burada artık yapay zeka devreye giriyor ve görme engellilerin hayatını bu şekilde kolaylaştırıyor. Teknoloji, icatlar hep böyle gelişiyor. Mesela artık insansız araçlardan bahsediyoruz. Google'un Silikon Vadisi’nde 2 – 3 görme engelli ekibi şu an bir aracı test ediyor.
Vildan Kalkanlı (Proje Koordinatörü): Sanat özelinde ürettiğimiz pek çok şey kendimizi ifade etme ihtiyacından doğuyor aslında. Bu noktada tüm bireyler eşit ifade olanağına sahip mi, sorusu çıkıyor karşımıza. Ve Duyular Zahir Olur projesi, topluluk olarak böyle bir soruya cevap aradığımız bir yerde ortaya çıktı. Sanat üretmek isteyen, fotoğraf üretmek isteyen her bireyin yolunu kolaylaştırabilecek adımlar atıyor olmak, tüm engel gruplarının bu sürecin her aşamasında yer alıyor olmasına katkı sunmak çok değerli. Umuyorum geliştirdiğimiz proje, benzer pek çok adımın atılması, projenin geliştirilmesi için başlatıcı rolde olur. Üretebiliyor olmak, hayatın her alanına dahil olmak adına bu projenin her birimiz için önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.
Burada ilk başlarda yaşadığımız çok güzel deneyim var bahsetmek isterim;
Sıraç ile ilk fotoğraf denememizde aşırı heyecanlanmıştık, o benim portremi çekmişti, ortaya çıkan fotoğraf bir harikaydı. O deneyim, bizi buraya taşıyan çok güzel anlardan biri oldu.
Sıraç Erbek: 2009'dan bu yana görme engelli sivil toplum kuruluşlarında üyelik, yöneticilik pozisyonlarında çalıştım. Avrupa Körler Birliği'nde de bulundum. Yöntemi değiştirerek engelliler için kolaylaştırıcı olunabiliyor. Yöntemleri farklı ama malzeme aynı.
Ayrıca, bir şeyi ben yapabiliyorsam, diğer görme engelli arkadaşlarımın da yapabileceğini düşünüyorum. Çünkü hiçbirimiz doğuştan öğrenmiyoruz, onlar da aynı araçları kullanıyor. Engel grupları içerisindeki en rahat çalışılabilecek grup görme engelliler ama en katı bakılan grup yine görme engelliler. Burada bu projeyle birçok çevreye de mesaj vermek istiyoruz. Şans verilirse yapay zeka araçlarıyla engelliler bunları yapabiliyor. Fırsat eşitsizliği ortadan kaldırıldığı zaman daha başarılı işler ortaya çıkabiliyor.
Mustafa Çokran: Şans verilmez, alınır. Bunlara inanarak öz savunuculuğun tetiklenmesi gerekiyor. Faaliyet planlarımız içerisinde önümüzdeki dönemde öz savunuculuk faaliyetlerini tetiklemek de var. Çünkü kimse görme engelliler şu müzeyi deneyimlesin diye o müzeyi iyileştirmiyor, ama 6 – 7 sivil toplum kuruluşu bir araya gelip baskı yaparsa o müze erişilebilir oluyor. Talep ortaya çıkmadığı sürece kimse cevap vermiyor, hatta talepte yetmiyor baskıyla dikkat çekmek gerekiyor.
Ben sorularımı sorup, görüşmeyi tamamlarken neredeyse atölyenin tüm katılımcıları salonu doldurmuştu. Atölyenin hazırlıkları halen sürüyordu. Gelenler sohbet ederken, atölye yürütücüleri de çalışmaya dair fon kartonundan kestikleri materyalleri hazırlıyordu. İzleme ve dinleme fırsatı bulduğum atölyede son çalışma gezi ile tamamlanacak. Gezide çekilen fotoğraflar arasından seçilen 20’si de düzenlenen sergi ile Bursa’da ve Türkiye’de bir ilk olarak fotoğraf tutkunlarıyla buluşacak.
Nur Derya