Sessizlik ölülerimizi biriktirirken, mücadele 25 Kasım’ı bekliyor
Yazının Giriş Tarihi: 19.11.2025 19:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.11.2025 19:40
Güçlenmek istiyoruz, güçlü hissetmek, dünyaya güçlü bakmak ve aldığımız her kararda arkamızda o gücü var edenlerle yan yana durmak istiyoruz. İktidarın ve onun temsil ettiği patronların, babaların, kocaların, sevgililerin tehditleri altında her gün görünmez kılınan; hayatları değersizleştirilen; evde, fabrikada, sokakta ucuza alınan emeklerine karşılık üstüne en pahalı bedeli yaşamlarıyla ödeyen kadınlar olarak gücümüzü dayanışmadan alıyoruz.
Ve biliyoruz ki yanımızda kız kardeşlerimizi görmek, birbirimize omuz vermek, birbirimizin sesini çoğaltmak en büyük gücümüz.
Türkiye’de kadın cinayetleri bir kıyım halinde büyüyor. Her gün “Yaşamak istiyoruz” gönderileriyle yaşamdan koparılan bir kadının fotoğrafı birleşiyor ve bir sonraki gönderiyi hazırlamak için bilgisayarlarda şablonlar sırada bekliyor.
Bursa’da kasım ayı içerisinde, sadece 15 günde, 2 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 1 kadın ise entübe halde yaşamak için direniyor. Arzu Khalılova 20 yaşındaydı, vücudu yaşından fazlaca bıçak darbesi aldı. Yasemin Bulut, güzel bir cumartesi kahvaltısı hayaliyle börek almak istediği fırının önünde eski erkek arkadaşı tarafından vuruldu. Mihraç E. 30 yaşında Mudanya’da çalıştığı markette eski eşi tarafından defalarca bıçaklandı ve entübe halde yaşam mücadelesinde.
Kocaeli’de daha geçtiğimiz hafta yanarak can verdi 6 kadın, ikisi henüz 18 bile olmamıştı. Sigorta desen yok, maaş desen yevmiye etmez. “Unutulmasınlar diyeceğiz” ama bugün için bile isimlerini sorsak hafızalarımızda bulamayacağız.
25 Kasım, şiddetin her türlüsüne karşı mücadele edilen gün, yaklaşıyor. Bursa’da bilenler olacaktır, 29 Aralık 2005’te Özay Tekstil’de yanarak hayatlarını kaybeden 5 kadın için düzenlenen eylemlilikleri; 8 Martların, 25 Kasımların yitirilen kadınlarla simgeleştirildiğini. Ölenlerden biri 15 yaşında bir kız çocuğuydu, bir diğeri de 32 yaşında bebeği karnında anne adayıydı.
Bugün Bursa’da kadın meclisleri, platformları dernekleri 2000’lerin başına göre çok daha fazla. Kadınlar haklarının o güne göre çok daha fazla farkında. Bireysel çözümlerle değil, mücadeleyle dayanışmayla güçlendiklerini de biliyorlar ve bunun için örgütleniyorlar. Peki, bu mücadeleyi Bursa’da kim taşıyor? Sadece 15 günde ölen 8 kadın, üstelik 2 kadın Bursa’da! Bursa gibi Özay Tekstil’de ölen kadınların hikayesinin bilindiği bir kentte, 8 kadının ardından tek bir eylemliliğe imza atılmadı. Bir kez olsun kadınlar meydanlarda “Unutmuyoruz” bile demedi bu defa. Sendikalar, odalar katledilen kadınlar için bir kez konuşmadı. Kent Konseylerinin Kadın Meclisleri tek bir söz bile söylemedi. Bir tek Yasemin Bulut için üniversite öğrencilerinden oluşan Uludağlı Kadınlar, Görükle’de bir eylem düzenledi, çünkü Bulut Görükle’de katledildi.
Kadınlar öldü arkadaşlar, bu kentte 2 kadın öldü, 1 kadın direniyor. Hemen yanıbaşımızda bir kentte 6 kadın ucuz işçi görüldükleri, canları bir değer etmeyenler olarak çalıştırıldıkları bir fabrikada yanarak öldü.
Bu mücadele öyle “mor koltuk” sevdasıyla yürümüyor ne yazık ki! Ölenler ne bir sayı ne de önemli günlerde yitirilenlerin fotoğrafları önünde, flaşlar altında isimleri anılması gerekenler. Ölenler bize bir mücadele bıraktı! Kadın emeğinden, yoksulluğundan ve kadınların bırakıldığı çaresizlikten bihaber olanlarla, kadınların canlarıyla büyüttüğü mücadeleyi kendi bekaları için araç olarak kullananlarla bu mücadelenin ilerlemediği gerçeği buz gibi yüzümüze çarpıyor. Ölen kadınları yok sayarak, kulağımızın üzerine yatarak, o büyük gün gelince adları anılacak birer yitirilmişler olarak görerek, panelde söyleşide baş köşede yer edinebilmek için edilmiyor bu kavga. Yaşamak için veriliyor!
Ve bugün Bursa’da bu gerçeklikle 25 Kasım’a gidiliyor. Tek bir söz bile edemeyenler şimdi 25 Kasım’ı bekliyor platformlarında, yazışma gruplarında. Bursa’da ölen 2 kadın için de Kocaeli’de yanarak can veren 6 kadın için de söz söyleme zamanı, 25 Kasım gelsin diye bekleniyor. Yani bugünden bakarsanız daha bir hafta var. Ve o güne kadar kaç kadın hayattan koparılır, isimleri söylenince “burada” diye Kent Meydanı’nda haykırılır, kim bilir?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hatice Nur Derya
Sessizlik ölülerimizi biriktirirken, mücadele 25 Kasım’ı bekliyor
Güçlenmek istiyoruz, güçlü hissetmek, dünyaya güçlü bakmak ve aldığımız her kararda arkamızda o gücü var edenlerle yan yana durmak istiyoruz. İktidarın ve onun temsil ettiği patronların, babaların, kocaların, sevgililerin tehditleri altında her gün görünmez kılınan; hayatları değersizleştirilen; evde, fabrikada, sokakta ucuza alınan emeklerine karşılık üstüne en pahalı bedeli yaşamlarıyla ödeyen kadınlar olarak gücümüzü dayanışmadan alıyoruz.
Ve biliyoruz ki yanımızda kız kardeşlerimizi görmek, birbirimize omuz vermek, birbirimizin sesini çoğaltmak en büyük gücümüz.
Türkiye’de kadın cinayetleri bir kıyım halinde büyüyor. Her gün “Yaşamak istiyoruz” gönderileriyle yaşamdan koparılan bir kadının fotoğrafı birleşiyor ve bir sonraki gönderiyi hazırlamak için bilgisayarlarda şablonlar sırada bekliyor.
Bursa’da kasım ayı içerisinde, sadece 15 günde, 2 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 1 kadın ise entübe halde yaşamak için direniyor. Arzu Khalılova 20 yaşındaydı, vücudu yaşından fazlaca bıçak darbesi aldı. Yasemin Bulut, güzel bir cumartesi kahvaltısı hayaliyle börek almak istediği fırının önünde eski erkek arkadaşı tarafından vuruldu. Mihraç E. 30 yaşında Mudanya’da çalıştığı markette eski eşi tarafından defalarca bıçaklandı ve entübe halde yaşam mücadelesinde.
Kocaeli’de daha geçtiğimiz hafta yanarak can verdi 6 kadın, ikisi henüz 18 bile olmamıştı. Sigorta desen yok, maaş desen yevmiye etmez. “Unutulmasınlar diyeceğiz” ama bugün için bile isimlerini sorsak hafızalarımızda bulamayacağız.
25 Kasım, şiddetin her türlüsüne karşı mücadele edilen gün, yaklaşıyor. Bursa’da bilenler olacaktır, 29 Aralık 2005’te Özay Tekstil’de yanarak hayatlarını kaybeden 5 kadın için düzenlenen eylemlilikleri; 8 Martların, 25 Kasımların yitirilen kadınlarla simgeleştirildiğini. Ölenlerden biri 15 yaşında bir kız çocuğuydu, bir diğeri de 32 yaşında bebeği karnında anne adayıydı.
Bugün Bursa’da kadın meclisleri, platformları dernekleri 2000’lerin başına göre çok daha fazla. Kadınlar haklarının o güne göre çok daha fazla farkında. Bireysel çözümlerle değil, mücadeleyle dayanışmayla güçlendiklerini de biliyorlar ve bunun için örgütleniyorlar. Peki, bu mücadeleyi Bursa’da kim taşıyor? Sadece 15 günde ölen 8 kadın, üstelik 2 kadın Bursa’da! Bursa gibi Özay Tekstil’de ölen kadınların hikayesinin bilindiği bir kentte, 8 kadının ardından tek bir eylemliliğe imza atılmadı. Bir kez olsun kadınlar meydanlarda “Unutmuyoruz” bile demedi bu defa. Sendikalar, odalar katledilen kadınlar için bir kez konuşmadı. Kent Konseylerinin Kadın Meclisleri tek bir söz bile söylemedi. Bir tek Yasemin Bulut için üniversite öğrencilerinden oluşan Uludağlı Kadınlar, Görükle’de bir eylem düzenledi, çünkü Bulut Görükle’de katledildi.
Kadınlar öldü arkadaşlar, bu kentte 2 kadın öldü, 1 kadın direniyor. Hemen yanıbaşımızda bir kentte 6 kadın ucuz işçi görüldükleri, canları bir değer etmeyenler olarak çalıştırıldıkları bir fabrikada yanarak öldü.
Bu mücadele öyle “mor koltuk” sevdasıyla yürümüyor ne yazık ki! Ölenler ne bir sayı ne de önemli günlerde yitirilenlerin fotoğrafları önünde, flaşlar altında isimleri anılması gerekenler. Ölenler bize bir mücadele bıraktı! Kadın emeğinden, yoksulluğundan ve kadınların bırakıldığı çaresizlikten bihaber olanlarla, kadınların canlarıyla büyüttüğü mücadeleyi kendi bekaları için araç olarak kullananlarla bu mücadelenin ilerlemediği gerçeği buz gibi yüzümüze çarpıyor. Ölen kadınları yok sayarak, kulağımızın üzerine yatarak, o büyük gün gelince adları anılacak birer yitirilmişler olarak görerek, panelde söyleşide baş köşede yer edinebilmek için edilmiyor bu kavga. Yaşamak için veriliyor!
Ve bugün Bursa’da bu gerçeklikle 25 Kasım’a gidiliyor. Tek bir söz bile edemeyenler şimdi 25 Kasım’ı bekliyor platformlarında, yazışma gruplarında. Bursa’da ölen 2 kadın için de Kocaeli’de yanarak can veren 6 kadın için de söz söyleme zamanı, 25 Kasım gelsin diye bekleniyor. Yani bugünden bakarsanız daha bir hafta var. Ve o güne kadar kaç kadın hayattan koparılır, isimleri söylenince “burada” diye Kent Meydanı’nda haykırılır, kim bilir?