Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

Bursa Tabip Odası: Bu ülkede her gün bir uçak dolusu insan ölüyor

Haber Giriş Tarihi: 01.12.2020 15:16
Haber Güncellenme Tarihi: 01.12.2020 15:16
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Bursa Tabip Odası: Bu ülkede her gün bir uçak dolusu insan ölüyor

“Hastanede çalışıyorsunuz, yoruluyorsunuz ve hastaneden çıktığınızda kapının önünde insanları maskesiz çay içerken görüyorsunuz. Bu çok yaralayıcı bir şey çünkü şunu düşünüyorsun ben iki saattir içeride uğraşıyorum, günlerdir uğraşıyorum, yorgunum ve dışarıdaki insan yarın hasta olarak gelecek ben bu sefer onun için uğraşacağım. ”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 25 Kasım Bilim Kurulu toplantısının ardından corona tablosunda semptom göstermeyen ama testi pozitif çıkan vakaların da yer alacağını açıkladı. Koca’nın vaka sayılarını açıklamasının ardından Türkiye 28 bin 351 vakayla Avrupa’da birinci, dünyada beşinci sırada yer aldı.

Türkiye, vaka sayıları ile dünyada en fazla vaka görülen dördüncü ülke olurken, Bursa vaka sayıları ile sürekli alarm veren şehir oldu. Bu süreçte sağlık çalışanları yorgun ve yıpranmış durumda. Hastanelerin doluluk oranlarını ve alınan tedbirlerin yeterli olup olmadığını Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan’la konuştuk.

Sağlık Bakanının dün açıkladığı veriler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tıpta Semptomlu hasta, semptomsuz hasta ayrımı yok. Olgu, vaka, hasta aynı şey. Bizim eğitimimizde de böyle bir ayrım yok ben bunu yeni duydum. Ancak ne olduğunu anlayamadım. Bakanın 25 Kasım akşamı açıkladığı vaka sayısı 28 bin 351, bugün listeye Avrupa Birliği ülkelerinin verisine baktım. Bir gecede Avrupa’da birinci sıraya oturduk ve şu an Avrupa birincisiyiz. Vaka sayısının fazla olduğunu biz zaten aylardır söylüyoruz. Aylardır açıklanan sayı doğru değil, semptomlu-semptomsuz ayrımı doğru değil, vaka-hasta ayrımı doğru değil, diye anlatıyorduk. Sayın Bakanın açıkladığı sayı bizi doğrulamış oldu. Biz baştan beri doğruyu söylüyoruz.

Bursa Tabip Odası’nın geçmiş yönetimleri için de net söyleyebilirim ne söylediysek de yanlış çıktı bugüne kadar. Bursa Tabip Odası tarihinde ne öngördü de yanlış çıktı. Bunu da öngördük bu rakamlar yanlış dedik ve dediğimiz çıktı. 28 bin dediler. Ama güven duygusu o kadar kolay kaybediliyor ki… Şimdi acaba bu sayı gerçeği yansıtıyor mu? diye düşünmeden edemiyor insan.

Çocuk yoğun bakımları yetişkinlere ayrıldı

Sahadan aldığımız bilgi şöyle; hastaneler tamama yakın dolu, yoğun bakımlar dolu. Acillerde yatak boşalmasını bekleyen hastalar yatıyor. Bu bilgiyi artık vatandaştan almaya başladık. Çocuk hastanesinde geçen ay çocuk yoğun bakım yataklarını yetişkin yoğun bakım yataklarına çevirmeye başladılar. Personeline de yetişkin yoğun bakım eğitimi verildi. Doluluk oranı %75 olarak açıklanıyor. Bu düzeydeki dolulukta böyle panik yaşamaya, yoğun bakım yataklarını değiştirmeye gerek olmamalı.

Saha çalışmaları nasıl yürütülüyor?

Özellikle İl Sağlık Müdürü değiştikten sonra filyasyon ekip sayısı çok arttırıldı. Bakanın geldiği günden bugüne filyasyon ekip sayısının 200’ün üzerine çıktığını, her ekibin günde 30’a yakın yeri ziyaret ettiğini biliyoruz. Yaklaşık olarak kaç kişi yapıyor 6 bin. Bu insanlar 6 bin yere gidiyorlar yetişemiyorlar. Her gün sabahleyin bir önceki günden yetiştiremedikleri yerlere gitmeye başlıyorlar. Çok ciddi bir çaba var. Ama sürekli eklenen yeni hastalar işlerini güçleştiriyor. Sahada filyasyon yapan ekiplerin tamamında doktor bulunmuyor. Personel sıkıntısı yaşanıyor.  

Ölüm sayıları her gün artıyor, bu sayıları geçmiş yıllara göre karşılaştırıyorlar bu konuda hekimler olarak sizin yaklaşımınız nasıl?

Bu çok önemli bir konu ve bunun üzerinden de birtakım değerlendirmeler yapmamız gerekiyor. Dün akşam 168 kişinin öldüğü açıklandı. Bu sadece bir sayı değil, insan hayatından söz ediyoruz. Bu nedenle sayıyı görünür ve anlaşılır kılmamız gerekiyor. Bunun için; Türkiye’de her gün bir Boeing 707’nin düştüğünü ve içindeki tüm yolcuların öldüğü örneğini kullanabiliriz. Her gün bu ülkede Covid-19 nedeni ile bir uçak dolusu insan ölüyor. Gerçekten her gün bir uçak düşseydi bu ülkede nasıl önlemler alırdık bir düşünün… Basit bir hesaplama ile her 9 dakikada 1 kişi Covid-19 nedeniyle ölüyor.

Önceki döneme göre daha fazla olan ölüm sayısına “fazladan ölüm” diyoruz. Fazladan ölüm, belli bir ay içinde olan ölümlerle daha önceki yıllarda aynı ayda olan ölümler arasındaki farkı anlatıyor. Tabip Odası olarak pandeminin başından bu yana fazla ölümler üzerinde çalışıyoruz. Bu aya ilişkin bir veri sunmak isterim. 2016-2019 arasındaki 4 yılın kasım ayında ortalama 1320 vatandaşımız yaşamını yitirmiş. Bu sayı 26 Kasım 2020 itibariyle 2556 olmuş. Son dört günün ölüm sayısı eksik olmakla birlikte arada 1.235 fark var. Bu farkın tamamını Covid-19’a bağlamak zor ama ciddi düzeyde bilgi veriyor. Benzeri fazladan ölüm bilgileri büyükşehirlerden gelmeye başladı. Fazladan ölümlerle ilgili kimi yerel yöneticiler hepsi Covid-19 değil, diğer bulaşıcı hastalıklar onlar dediler. Bu kaygı verici bir söylem. Aklıma; insanları öldüren, Covid-19 dışında bizim bilmediğimiz başka bir bulaşıcı hastalık mı var acaba? sorusu geliyor.

Kültürümüzün algısı: “Doktor hasta olmaz.”

Bu süreç bir yıldır en çok sağlık çalışanlarını etkiledi, izinler kaldırıldı, emeklilikler askıya alındı. Son zamanlarda sağlık çalışanlarının durumu nasıl?

Sağlık çalışanlarımızın sorunu çok fazla. Vatandaşın algısı şöyle doktor hasta olmaz; bu bizim kültürümüzde var. “Doktor hasta mı olur?” derler… Doktor hasta olur, doktor insandır. Hatta normal vatandaştan daha fazla hasta olur. Vatandaş olarak gün içinde üç grip hastası, iki tüberküloz hastası ile karşılaşır. Doktor bir polikliniğe gittiğinde 100 kişiye bakar; 60 tanesi griptir. Bulaşıcı her hastalık için durum bu şekilde. Bizim riskimiz çok yüksek, vatandaştan daha fazla hasta oluyoruz. Covid-19 nedeniyle 70’i doktor olmak üzere 180 sağlık çalışanı hayatını yitirdi. Üstelik çok daha dikkatli korunmamıza karşın oluyor çünkü bulaş riski bizde daha fazla. Viral yük olarak adlandırdığımız; vatandaşa göre bizim aldığımız virüs miktarı da fazla.  Daha fazla sayıda hasta ile karşılaşıp daha fazla virüs ile enfekte olunca daha fazla hastalanma riski oluşuyor. Hekimler ve sağlık çalışanları toplumdan daha fazla hastalanıyor ve riski daha yüksekse bu meslek hastalığıdır. Tam da meslek hastalığının tanımı budur; mesleğinden kaynaklanan maruziyet nedeniyle oluşan hastalık… Bizim talebimiz Covid-19’un tüm sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesidir. Dünyada çok sayıda ülke bunu kabul etti.

Sağlık çalışanları artık gerçekten yoruldular; öyle yorgunlar ki kendilerini korunmakla ilgili özen gösteremedikleri zamanlar bile olabiliyor. Bu süreçte onları hastalığın yanı sıra; yoran, bezdiren olaylar yaşandı. Örneğin sağlıkta şiddet bu süreçte sonlanmadı. Bir yandan Covid-19 ile mücadele eden sağlık çalışanları bir yandan da şiddet ile mücadele etmek zorunda bırakıldı. Örneğin pandemi ek ödeneği çok moral bozucu oldu. Başlangıçta pandemi ödemeleri yapıldı ama büyük haksızlıklar yaşandı. Sonra ödemeler kesildi. Kısa süre önce aile hekimlerine ek ödenek yapılacağını en yetkili ağızlardan işitmemize rağmen henüz hiçbir şey ödenmedi. Pandeminin başından beri sürekli pandemi ek ödemesi konuşuluyor ama sağlık çalışanları toplam iki ay ödeme alabildi. Pandeminin en mağdur grubu aile hekimleri. Birinci basamak hekimleri olarak aile hekimlerimiz pandemiyle savaşta en önde, en fazla riske maruz kalan grup oldular. Onların güçlendirilmesi, korunması gerekirken size ödenek vereceğiz deyip de ödememek, ödendiği dönemde de hakkaniyete uymayan ödemeler yapmak gerçekten incitici oldu. Hekimlerimiz para peşinde değil. Bir söz veriliyorsa hakkaniyet ilkesi gözetilerek yerine getirilmelidir. Aksi tutumlar sağlık çalışanlarının aidiyet duygusunu örseliyor.

Metropollerde artışlar önlenemiyor, çalışma koşulları hastalığın artışını hızlandırıyorken Bursa’da durum nasıl?

Ben şundan çok rahatsızım; Bakan konuşmalarında sürekli Bursa’dan söz ediyor. Neden biz bu kadar ön plana çıktık? Neden Bursa’da bu kadar sorun yaşanıyor? Süreçte Bursa’da İl Sağlık Müdürü değişti. Bu değişime yönelik çok şey söyleniyor. Ben nedenini bilmiyorum ama özellikle pandeminin ilk döneminde çok kötü bir yönetim sergilendiğini, gerekli önlemlerin ciddiyetle alınmadığını gördük. Bugün herkesin önemine vurgu yaptığı filyasyon Bursa’da pandeminin birinci ayında başladı. Bu nedenle bu kötü günlere ulaştık bizim hiçbir uyarımızı dikkate almadılar. Bursa Tabip Odası İl Hıfzıssıhha Kurulu’na alınmıyor. Bir hekim örgütünün olmadığı pandemi süreci yaşanıyor. Benzer biçimde bu süreçte kurulan İl Pandemi Kurulu’nda da Bursa Tabip Odasının temsilcisi yok. Pandemi ile mücadelenin nasıl olması gerektiği çok net biçimde tanımlanmıştır. İnsanlık bu güne kadar çok sayıda pandemi ile savaştı ve kazandı. Bu çok değerli bir bilgi birikimimiz olduğuna işaret ediyor. Pandemi ile savaş hastanede verilmez. Savaş birinci basamakta, yeni hasta sayısını azaltmak, hastaları tedavi etmek yoluyla verilir. Yeni hasta sayısını düşürmek için insanların bir araya gelmesi engellenmelidir. Bunun yolu vatandaşa sadece tatil ya da hafta sonlarında sokağa çıkma yasağı getirmek, AVM’leri açık tutmak, yerel yönetimlerin toplu açılış törenleri yapmalarına imkan vermek değildir.  Bu yaklaşımla hasta sayısını düşüremeyiz. Pandemi süreci ekonomik ve siyasi kaygılar ile yürütülmez.

Vatandaşı bir an önce eğitmek gerekiyor. Vatandaşın gerçeklik algısını bozuldu. Vatandaş, kendilerine verilen ilacı yutup yutmaması gerektiğini, bu hastalığın gerçekten öldürüp öldürmediğini hatta Covid-19’un olup olmadığını tartışıyor. Bir kısım vatandaş böyle bir hastalık olmadığını düşünüyor. Bu sadece bizim ülkemize has bir durum da değil. Hastalığın halka açık bir şekilde anlatılması gerekiyor.

Covid-19 kayıpları çok üzüyor beni. Çünkü korunulabilir bir hastalık…

Bu hastalığın azaltılması, vaka sayılarının düşürülmesi için ne gibi tedbirler alınmalıdır. Tabip Odası olarak sizler ne öneriyorsunuz?

Pandeminin başından beri alınması gereken önlemleri sayıyoruz. Bunlar çok yeni, kimsenin bilmediği şeyler de değil. Çok kısa bir süre önce Türk Tabipler Birliği Uzmanlık Dernekleri Kurulu yapılması gereken her şeyi madde madde açıkladı. Kurulda Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Acil Tıp Derneği, Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği, Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği gibi Covid-19 ile yakından ilgili çok sayıda uzmanlık derneği yer alıyor. Yönetimde ben yaptım oldu yaklaşımı çok zarar verici oluyor. Yapmanız gereken şey, bilimden yararlanmaktır. Bilimden yararlanmanın da çok net bir yolu var bu işin bilimini yapan üniversiteler, meslek örgütlerinden yardım alacaksınız. Ekonomik ve siyasi kaygılar ile davranırsanız bilimden yeterince yararlanamayabilirsiniz.

Sürecin hafifletilmesi, sağlık kuruluşlarının yükünün azaltılması için en az 14 gün tam kapanma öneriliyor. Ancak unutulmaması gereken bir şey var; vatandaşı kapattığınızda sosyal devlet olarak onun tüm ihtiyaçlarını da karşılamak durumundasınız. Günlük kazancı ile yaşamını sürdüren grupların desteklenmesi göz ardı edilemez. Kapanan toplumun gelir kaybına uğraması hastalık riskini artıracaktır.

Açıklanan tedbirler yeterli mi?

Alınan bir takım önlemler var, ancak AVM’lerin kapatılmaması, toplu açılışların yapılıyor olması, düğün salonlarının açık olması, belli yaş guruplarını eve kapatılıp diğer grupların serbest bırakılması gibi hastalığın doğasına uymayan uygulamalar beklenen sonucu getirmez. Toplulukların bir araya gelmesini önlemek önemli ama bu uygulamalarla toplulukların belli yerlerde bir araya gelmesinin yolu açılmış oluyor.

Son olarak vurgulamak istediğiniz konular var mı?

Bizim açımızdan en büyük sıkıntı, bu güne kadar gerçekten büyük özveri ile çalışan sağlık çalışanlarının artık tükenme noktasına gelmiş olmasıdır. Hekimler ve sağlık çalışanları da insan… düşünün sıkıntı yaptığı, nefes alamadığı için maske takmayan insanların olduğu yerde kat kat maske ve giysi ile saatlerce çalışmak zorunda kalan insanlardan söz ediyorum… Tüm o koruyucu malzemeler içerisinde çalışmak çok zor, tahmin edemezsiniz. Orada öyle çalışıyorsunuz, yoruluyorsunuz ve çıkıyorsunuz kapının önünde insanları maskesiz çay içerken görüyorsunuz. Bu çok yaralayıcı oluyor.

Bu süreçte kritik nokta; sağlık hizmetinin herkese eşit kalitede sunulabilir ve bu hizmetin sürdürülebilir olmasıdır. Bunun için sağlık çalışanlarının desteklenmesi gerekli. Hem yöneticileri hem de halkı, doktorları desteklemeye onların yanında yer almaya davet ediyorum. Hekimler olarak bu desteği hem hak ediyoruz hem de ihtiyacımız var.

Yasasında da belirtildiği gibi Bursa Tabip Odası’nın görevi; hekim haklarını korumak, hekimler arası dayanışmayı artırmak, halk sağlığını iyileştirmeye ve sorunlarını gidermeye yönelik bilimsel çözümler üretmektir. Bursa Tabip Odası da Bursa halkının sağlığı için göreve hazırdır. Bu görev için pandeminin başından beri yaptığımız çağrımızı yineliyoruz: Bursa Tabip Odası İl Hıfzıssıhha kurulu ve İl Pandemi Kurulu’nda yer almalı, bilimsel birikim ve deneyimini Bursa halkının sağlığı için aktarmalıdır. Bunun için elimizden geleni yaparız.

BursaMuhalif.com/Sibel KAHRAMAN

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.