Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, erken seçimden, kurultay davasına kadar pek çok konuya dair soruları yanıtladı. Öte yandan planlarına dair açıklamalarda bulunan Özel, büyük bir seçim kampanyasına hazırlandıklarını belirterek, kampanyanın Ekrem Bey tarafının adının Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi olduğunu belirtti.
Özel, kendisine yöneltilen sorulara şu yanıtları verdi:
(Ekrem İmamoğlu’nun durumunun sorulması üzerine) Hepimizden iyi. Çünkü şöyle bir durum var. Ekrem Bey hem kendi masumiyetini biliyor, arkadaşlarının masumiyetini biliyor ve Ekrem Bey ne için içeride olduğunu biliyor. Ekrem Bey bir sonraki seçimde Cumhurbaşkanı adayı olmasın diye içeride tutuluyor. Şimdi bu öyle herhangi bir mesele olmaktan çıkmış. Kim yaptı bunu? 23 Mart günü, onu 19’unda sahur vakti kalkıp, gelip evinden alıp, dört gün Vatan Emniyet’te zulmedip, 23’ünde ön seçim günü, ön seçime giremesin diye… Bizim ön seçimi iptal edeceğimizi umarak, dört gün tutup, ön seçim günü onu Silivri’ye yollayanlar varken biz de milletin önüne sandık koyduk. 15,5 milyon insan gitti ve oy kullandı. O yüzden ben her gittiğimde cezaevinde okumasıyla, yazmasıyla, çizmesiyle, hazırlıklarıyla, inancıyla, motivasyonuyla ülkeyi yönetmeye hazırlanan bir Cumhurbaşkanı adayını, milletimiz takdir ederse bir sonraki Cumhurbaşkanını, hükümetin başını görüyorum. Öyle bir kararlılıkta. Zaman kaybetmiyor. Elinde evrakları, notları. Bir yandan savunmasını en doğru yerden yapmaya çalışıyor, hazırlıyor. Bir diğer taraftan ülkenin geleceğine hazırlanıyor. Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi kuruldu. Tabii ki dışarıda olsa başında kendi olacak. Şu anda onun yerine üç kişilik bir koordinasyon ekibi kurduk. Üçlü bir koordinasyonla; parti grubunu, partiyi, Meclis grubunu ve tüm danışmanları koordine eden bir şekilde ‘Türkiye’yi nasıl yöneteceğiz?, onu hazırlayıp göstereceğimiz, ilkini Ankara’da büyük bir programla, büyük bir katılımla açacağımız sonra da 81 ile 973 ilçeye yayılacağımız büyük bir seçim kampanyasına hazırlanıyoruz. Bunun Ekrem Bey tarafının adı; Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi. Onun için gece-gündüz çalışıyor. Elbette ki aldığı oylar yüzünden imkan verseler, hem İstanbul için çalışması, hem Türkiye için hazırlanması, dışarıda olması doğru.”
(Yeni bir anket var mı? Toplumun bakışı nasıl şu anda?) “Şöyle yüzde 25 Tayyip Bey’e inanıyor. Yüzde 55 bize inanıyor. Bunun arasında bir yüzde 20 ‘Kararsızım, bakacağım’ diyor. Bu kararsız 30-35’lerden 20’lere indi. Yüzde 20-25 arası çeşitli anketlerde, Tayyip Bey’e inanan var. 22-23-25. Bu zaten AKP’nin çekirdek seçmeninin ve MHP’nin çekirdek seçmeninin bile ikna olmadığını gösteriyor. Şu anda AKP artı MHP’nin 25 olduğu bir anket yok. Daha yukarıda ikisinin toplamı. Onun dışında anket olarak, Türkiye’de malum 7-9 -yani ikisini bazıları katıyor ortalamaya, bazıları katmıyor- anket firması var. Bunların ortalamalarına bakıyoruz. Bunların içinde en kötüsünde üç puan, en iyisini dokuz puan, ortalama 6.7 puan AKP’den önündeyiz. (CHP AKP’den önde bütün anketlerde, öyle mi?) Bütün anketlerde öndeyiz. Geçen ayın ortalaması yedi puan değil, 6.7 puan öndeydik anketlerde.”
(İmamoğlu ve arkadaşları ile ilgili iddianame ne zaman hazırlanır?) “Bizim talebimiz şu; bir an önce iddianameyi yazsınlar. Efendim işte daha başka delil toplayacaksa, daha başka bir şey yapacaksa onu da ek iddianame yapsın. Ama bir an önce bu iddianameyi yazsınlar, yargılama başlasın. Çünkü silahların eşitliğini ihtiyaç var. Şu anda yok. Niye yok? ‘Soruşturma gizli’ diyor, işine gelen ifade tutanağını kendince piyasaya sürüyor, veriyor Sabah gazetesine oraya buraya. İşine gelmeyen ‘gizli’ diyor. Avukatlar o ifadeleri alıp hazırlık yapmak istediğinde, avukatı alıp içeri koyuyor. Avukatlık yaptığı için. Ama iddianamenin yazılması ve kabulü ile birlikte bu iş bitecek. Silahların eşitliği ortaya çıkacak. Savcı ile avukatın eşit güçte olduğu, delilleri birlikte tartıştıkları bir ortam gelecek. Delillerin tartışılması… O zaman göreceğiz, işte o zaman ‘Çıkar kardeşim bakalım 100 daireyi’ diyebileceksin. Şimdi adam ‘100 daire dağıtılmış’ diyor, o kadar bırakıyor. Ve millet bunu konuşuyor. Bütün gün televizyonlar, gazeteler bunu konuşuyor. Biz bir an önce yargılama istiyoruz ve samimiyetle söylüyoruz.”
(Seçim ne zaman olacak sizce?) Kasım’da olmasını ümit ediyoruz. En geç önümüzdeki Nisan’da yapılacak olan bir seçim için tarih verilirse erken seçim kararını destekleriz. Bakın biz bu Kasım istiyoruz. Ama bu Kasım’a kadar bize gelecek sene Nisan’ı geçmemek üzere bir tarih verip seçim kararını şimdiden Mecliste alırsak erken seçim kararına destek veririz. Onun dışında biz Erdoğan’ın aday olabilmesi için, istiyorsa şimdi gelsin ve aday olsun. Ama seçimlere altı ay kala, bir yıl kala, ‘Seçimleri birazcık öne alalım, Erdoğan’ı aday edelim’ gibi bir yaklaşımın karşısındayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir an önce adayımızı yanımızda, sandığı önümüzde istiyoruz. Biz önümüzdeki pazar saat 6.30'ta kaldırıp sandığa yollayacak 180 bin kişiyi bulmuş durumdayız. Toplam 191 bin kişi olacak. Biz sandık güvenliği ordumuzu geçen sefer, ondan önceki sefer hep vatandaşın kaygı ettiği sandıklara sahip çıkacak mısınız o meseleyi seçime doğru değil şimdiden. Bizdeki temel mantık şu. Erken seçim istiyorsan o seçime önce kendin hazır olacaksın”
İmamoğlu’nu bu kadar savunmasanız daha rahat etmez misiniz?) “Ederim. Kendim adayım desem popüler olurum. İktidar medyasının da işine gelir, beni Tayyip Bey'le koyarlar, bazen överler, bazen yererler. Çok kolay o iş. Ama o zaman Tayyip Bey'den bir farkım kalmaz. Yola çıktığım arkadaşımı arkada bırakmış olurum. Biz yola çıktığımızı geride bırakmayız. Biz yolda gelene alan açarız, gelir yanımızda herkese yer var. Hele hele bir arkadaşım bugün hapisteyse ona sırtımı dönmem."
(KİPTAŞ ile ilgili 100 daire iddiasına karşı ‘İspatlasınlar, bırakır giderim’ yanıtının gündem olması hakkında) “Net, çok net. Sabah gazetesi yarın fikri takip yapsın. Bu 100 dairenin gitsin kapılarını çalsın ve göstersin bize. Bu dairelerin verildiklerini göstersin. Bu kişiler ya orada oturuyorlardır ya da orayı satmışlardır. O adrese gitsinler, ‘Sen bu daireyi nasıl aldın?’ desinler. O sorunun peşine düşsünler. Sabah gazetesine açık çağrım.
(30 Haziran'da görülecek kurultay davasına ilişkin değerlendirme) "Bu partiye ne kayyım atayabilirler, ne mutlak butlan yapıp seçimleri iptal edebilirler. Ya sen neyi iptal ediyorsun! Yani Cumhuriyet Halk Partisi gitmiş kurultay yapmış. Kurultayda yarışmışız. Kurultayın bir tarafında sayın Kemal Kılıçdaroğlu var. Partiyi yıllardır yöneten Genel Başkan. Kurultayın başında Ekrem İmamoğlu var. Ona da kurultay yönetmeyi Kemal Bey teklif etmiş. Biz de büyük bir memnuniyetle kabul etmişiz. Ekrem Başkan bu kadar iftiraya uğruyorken şimdi Kemal Bey'in yıllardır yönettiği partinin yaptığı kurultaya mı şaibe edeceğiz? Böyle bir duruma getiriyorlar ve partiyi tartıştırmak, Ekrem Bey'i tartıştırmak için bin tane yalan atıyorlar. Bir yerden sonra artık gına geldi bunlara."
(Asgari ücrete temmuzda ara zam talebi için) “AKP iktidara geldiğinde asgari ücret yedi çeyrek altın alıyordu, şu anda üç çeyrek altın alıyor. Yani AKP iktidarı asgari ücretliyi altın üzerinden olduğunun yarısından geriye götürmüş, kendinden önceki durumdan. Bu şartlar çok ağır. Özellikle asgari ücretin en büyük sorunu yılda bir kez belirlenip, bir yıl boyunca enflasyonun yarattığı aşınma, küçülmeyle mücadele ediyor. Enflasyon yüzde 7 olunca bu yüzde 7’lik bir kayba denk geliyor. Sene sonunda alınan zamla telafi oluyor-olmuyor tartışılır. Elbette sadece enflasyonu değil; büyümeyi, refah payını da vermek lazım. Ama şimdi mesele o değil. Mesele; bugün ülkeyi yöneten iktidar seçime giderken enflasyon yüzde 38’di o gün ve dedi ki Erdoğan ‘Tek hanenin üstünde olunca -yüzde 9-10’u geçince enflasyon- bunu yılda bir değil, iki değil, dört kez güncellemeyi düşünmek lazım.’ ‘Martta, temmuzda, ekimde de yapmak lazım’ dedi. Bunu diyerek oy aldı. Bunu söyledikten sonraki sene geçen sene oluyor, 17 bin 2 liraya bir kuruş zam almadı. O 17 bin 2 lirayla insanlar çok güçlükle yaşadılar. Tam zam alacakları zaman enflasyon kadar değil; gerçekleşen enflasyon kadar değil, beklenti enflasyon kadar… Yani hükümetin beklentisi yüzde 30’du diyelim, gerçekleşen enflasyon 39, aradaki farktan. Orada önce otuz, motuz dediler. 14 puan eksik zam yaptılar. Bir de onun darbesi geldi. 22 bin liralık asgari ücret, verildiği günden bugüne TÜİK hesabına göre bile 3 bin 500 lira eridi. Bu şu demek: İlk altı ayda verilen zam bitti. İkinci altı ay geçen seneden de kötü olacak. Buna insanların dayanacak gücü kalmadı. Bunun için de ara zam talebimiz var. Bunu Bursa mitingiyle başlattık, meydan meydan geziyoruz. Meclis için bir paket hazırlıyoruz. İktidara geldiğimizde kendi hazırlığımızda şu var: Bir yasa çıkaracağız, ‘Asgari ücret nasıl zam görecek? Üç ayda bir enflasyon iyileştirmesi, artı şunu alacaksınız’ diye kanun çıkaracağız. Böyle üç ayda bir, altı ayda bir söyleyip; ‘aldım, alamadım’ ile uğraşmayacak kimse. Otomatik üç ayda bir zamlanacak asgari ücret Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında.”
Kaynak:Evrensel