Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

İran: Toplu idamlar, yüzlerce yasağın gölgesinde büyüyen isyan 

Haber Giriş Tarihi: 30.09.2022 08:26
Haber Güncellenme Tarihi: 30.09.2022 09:55
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
İran: Toplu idamlar, yüzlerce yasağın gölgesinde büyüyen isyan 

İran’ın başkenti Tahran’da Mahsa Amini 13 Eylül’de ahlak polisi tarafından başörtüsü yasalara uygun olmadığı gerekçesiyle darp edilerek öldürüldü. Amini’nin ardından başlayan protestolar 34 eyalete yayıldı. Büyük bir kitleselliğe ulaşan protestolarda kadın hareketi başta olmak üzere İran’da talepler rejimi değiştirmek için her geçen gün büyüyor. İran’daki süreci değerlendirmek üzere E. Ava ile konuştuk. 

Şu anda ülkenin pek çok yerinde eylemler var. Peki, şunu merak ediyorum, ahlak polisinin görevi ve rejimin kadınlara yönelik politikası tam olarak nedir? 

İran rejimi ilk günlerinden itibaren çeşitli yönleriyle kadınlara yönelik baskı araçlarını kendi iç dinamiği içerisinde yaratmaya başladı. Bugünkü ahlak polisinin mefhumu aslında 2008 – 2009 yılında Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte bir yönetmelik olarak sunuldu ve o dönemki politik mecraların ilgisini de gördü ve bu gariptir ki reformistlerin de bayağı ilgisini çeken bir yönetmelik oldu. Bu yönetmelikle sadece uyarı amaçlı kurulan devriye araçları ya da gerçekte Gaşte Erşad dediğimiz şey kuruldu. Ama birkaç ay sonra tutuklamalar veya işte para cezaları gibi gibi yaygınlaşan aslında yönetmeliğin içinde olmayan durumlarla karşı karşıya kaldık.

İran rejiminden yönetmeliğe tabi kalmasını beklemek elbette gülünç ama bu gitgide yayılan bir sürece dönüştü. Bunun yanı sıra tabii ki de aile. Gelip onay vermesi, karakola gözaltında kıyafet getirilmesi ve böylece kadınların gözaltından çıkarılması aile tarafından da bir yönüyle baskı mekanizması oldu. Yani bir yandan devlet, bir yandan aile baskısı var ve bir yandan da dini bir baskı. Dolayısıyla İran'daki kadınlar özellikle devrimin ilk aylarından itibaren çeşitli yönleriyle bu devriyeleri farklı farklı isimlerle gördüler ama bu baskı gerçekte ismini almasıyla birlikte tamamen kanuni bir sürece girmiş oldu diyebilirim.

Kadın hareketi artık çok radikal

Reformistler İran’da kadın hareketi açısından nasıl bir yol izledi? Sürekli kadın eylemlerinde karşımıza çıkıyor, reformistlerin beklentisi ile şu anki protestolara katılanların beklentisini ayıran ne?

Şimdi çok da geriye gitmeden bu Gaşte Erşat kısmına ya da ahlak polisi devriyelerinin başladığı sürece biraz bakalım. 2008 – 2009’da reformist hareketin kadınlar açısından yaygın olduğu bir dönem. Mesela 1 milyon imza kampanyası gibi, ama çerçeve şu reformlar etrafında yani rejimin mahiyetini doğrudan hedef almadan çeşitli kanuni değişiklikler yaparak kadınlara alan açabiliriz ile yola çıkmış bir süreçten bahsediyoruz ama bu böyle ilerlemiyor. Çünkü ilk günden itibaren şeriat ve teokratik bir yapıya sahip olan İran rejiminin esas mahiyetini gözetmeden bir kanun çerçevesinde zaten burjuva hukukuna bile dayanmayan bir hükümetten nasıl bir reform bekleyebiliriz? Dolayısıyla 2017’ye kadar bir baskı süreci hakimdi. 

İran'da çeşitli hareketlerin 2008 – 2009 eylemliliklerinden sonra bastırıldığı bir süreçten bahsedebiliriz. Ancak 2017 benzin eylemleriyle birlikte İran'da büyük bir ayaklanma yaşandı. Ve bu süreç içerisinde 2017’den itibaren biz her yıl çeşitli kitlesel eylemler gördük, işçi eylemlerinin yoğunlaşması, grevlerin büyümesi ve bunun altını çizmek isterim ki İran'da biliyorsunuzdur, sendika kurulması yani çeşitli sendikal haklar bile tamamen yasak, yani örgütlenmeler, irili ufaklı dernekler, örgütlenmeler bile yasak olduğu için bu süreçler biraz daha zorlu geçti. Zaman zaman kadın hareketini, zaman zaman işçi hareketini ve bazı yönleriyle de öğrenci hareketini gördük. Birleşiyor, birleşmiyor ama hareket devam ediyor. Bir yönüyle de deneyim de kazanıyor sonuçta ama bu süreç hep bir yanıyla İran rejimi açısından da kritik. Neden kritik bir süreç dediğimiz zaman, bu hareketlerin iç içe geçmesinden bahsedebiliriz. Kadın hareketi artık çok radikal, yani reformlara bağlı değil. Bunu sloganlarda da görüyoruz: “İşin bitmiştir diktatör”, “Diktatöre selam söyle” gibi gibi…

Eylemin kendisine de bu yansıyor. Deneyim kazana kazana iç içe geçti tüm mücadeleler. Mesela 3 sene önceki eylemlerde bir buçuk ay içerisinde 1500 kişi öldürüldü. Rejimin, çok baskın ve doğrudan silah kullanan bir yanı olmasına rağmen silahlı bir güç olmayan halkın eylemleri radikalleşti hem de bir yönüyle hareketler birbiri içine geçti. Yani kadın hareketi çok olgunlaştı eskiye göre hem kendine özgün eylem biçimleri geliştirdi hem bu hareketlerle kurduğu organik bağları büyüttü hem de doğrudan rejimin ideolojik mahiyetini hedef alması gerektiğini çok iyi öğrendi. Dolayısıyla şu an eskiye göre çok daha ilerici bir yönde devam ediyor.

Rejimin protestolara yönelik tutumu nasıl, eylemler büyüdükçe iktidarın baskı araçları nasıl şekillendi?

Devrimden sonraki ilk yıldan itibaren 30 bin kişinin toplu idam edildiği bir süreçten bahsediyoruz, biraz geriye sardım. Sonrasında ve bu toplu idamların içerisinde mesela çok sayıda çocuk var. Mesela 10 yaşında, 11 yaşında. Şimdi günümüze bunu biraz sürdürelim. Yine tüm tarihsel süreçlerde 2008 daha reformcu hareketin olduğu dönemde bile daha sonrası 2017’den bu yana çok fazla çocuğun sokakta mermiyle, gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü gördük. Yani, daha çok çocuklardan bahsediyorum. Bu eylemlerde 3 çocuk İran rejimi tarafından öldürüldü ve rejim zaten pervasızca elindeki silahları kullanıyor.

Tutuklamalar zaten özellikle öğrenci hareketinin içerisinde var. Bu protestolara liderlik yapabilen vasıfta olan herkesi hızlıca gözaltına alıyor, tutukluyor. Birçok arkadaşımızdan bir haftadır haber alınamıyor, evlerinden alındılar, ailelere bilgi verilmiyor ve bunların çoğu üniversiteli gençler. Hareketin canlılığını yürütenleri 1-2 günlüğüne gözaltına aldılar ve hiçbir zaman evine dönmedi bu arkadaşlarımız. Mesela Meryem Ferace bunlardan biri. Gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Ertesi gün İran rejimi tarafından kaçırıldı ve yakıldı. 

Ceset kokularından 400 kişiye ulaşıldı

Sloganların kendi kendisine baktığımız zaman bir dönüşümden bahsediyorsun, talepleriniz artık ne yönde? 

“İş, ekmek, özgürlük” yani bu çok fazla kullanılan bir slogan. 2017’den bu yana özellikle işçi hareketinin toplu grevlere gittiği süreçlerden bahsedebiliriz. Ya da mesela “Jin, jiyan, azadi”... İran'da gerçekten yakın dönemde kullanılan sloganlar. İran açısından 43 senedir baskı var.

Az önce bahsettiğim çerçevedeki baskıyla yaşayan bir halktan bahsediyoruz ya da işte “Ne şah ne şıh” bu dönemin sloganlarından. “Halkın iktidarı” gibi sloganlar çokça öne çıkıyor, bu baskının içerisinde bile örgütlenme araçlarını buluyor. Mesela internet İran rejiminin bence önemli bir noktası, yasaklar varken buna rağmen İran’da örgütlenme araçlarını buluyoruz. Az önce 1500 kişiden bahsetmiştim, ceset kokularından 400 kişinin cesedine ulaşılmıştı. Buradan aslında ders çıkararak talepler ortaya koyuyoruz.

Türkiye'de de büyük protestolarda, Gezi eylemleri zamanında iktidar internete erişimi kısıtlamıştı. Şimdi de sosyal medya yasası, basına yönelik sansür yasaları gündemde. Böylesi dönemlerde dışarıya verilen mesajlar zorlaşıyor. Peki, şu anda dünyaya İran’dan yeterince mesaj gidiyor mu? Türkiye’de İran ile ilgili doğru bilgiye ulaşılabiliyor mu, yaygın medyada İran yeterince yer bulabiliyor mu? 

Bence özellikle bu son eylemlerde İranlıların diğer ülkelerde yaptığı eylemler de dikkat çekti. Mesela Kanada Vancouver’da, Almanya’da, Golden Gate köprüsünün üzerinde yapılan eylem kitleseldi. Çeşitli yönleriyle İran kadın hareketi, kadınların bu mücadelede öncülük etmesi gündemde ancak çeşitli hareketleri birbirine bağlaması bolca yer bulmuş değil.  Evet, bu süreç kadın hareketi öncülüğünde gerçekleşiyor, ilerliyor ama bence Türkiye'de diğer hareketlerle bağını görmeye, diğer hareketlerle ne kadar iç içe geçmesine değinilmiyor.  Mesela güneydeki petrol fabrikaları İran açısından çok kritik yerde duruyor. Bu fabrikaların grev çağrısı yapması önemli ve burayı da bence görmeye ihtiyacımız var. 

Son eylemlerle birlikte bir duyulma ve takip söz konus. Türkiye’de komşu ülke olduğu için bence bu süreci medya üzerinden takip eden, daha önceye göre hakim olan daha fazla insan var. Az buz politik olmayan insanlar bile artık İran'ı konuşur oldu.

Doğrudan ahlak polisi tarafından öldürülen ilk kadın Amini

Mahsa Amini sonrasında başlayan bu eylemlerden kadınların talepleri ne ve buradan diğer ülkelerde yaşayan kadınlara mesajınız var mı? 

Mahsa Amini’nin öldürülmesi öncesi bir tık daha geriye sarıyorum, 12 ay önceye mesela İffet ve Tesettür Günü diye adlandırılan bir gün var İran rejimi tarafından adlandırılan. Yıllar içerisinde unutulmuştu ama İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte bu sene dediler ki kitlesel bir şey yapacağız. Kadınlar mesela o gün başörtüsüz sokağa çıktı. Daha bireysel tabii, örgütlülüğü daha az görebildik ama başörtüsüz çıktı. Dolayısıyla esas bu birkaç aydır daha İran içerisinde büyüyen bir süreç var. İki aydır gerçekten dehşet görüntüler görüyoruz sokaklarda, parklarda ahlak polisi tarafından şiddete uğrayan üstü başı kanla dolu kadınların videoları, fotoğrafları çok fazla dolaştı. Birikmişlik söz konusu ve Mahsa’nın ölmesi bir yönüyle de bu süreci açığa çıkardı. Doğrudan ahlak polisi tarafından öldürülen ilk kadın yani doğrudan işkence ile. 

Esas talep “Elini bedenimden çek, kararımdan çek”, en insani hakkımı en ilkel hakkımı istiyorum. Bununla da kalmıyor, birçok talebimiz de var, yaşamak gibi, iş gibi, aş gibi… Dolayısıyla Mahsa ile birçok şey öne çıktı. Mahsa'nın ismi mücadele şifresi oldu. Dünyadaki kadınlar açısından da şöyle, “Jin, jiyan, azadi” sloganıyla mesela Paris'teki eylemlere baktığımız zaman Fransa'da ya da çeşitli yerlerde Kürt bölgelerinde hep kullanılan ilerici bir slogan. Ama bu sloganın ortaya çıkışı sonradan bu ülkelere yayılması, Türkiye'ye sonrasında İran'a gelmesi aslında bize kadınların farklı yerlerde de farklı yaşam dinamikleri içerisinde de ortaklaştığını, yakınlaştığını gösteriyor. 

Bu eylemlilikler sizce nasıl bir dönüşüm getirecek, öngörünüz nedir? Bundan sonra eylemlilikler nereye evrilir, rejim açısından nasıl bir süreç işleyecektir?

Hareket devam ediyor, farklı yerlerde irili ufaklı yani 50 ilden fazla yerden bahsediyoruz. Köylerde bile protestolar devam ediyor. Dolayısıyla bu süreci şöyle bir öngörüyle görmek zor. Nedeni de bu hareket için beklenti yine birkaç gün sürüp sonlanacak olmasıydı. Zaten mermiyle polis saldırıyor zaten yine tutuklamalar var ama biz bu eylemde farklı olarak polise karşılık vermeyi de gördük, Uşnavija ilinin halk tarafından ele geçirilmesini de gördük. 

Yine de örgütsüzlüğün getirdiği bir şeye dönüşebilir ama birikim sağlayacak. Nasıl ki bu yıllar içerisinde halk açısından bir birikim sağlamış, yine bir birikimi olacak. İllaki bir ileri adım için mutlaka birikimi olacaktır.

Nur Derya

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.