Uludağ'da doğa talanının önünü açacak olan ve yetkinin Orman Bakanlığı'ndan alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verilecek olan Alan Başkanlığı Yasası'na karşı Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) üyeleri Uludağ Milli Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber Uludağ’ın Milli Park kavramından uzaklaşarak turizm sermayesinin talanına uğrayacağını söyleyen DOĞADER Başkanı Sedat Güler, “Bu bir öngörü değil. Ülkemizdeki Alan Başkanlığı uygulamalarındaki örneklere bakarak söylüyoruz. 2019 yılında Kapadokya’da kurulan Alan Başkanlığı ile birlikte, bölge turizm sermayesinin insafına bırakılmış ve Göreme Milli Parkı, Milli Park statüsünden çıkarılmıştır.” dedi.
1961 yılından beri milli park olan Uludağ’ın bundan sonra da milli park olarak kalması gerektiğinin altını çizen Güler, yetkililerin Alan Başkanlığı Yasası’nı savunmak için de yetki karmaşasını bahane ettiklerini ifade ederek Uludağ’ın tek yetkilisinin Tarım Orman Bakanlığı ve Milli Parklar yönetimi olduğunu söyledi.
Daha önce de Uludağ’daki talana dair açtıkları davaları kazandıklarını dile getiren Güler, mahkeme kararlarıyla önleri tıkanan turizm sermayesinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile istediğini ulaştığını söyledi. Güler sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alan Başkanlığı yönetimi ilk etapta; Belediye, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve turizmciler, otel yöneticileri, Valilik ve Milli Park Müdürlüğü’nden oluşturulup; Milli Park Müdürlüğü’nün söz, sorumluluk ve yetkisi işlevsiz kalacaktır. Aslında bu bölgelerin sorumluluğu, kontrolü ve turizm işletmelerine kiralanması da Milli Parklar yönetimin sorumluluğundadır ve ilerleyen süreçte de Kapadokya örneğinde olduğu gibi Uludağ Milli Park olmaktan çıkarılacaktır.
Kısacası 60 yıldan bu yana Milli Park özelliğini korumaya çalışan Uludağ ne yazık ki son 15 yıldır gittikçe artan siyasi, turizm sermayesi ve yerel yönetim baskısı altında ezilmektedir.
Halbuki ormanlarıyla Bursa’nın havasını temizleyen Uludağ’dır.”
Konuya dair konuşan Bursa Barosu Çevre Komisyonu avukatlarından Eralp Atabek ise hem Bursa Barosu hem DOĞADER hem de diğer sivil toplum kuruluşlarıyla beraber Uludağ’ın hakkını korumak için mücadele ettiklerini ve bu zamana kadar açtıkları davaları da kazandıklarını ifade eden Atabek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak mahkeme kararlarını uygulamaktan kaçan bir idare var karşımızda. Fakat bir yanıyla da milli parkların statüsü gereği daha önce verilmeyen izinlerin hepsi Alan Başkanlığı statüsü ile birlikte rahatça alınabilir hale gelecektir. Aslında Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın at oynattığı bir yer haline gelecektir. Turizm Bakanlığı'nın buradaki bütün tasarrufları, işletmecilerin, otelcilerin bu dağa verdikleri hasarı örtmek üzere hazırlanmaktadır. Bizler Bursa Borusu ve diğer meslek odalarıyla birlikte bu alanda hukuki mücadeleyi yürütmeyi her zaman yaptık, bundan sonra da yapacağız. Bu hukuki mücadelemizde haklı çıkacağımızı biliyoruz. Çünkü önümüzde zaten kötü bir Kapadokya Alan Başkanlığı örneği var. Bu örneğin ortaya konmuş olması, oradaki yapılaşma hızı ve yatırımcıların kâr hevesiyle yaptığı işlerin ortaya konmasıyla ispatlanabilir bir haldeyiz. Dünyada değil, Türkiye'de değil hiçbir yerde bu Alan Başkanlığı bizim için faydalı olacak sonuçlar doğurmamıştır. Alanı kaybetmekten başka bir işe yaramayacaktır. Sadece bir Milli Parklar sorumlusu memurun yalnız bırakılarak bir kurulda karar alınmasıyla elde edilecek sonuçlar maalesef olumsuzdur. Koruma Kurulu'nun Bursa'daki Tabiat Varlıkları Komisyonu ve Kültür Varlıkları Kurulu'nun verdiği izinler de ortadadır. Defalarca mahkemelerle iptal edilmiştir. Bu sebeple yeni kurulacak bir kurul da yeni kayıpların sorumlusu olacaktır.”
Güler’in paylaştığı bilgiye göre Uludağ’da bin 200 endemik bitki türü bulunuyor. Bulunan endemik bitki türlerinin 32’si ise yalnızca Uludağ’da görülüyor. Ayrıca Bursa’nın iki büyük barajı olan Nilüfer ve Doğancı barajlarını da Uludağ besliyor.
Haber Merkezi