Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaktan ısrarla vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri, 1061. haftalarında bu kez 44 yıl önce gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan için bir araya geldi.
Açıklamayı, gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi ve kısa süre önce yaşamını yitiren Cumartesi Annesi Emine Ocak'ın kızı Aysel Ocak okudu.
Polis bariyerleri nedeniyle Galatasaray Meydanı'na alınmayan Cumartesi Anneleri, bariyerlerin önünde açıklamalarını gerçekleştirdi. Aysel Ocak, sözlerine şöyle başladı: "Artık yeter! Cumartesi Anneleri'nin toplanma ve kayıplarını arama hakkına saygı gösterilsin. Galatasaray Meydanı'ndaki keyfî mekân yasağına ve katılımcı sınırlamasına son verilsin. Ardından, bağımsız bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun. Gözaltında kaybedilenlerin dosyaları yeniden ve şeffaf bir biçimde açılsın. Failler ve sorumlular yargı önüne çıkarılsın. Devlet, gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etsin ve resmi olarak kayıp yakınlarından ve toplumdan özür dilesin. Annelerimize sözümüz var; bu taleplerimiz yerine gelene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz."
Açıklamanın devamında Ocak, 44 yıl önce gözaltına alınıp kaybedilen Süleyman Cihan'ın hikayesini hatırlattı: "31 yaşında, iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi. Aynı zamanda Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu öğrencisiydi. 12 Eylül Askerî Darbesi'nin ardından hakkında arama kararı çıkarıldı. 29 Temmuz 1981'de Edirne'den İstanbul'a gelirken otobüsü İstanbul'a yaklaşırken sivil polislerce durduruldu ve gözaltına alındı. İlk olarak Sansaryan Han'daki 2. Şube'ye, ardından Gayrettepe Siyasi Şube'ye götürüldü. Ailesi ve avukatlarının tüm başvurularına rağmen 'gözaltında olmadığı' söylendi."
Tanıkların Cihan'ı şubede işkence altında gördüğünü mahkemelerde dile getirdiğini söyleyen Ocak, Emniyet'in önce Cihan'ın çatışmada öldüğünü, ardından da 30 Temmuz'da bir binanın altıncı katından atlayarak intihar ettiğini iddia ettiğini aktardı. "Oysa otopsi raporu Cihan'ın atılmadan önce işkenceyle öldürüldüğünü ortaya koyuyordu. 85 günlük ısrarlı çabalar sonucunda gerçek açığa çıktığını söyleyen Ocak, "Süleyman Cihan, işkenceyle öldürüldükten sonra altıncı kattan atılarak intihar süsü verildi, kimliği meçhul olarak Zindanarkası Mezarlığı'na gömüldü" dedi.
Ailenin ve gazeteci Kürşat İstanbullu'nun olayın peşini bırakmadığını belirten Ocak şunları söyledi: "Tanıklar, Süleyman Cihan'ın işkencede öldürüldüğünü ve cesedinin atıldığını anlattı. 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvuruda, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın hazırladığı rapor da sunuldu. Raporda, Cihan'ın ağır işkenceye maruz kaldığı ve atılmadan önce öldürüldüğü açık biçimde yer alıyordu. Savcılık da bu ölümü işkence olarak değerlendirmesine rağmen, 2014'te dosya zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı."
Aysel Ocak, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: "Kaç yıl geçerse geçsin; Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmesini talep etmekten vazgeçmeyeceğiz."
Daha sonra söz alan Süleyman Cihan'ın ağabeyi Ahmet Cihan da Galatasaray Meydanı'na girişin kısıtlanmasına ve eylemin 10 kişiyle sınırlandırılmasına tepki gösterdi:"Bu bir oturma eylemi değil, hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş durumda. Bu, iktidarın ve güç sahiplerinin ayıbıdır. Hukuki hiçbir temeli yok. 700. hafta nedeniyle açılan davadan beraat ettik. Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösteri hakkımızın ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verdi. İki anayasa kararı ve bir mahkeme kararına rağmen bu meydanda var olma hakkımız hâlâ gasbediliyor."
Cezasızlık politikasını eleştiren Cihan sözlerini şöyle sürdürdü: "Süleyman Cihan dosyası net. Savcılar onun işkencede öldürüldüğünü kabul etti. Ancak tüm dosyalar aynı akıbeti yaşıyor: Failler belli ama yargı önüne çıkarılmıyor. 2012'de yeniden açılan dosyada iki yıl boyunca zaman aşımı konuşulmadı. Ama 2014'te savcı dosyayı zaman aşımı gerekçesiyle kapattı. Devletin işlediği suçlarda zaman aşımı olmaz. İşkence insanlığa karşı suçtur. Devlet görevlileri işlediğinde sorumluluktan kaçamaz."
Son olarak Emine Ocak'ın kızı Maside Ocak söz aldı. Annesinin mücadelesinin hem siyasi hem ahlaki bir duruş olduğunu vurguladı: "Sadece bu meydan değil; buradaki binalar, kuşlar, karanfiller, fotoğraflar annemin direncine tanıktır. Annem, 'Kayıplar benim vicdanımdı' derdi. Bizler de annemin evlatları olarak söz verdik: Son kayıp bulunana kadar vazgeçmeyeceğiz. Annemizin sabrını ve umudunu yaşatacağız."
Maside Ocak ayrıca, yarın saat 17.00'de Küçükçekmece Garip Dede Cemevi'nde Emine Ocak için düzenlenecek taziye yemeğine ve bugün saat 14.00-18.00 arasında İnsan Hakları Derneği'nde gerçekleştirilecek taziye buluşmasına katılım çağrısında bulundu.
Eylemin sonunda Süleyman Cihan, gözaltında kaybedilen tüm insanlar ve onları aramaktan vazgeçmeyen anneler için karanfiller Galatasaray Meydanı'na bırakıldı.
Kaynak:Evrensel