Uludağ Üniversitesi Öğrencileri: “Hak, Hukuk ve Gelecek İstiyoruz”

İktidarın muhalefete baskıları sonucu başlayan eylemlerin devamında çok sayıda üniversitelinin 24 Mart itibarıyla başlattığı boykot eylemleri Uludağ Üniversitesi’nde de devam ediyor. Tıp, psikoloji ve felsefe gibi farklı bölümlerden gençler, kermesler, takas alanları, sanatsal etkinlikler ve boykotlarla hem birbirlerine destek oluyor hem de üniversite yönetimine taleplerini iletiyor. Öğrenciler, ekonomik zorluklarla boğuşurken bir yandan da adalet, hak arayışı ve daha demokratik bir gelecek için bir araya geliyor.

“Dayanışma Kültürü Eksik, Biz İnşa Ediyoruz”

Tıp fakültesi öğrencisi, kampüsteki dayanışma eksikliğini ifade ederek: “Amacımız kampüsteki dayanışma ruhunu geliştirmek, güçlendirmek ve daha da artırmak. Bizim kampüste eylem pratiği yok, dayanışma kültürü yok denecek kadar az. İnsanların birbirine bir şey katmasını, paylaşmasını istiyoruz.” Bu amaçla kermesler düzenlediklerini, ücretsiz yiyecek-içecek dağıtımları yaptıklarını anlatan öğrenci, “İleride kadın kolektifleriyle iş birliği yapmayı planlıyoruz. Kermese destek için yakınlarından yardım isteyecekler. Ayrıca takas alanı oluşturmak istiyoruz; hafif, komün bir pratik. İnsanlar dayanışmayı, birbirleriyle alışverişi öğrensin,” dedi. Ekonomik koşulların öğrencileri zorladığını vurgulayan aynı öğrenci, “Kimsenin üstüne başına yeni bir kıyafet alacak durumu yok. Ben bu yıl bir tane bile ayakkabı almadım, bir ceket almadım. Takas alanı bu noktada çok iyi bir çözüm olacak. Gelen talepler de bunu gösteriyor,” diyerek projenin büyüme potansiyeline dikkat çekti. “Bugünle sınırlı kalmayacak, her hafta yapacağız. Her hafta daha da büyüyeceğiz, güçleneceğiz. Birlik ve beraberlik ruhu oluşturmaya çalışıyoruz,” sözleriyle hareketin sürekliliğine olan inancını ifade etti. Öğrencilerin en büyük tepkilerinden birisi de, fakülte önüne inşa edilen Espresso Lab’dı. Tıp fakültesi öğrencisi, “Direkt fakültemizin önüne yapıldı ve inşa sürecinde hiçbirimizin haberi yoktu. Orada bizim için manevi değeri olan bir anıt vardı. Göstermelik bir anıt diktiler ama bu bayağı saygısız bir hareket. Sermayeyi beslemek için anıtımız yıkıldı, buradan sermayenin cebine para gidiyor,” diyerek öfkesini dile getirdi. “Espresso Lab’ın değişmesini, daha öğrenci dostu, bizden birilerinin yönetimine geçmesini istiyoruz. Kampüsümüzde sermaye dostu, yandaş bir kafe istemiyoruz. İlk talebimiz bu,” diye ekledi.

Üniversite yönetiminin bu tür etkinliklere destek olmadığını belirten tıp öğrencisi, “İlk kermes ve boykot duyurumuzu dönemin tanıtım grubuna attık ama direkt uyarı aldık. ‘Bu siyasi bir eylem, bir daha duyuru yapmanızı istemiyoruz’ dediler. Üniversite arkamızda değil. Oysa biz günün sonunda bu üniversitenin öğrencisiyiz, düşman değiliz. Öğretim görevlileri arkamızda ama dekanlık ve rektörlüğün de öğrencilerin dayanışmasına destek olmasını isteriz” şeklinde konuştu. 

“Hak ve Adalet İçin Sokaktayız”

Psikoloji 2. sınıf ve çift anadal felsefe 1. sınıf öğrencisi Zeynep, hareketin daha geniş bir hak arayışının parçası olduğunu vurguladı: “Kadın hakları benim için öncelik. Ülkedeki hukuksuzluk ve adalet sisteminin içinin boşalması beni sokağa çıkardı. Ekrem İmamoğlu ya da herhangi bir siyasi meselem olmadı; suçu varsa yargılansın, gerekirse hepsi yargılansın. Benim derdim halkın haklarına el koyulması.” Arkadaşlarıyla feminizm ekseninde başlayan dayanışmanın kampüse yayıldığını söyleyen Zeynep “Burada umutlu gençler var, birbirimize umut oluyoruz. Özellikle arkadaşlarımızın gözaltına alınması bizi daha da birleştirdi, umudumuzu ateşledi. Onlara borcumuz varmış gibi hissediyoruz,” dedi.

Etkinliklerin çeşitliliğine değinen Psikoloji 2. sınıf ve çift anadal felsefe 1. sınıf öğrencisi Zeynep “Kolaj atölyeleri yapıyoruz; garip şeylerin bir araya gelip protest bir görsel oluşturduğu aykırı bir sanat. Felsefe atölyeleri, kermesler düzenliyoruz. Öncesinde yürüyüşler yaptık, amfide şarkı söyledik, Görükle’ye yürüdük, forumlar düzenledik. Birbirimizi çok geliştirdik. Farklı ideolojilerden geliyoruz ama hak, hukuk ve adalet arayışında birleşiyoruz,” diye konuştu. Akademik boykot tartışmalarını ise şöyle özetledi: “Forumda ‘Akademik boykot derslere girmemek midir, yoksa eylemlerde aktif olmak mıdır?’ diye sorduk. İkisi de olmalı. Hocalardan fazla destek görmedik ama birkaç hoca yanımızda. Gözaltındaki arkadaşlarının serbest bırakılmasını ise en acil talepleri olarak vurguladı.

“Geleceğimizi Teminat Altına Almak İstiyoruz”

Geleceğe dair kaygılı olduğunu söyleyen Tıp fakültesi 4. sınıf öğrencisi Samet, “Toplanma amacımız, geleceğimizi teminat altına almak. Hekim olduğumda demokratik bir hayat sürmek, bir sıkıntıda düzgün yargılanmak, devletimin arkamda durmasını istiyorum. Barışçıl ve kucaklayıcı protestolarla bunu gösterebileceğimizi düşünüyorum.” Üniversite yönetiminden gelen baskıyı ise, “Dekanlık bazı konularda karşı çıkıyor ama çok büyük bir engelleme yok, araftalar. Rektörlükten ümit yok. Her şey öğrenciler tarafından organize ediliyor. Resmi baskılar her yerde olduğu gibi var ama akademisyenlerin çoğu destekliyor hatta küçükte olsa maddi-manevi yardımda bulunuyor ve derslerde kolaylık sağlıyorlar” şeklinde konuştu. Öğrencilerin ortak talebini ise şöyle özetledi: “Diplomamızı aldığımızda rahat etmek istiyoruz. Mevcut durumdan rahatsızız, değişim olacaksa bizi gözeterek yapılmalı. Tek yanlı kararlara karşıyız” dedi.

Uludağ Üniversitesi öğrencileri, dayanışma ruhunu kampüsle sınırlı tutmayı planlamıyor. Her hafta büyümeyi, takas alanlarını yaygınlaştırmayı ve boykotları sürdürmeyi hedefleyen gençler, hem ekonomik hem de manevi anlamda birbirlerine destek olmayı sürdürüyor. Üniversite yönetiminden daha fazla destek bekleyen öğrenciler, hak, adalet ve gelecek kaygılarını dile getirirken, birbirlerinin ortak mücadelelerinden güç alıyor.