2024 yerel seçimlerinde Bursa’nın 2’nci büyük ilçesi olan Yıldırım, her ne kadar AKP’nin kalesi olsa da yoksulluğun da ağır şekilde hissedildiği yerlerden biri. Bu iki özelliğiyle Yıldırım’da yerel seçimin muhalefet açısından nasıl değerlendirildiğini CHP Yıldırım İlçe Başkanı İlhami Gün ile konuştuk. “Yıldırım’ın Atatürk büstü olan bir meydanı yok” diyen Gün, Sarıbal’ı işaret ederek cumhuriyet değerleriyle, halkçı politikalarla bilinen isimleri adaylaştıracaklarını açıkladı.
Genel seçimleri geride bıraktık, önümüzde bir yerel seçim süreci var. Yıldırım için 31 Mart seçimlerinin geleceğini nasıl öngörüyorsunuz?
Yıldırım'ı bu dönem çok şanslı görüyoruz. Yıldırım'da toplumcul, ilkeli, halkçı belediyecilikle ilgili bir panel yapmıştık. Aslında bu panel, bizim yerel yönetimlerle ilgili bir anlayışın başlangıcını attığımız yerdi. Toplumcul değerlerle, halkçı politikaları öne çıkartan kolektif bir anlayışla yerel yönetim anlayışını Yıldırım'da önümüzdeki yerel seçimde birleştireceğiz. Bu anlayış farklılığı temelinde halka inmek istiyoruz. Çünkü Yıldırım'ın o kadar büyük sorunları var ki…
Yıldırım'ın demografik yapısını irdelediğimizde nüfus yapısı çok parçalı ve yoksul bir halk kesiminden oluşuyor: İşçiler, emekçiler, yoksullar… Hane halkı bazında baktığımızda, burada gayri siyasi milli hasıla payının en düşük pay edildiği, dezavantajlı toplulukların oluşturduğu bir toplumsal yapı var. Dolayısıyla burada emekten, halktan, kamucu düzenden yana sosyal demokrat bir belediye anlayışı var olamayacaksa o zaman bizde sorun var demektir. Bizim, bu politikalarımızı halka doğru taşıyıp anlatmamız lazım. Bu anlayışı önceliklendirerek projelerimizle halka ineceğiz. Aday profilimizi de buna göre şekillendirmeyi amaçlıyoruz. Bu politikaların ideolojik anlamda da teorik anlamda da altından kalkabilecek yeterlilikte bir aday profilini olgunlaştırmak için çeşitli çalışmalarımız, diyaloglarımız ve görüşmelerimiz var.
Resmi bir adayımız olmamakla birlikte, adaylaştırabileceğimiz yeterli donanımda 3 – 4 isim var. Bizim önceliğimiz mevcut milletvekilimiz Orhan Sarıbal’ın adaylaşması yönünde olacak. Dolayısıyla biz bu çalışmayı nihayete erdirmeden diğer isimleri telaffuz etmiyoruz.
Peki, bu teklifinize Orhan Sarıbal sıcak bakıyor mu?
Oldukça, genel seçim sürecinde Orhan vekilimizin de bizim de bu bölgede olağanüstü çalışmamız oldu. İkinci bölgeden geçmişte hep iki milletvekili çıkarmıştık. Orhan Sarıbal'ın çabasıyla biz bu bölgede bir milletvekili daha kazanmış olduk. Dolayısıyla bu bölgede üçüncü milletvekili çıkarabilecek kadar oyu artırdık. Bu anlamda Orhan vekilimizin emeği azımsanmayacak ölçekte. Şimdi, Yıldırım’ın demografik yapısından bahsettik. Türkiye'nin genel siyasetine mal olmuş, ciddi muhalif bir dik duruş sergileyen Orhan vekilimizin de halk nezdinde Yıldırım’da müthiş bir karşılığı var. Biz Orhan vekilimizi adaylaştırdığımızda, bu anlayışımızı halkla buluşturduğumuzda Yıldırım’da seçimi alırız.
AKP artık yüzde 56 değil, o oranlar yok oldu gitti, eskisi kadar güçlü de değil. AKP hem oy kaybediyor hem üye kaybediyor. Toplum içinde bulunduğumuz Türkiye'nin gelmiş olduğu koşulları analiz ediyor, görüyor. Dolayısıyla da şu anda bu anlamda doğru adaylarla, doğru söylemlerle, doğru tutumla toplumun nazarında gittiğimizde bizim bu seçimi almamıza hiçbir engel yok.
Bütün partiler için bu geçerli. Yerelde dinamiklere göre herkes kendini dizayn edecek. Dolayısıyla, bizim Yıldırım ilçede ilçe başkanlarıyla, ilçe örgütleriyle ilişkilerimiz var. Süreç analizleri ve gözlemleri yapıyoruz, olumsuz hiçbir durum yok. Dolayısıyla biz adayımızı netleştirdiğimizde oturup bu ittifaklarımızla, geçmişte ittifak yaptığımız bu partilerle yeniden bir araya gelip ‘Yıldırım'ı nasıl kazanabiliriz’ gündemiyle çeşitli çalışmalarda bir araya geleceğiz.
Yıldırım’da Sarıbal üzerinde durdunuz, başka öne çıkan bir aday üzerinde de durmadınız. ‘Yıllardır zaten burayı AKP – MHP bloğu kazanıyor’ düşüncesinden kaynaklı mı insanlar aday olmaktan çekiniyor?
Bu söylediğiniz, Yıldırım'da yeni bir durum değil. Geçmişteki yerel yönetimler döneminde de Yıldırım'da doğrudan gelip dosya verip belediye başkanlığı için kendini adaylaştıran olmamıştı. 2019 yılında da böyleydi. Ondan önce 2015’te de böyleydi ve bu senede böyle oldu. Nilüfer'e baktığınızda 13 aday, Mudanya'da 16 aday var ama diğer ilçelerde 6 aday, 8 aday görüyorsunuz. Partimizin iktidarının güçlü olduğu yerlerde bu kadar adayı teveccüh göstermesi doğrudan bu düzlemle baktığımızda olumlu, ama sebebine baktığımızda insanı üzen bir hal var. Seçimi garanti olan yerde herkes bir yarışa gidiyor da peki, bu partiyi zayıf olduğu yerlerde güçlendirerek iktidara taşıyabilmek için neden riske girmiyor kimse? Bu tarafı da bizi üzüyor tabii ki.
Yıldırım’da seçim kazanma ihtimalinin zor olduğu bir bölge ve bu nedenle kimse müracaat edip dosya vermedi. Biz geçmişte de yaptığımız gibi bu dönemde de adaylaştırma üzerinde çalışma yürütüyoruz.
CHP NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANLIĞINA KİMLER ADAY OLDU?
Genel seçimde Yıldırım’da bir oy artışı oldu, bunun Bursa’yı kazanmak konusunda etkisi ne olacak? Bozbey’e Yıldırım’dan nasıl bir destek gelecek? CHP’nin giremediği, AKP’nin kalesi olan mahalleler mevcut, örneğin Samanlı Mahallesi, buralara yönelik çalışmalarınız nedir?
Samanlı için dediğiniz doğru. Samanlı'daki vatandaşlarımızın büyük bölümü Karadeniz kökenli ve AKP'yle siyasi ilişkileri çok güçlü bağları var. Bu mahalleden yönetici çıkartıyorlar, mahalle sorumluları var. Kamuda çalışan çok fazla nüfus var. Dolayısıyla biz orada belli bir oranda parçalayabiliyoruz ama çoğunluğu sağlayabildiğimiz bir yer değil. Onun dışında Yıldırım'ın her noktasına Bozbey gidebiliyor, her yerde çalışma yapabiliyor. Ve biz bu dönem büyükşehirde de Yıldırım'da da ciddi bir oy patlaması yapacağız. Bütün dinamiklerimiz bununla ilgili hazır, kanaat önderleriyle görüşüyoruz. Güneydoğu nüfusunun temsil düzeyde öncüleriyle, derneklerle görüşüyoruz. Saha çalışmalarımızla halkla buluşuyor, esnafla görüşüyoruz. Bozbey konusunda Bursa ciddi anlamda kenetlenmiş, uzlaşmış durumda ve silme bir şekilde biz büyükşehiri alıyoruz. Orada hiçbir kuşkumuz yok, çok rahatız. Büyükşehirle ilgili çok rahatız.
Kentsel dönüşümle Yıldırım’da dağıtılmış birçok mahalle var ve buralarda büyük mağduriyetler yaşanıyor. Yıldırım İlçe Örgütünüzün bu mağduriyeti yaşayan insanlarla ilgili özel bir çalışması var mı?
Şöyle ki biz bu vatandaşlarla zaten sahada bir aradayız. Vatandaş 30 – 40 yılda, biriktirerek başına sokabilecek bir eve kavuşuyor, onu da elinden alıyorlar, buna da kentsel dönüşüm diyorlar. Bu kentsel dönüşüm değil, bu ‘Rantsal Dönüşüm’. Mülkiyet gaspı daha doğrusu. Bir vatandaş gitmiş hasbelkader bir şekilde canını dişini takarak çalışıp boğazından kısmış, çocuğun eğitiminden kısmış, üstünden başından kısmış ve ne yapmış, bir ev yapmış. Belediye geliyor, kentsel dönüşüm adı altında mahkeme kararıyla bir değer biçiyor, istimlak ediyor. Ve yıkım kararıyla bu evi ortadan kaldırıyor. Örneğin Karapınar'da 5 katlı bir bina 10 daire, bütün aile burada yaşıyor ve tüm binaya dönüşümde 3 milyon lira para veriliyor. Bugün 3 milyon liraya 2+1 daire alınıyor. Peki, bu 10 aile ne olacak?
Bu ciddi bir mülkiyet gaspı. Bu mülkiyet gaspının temelini de çok iyi biliyoruz. Hazine boş, merkezi bütçeden yerel yönetimlere kaynak gelmiyor. Diyor ki başınızın çaresine bakın, bunlar da şimdi başlarının çaresine bakıyorlar. Onun için de Şehircilik Bakanlığı yeni bir kentsel dönüşüm kanunu çıkardı. Dedi ki, rezerv alan ilan edeceksiniz. Hiç yargı falan filan yok. Süreyi yani ihtarnameyi gönderin, 90 gün süre tanıyın. Çıkmıyor mu? Alın, evini yıkın, yeniden yapın. Şimdi biz bunu ciddi anlamda halka anlatıyoruz.
Bu politika şu anda Şirinevler’de, Davutkadı’da, Sinandede’de, Karapınar’da, Değirmenönü’nde, Çınarönü’nde uygulanıyor ve daha da yaygınlaşacak. Yıldırım'da kentsel dönüşümü biz yapacağız, ama nasıl yapacağız biliyor musunuz? Kenti bildiğiniz dönüştüreceğiz. Bunun için akademik odalarla iş birliği yapacağız, zemin etütleriyle statik açıdan en sağlam zemin neredeyse kenti orada yeniden planlayacağız. Sosyal donatı alanları olacak, yollar olacak, emniyet yolları olacak, bisiklet yolları olacak, özel vatandaşların yayan yolları olacak. Kentin parkları otoparkları olacak, sineması, tiyatrosu olacak. Depremsellik koşulları ile ilgili altyapı güçlendirilmiş, planlanmış yeşil alanları olacak. Kent böyle dönüştürülür. Biz bu kenti dönüştürdüğümüzde hiç kimseyi mevcut yaşadığı evden mağdur bir şekilde çıkartmayacağız. Yaptığımız yeni yerlerde kooperatifçilik mantığı içerisinde kar gözetmeksizin inşa ettiğimiz yeni kentlerde vatandaşı o evden çıkartıp buraya yerleştireceğiz. Belki evin metrekaresi orada 100 metrekareydi, burada 80 metrekare olacak. Ama para ödemeden, yeni yapılmış bir binada yaşayacak.
Kenti planlarken, önce kentin kimliğini inşa edeceğiz. Kentin meydanı olacak. O meydan hangi yönetici gelirse gelsin onun tarihi olacak, kimliği olacak. Yıldırım’da mesela bu yok. Kentin meydanları kentin kimliğidir, 100 yıl sonra da o meydan kalır, Yıldırım Meydanı diye tabir edilir. Dolayısıyla kenti inşa edip, meydanını yapıp oraya Ata’mızın büstünü koyacağız, Atatürk'ün Yıldırım’ın meydanında büstü yok. Cumhuriyetle, Atatürk'le, Atatürk devrimleriyle hesaplaşmak isteyen, düşmanlaştıran bir zihniyet tarafından Yıldırım yönetiliyor. Belediye Meclisi’nde önerge olarak sunmamıza rağmen biz bunları kabul ettiremedik.
Yıldırım'ı çocuklar için, kadınlar için güvenli bir kent yapacağız. Uyuşturucu bağımlılığı ve benzeri toplumsal yüz kızartıcı suçları ve bunları tetikleyen faktörlerin tümünü ortadan kaldıracağız. Çocuklarımızın okullarına güvenli gidebildiği, dışarıda sportif ve sosyal faaliyetlerinde rahatlıkla güvenli bir şekilde etkileşim sağlayabildiği, sosyalleşebildiği bir kent inşa edeceğiz. Kadınların sosyal hayatın içerisinde en etkin şekilde hiçbir kaygı duymadan hiçbir tehlike unsuruyla karşılaşmadan, güvenli bir şekilde kendilerini ifade edebildikleri, kafeye, restauranta gidebildikleri, spor yapabildikleri bir kent yaratmak istiyoruz. Yıldırım’ı modernleştirmek istiyoruz.
Bütün Yıldırımlılar sosyalleşebilmek için Nülüfer'e gidiyoruz. Biz tam da bu nedenle Yıldırımlılara diyoruz ki, siz nerede yaşamak istersiniz? İmkanım olsa ben Nülüfer'e gitmek isterim. Peki, diyoruz ki o zaman Nülüfer'i Nülüfer yapan bu başkanı Bursa'nın başına getirelim. Her taraf Nilüfer gibi olsun. Orayı yapan adam Bursa'yı da yapar diye bakıyor Yıldırım da artık. O anlamda da Büyükşehir Belediye Başkanı adayımızın da ciddi anlamda karşılığı var. Dolayısıyla biz Bursa’yı da Yıldırım'ı da aldığımızda bu dönüşümleri gerçekleştirmek çok daha mümkün hale gelecek.
Ovadaki bütün yapılaşmaları kaldırmak istiyoruz. Orayı tarım arazilerine dönüştürmek istiyoruz. Tarımda kooperatifleştirmeyle kentin insanına iş olanağı sunup, üretim merkezleri oluşturarak Yıldırımlılara ucuz ve organik gıda sağlamak da bir diğer iş. Bu kooperatiflerin gelirlerini dar gelirli vatandaşlara, üniversitede okuyan çocuklara burs ve benzeri ihtiyaçların karşılanmasında kullanabiliriz.
Kentsel dönüşümde önceliğimiz depremsellik. Ovada inşa edilmemesi gereken binaları da ortadan kaldıracağız. Bu kentin insanlarının olası bir depremde hayatlarını kurtarmış olacağız. Ovada yerin 30 – 40 metre aşağısına indiğimizde zeminde sıvılaşma ve balçık var. Bir fay kırılması yaşansa o bölgede, o evlerin hepsi ters düz olur, bir tane insan sağ çıkamaz. Ovada tarih boyunca bina yapılmamış ama bugün Yalova Yolu’ndan Yıldırım'a doğru bildiğiniz gökdelenler inşa ediliyor. Bilime inat, cehaletlerine teslim düşerek insanların hayatına kastedercesine bina inşa ediyorlar. Biz bunların hepsini önlemek istiyoruz.
Belediye Meclis Üyesi adaylarının belirlenmesinde nasıl bir süreç olacak, fermuar yönteminde herkes ortaklaşmış gözüküyor, siz ne düşünüyorsunuz?
Temayül yoklaması yapacağız. Ön seçim Yüksek Seçil Kurulu’nun bilgisi ve takibi dahilinde yapılıyor. Takvimsel olarak bizim bu takvimi yetiştirme şansımız yok. O yüzden parti içerisindeki yaptığımız delege seçimleri gibi sandık koyacağız. Bütün üyelerimiz Belediye Meclis Üyesi aday alayı olanlarla ilgili oy kullanacaklar. Biz burada en çok oy alanlar sıralamasını oluşturacağız. Bir de bunların arasına belediyede yönetimde olması gereken teknik kadrolarımız var, avukat, inşaat mühendisi, mimar, mali müşavir gibi… İhtiyaç duyduğumuz teknik kadroları da aralara serpiştireceğiz. Böyle bir fermuar sistemiyle adaylar ortaya çıkacak.
Nur Derya-İhsan Çelepkolu