Türkiye’de ilk covid-19 vakası açıklandıktan sonra toplumun büyük bir kesimi evlerine kapanırken, gazeteciler halka doğru bilgiyi ulaştırmak için canla başla çalışmayı sürdürdüler. Yaşanan süreçte bazı kurumlar bulaş riskinden dolayı kapılarının önüne çadır kurarak sahada çalışan muhabirlerini kurum kapısından dahi içeri almadı. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş katıldığı bir konferansta pandemi sürecinden bu yana 20 basın çalışanı covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı.
Gerek pandemi koşullarında gerek pandemiden önce mesleklerini en iyi şekilde yapmaya çalışan gazeteciler, aşıda öncelik sırasına dahi alınmadı. Pandemi sürecinin gazetecileri nasıl etkilediğini, pandemiden sonra gazeteciler için nasıl bir iyileştirme yapılması gerektiğini Bursa’da sahada çalışan muhabirlerle konuştuk.
Pandemi sahada çalışan muhabirleri nasıl etkiledi?
Bursaport ve Gazete Duvar muhabiri Pelin Akdemir, “Aslında ben pandemi sürecinde sahada çalışmaya başladım. Bu süreçte hem kendimi korumak adına hem de haber kaynağını korumak adına genellikle telefonla iletişime geçmeyi tercih ettim” diyerek, pandemiden dolayı yüz yüze görüşmek istemeyenler olduğunu ve hasta olduğu için konuşma talebinin kabul edilmediğini söyledi.
Yaşanan süreçte devlet kurumlarından telefonla bilgi almanın imkansız olduğunu ifade eden Akdemir, kurum ve firmaların pandemiyi bahane ederek sorularının cevaplanmadığını aktardı.
Herkes evdeyken biz dışarıdaydık
EnBursa muhabiri Özge Tezcan, “Nerede bir cinayet, yangın, soygun olayı varsa saha muhabirleri oradadır. Hepsinin tek derdi var, en doğru bilgiyi en hızlı en sıcak şekilde haber merkezlerine yetiştirmek. Pandemi koşulları, ilk günden itibaren biz muhabirleri de inanılmaz etkiledi. En başta gündemimizi değiştirdi.” dedi.
Sokak muhabirlerinin çoğu zaman gündemlerinin boş sokaklar olduğunu belirten Tezcan, “Etrafımızdaki herkes evdeydi ama biz dışarıdaydık. Herkes canım sıkıldı derken biz ise yorgunluğumuzu nasıl atacağız, bu haberi nasıl yetiştireceğiz derdindeydik. Defalarca aynı yerden yayın yapmak, bugün de boş kaldı sokaklar demekten inanılmaz yorulduk.” şeklinde konuştu.
Muhabirler ve kameramanlar için ev tutuldu
Evlerimize korka korka gidiyorduk. Aynı ev içinde ailemi görmediğim çok zamanlar oldu. Nisan ve Mayıs ayında tutulan iki dairede kameran arkadaşımla birlikte kaldık. 2 ay boyunca aynı şehirde ailemden uzak yaşadım. Bursalıların en çok kalabalığı oluşturduğu günler bunlar. İşimiz iletişim bizim. Her gün onlarca kişi ile muhatap oluyoruz. Bu demek oluyor ki çift kat maske kullanarak, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmemiz gerekiyor. Yeri geliyor çift maske takıyoruz ve artık konuşamıyoruz ve nefes almakta güçlük çekiyoruz.
Line Tv Haber Müdürü ve HaberTürk Bursa Muhabiri Kübra Ulutaş, “Pandemide editörler evden çalışırken muhabirler sahada kalmaya devam etti. Uzaktan haber yapmak hiçbir şekilde mümkün değil. Çalıştığım kurum bizim için her türlü önlemleri aldı, fakat önlem almayan birçok kurum vardı. Sağlık çalışanları nasıl bir ara kendi imkanları ile önlem aldılarsa, gazetecilerde kendi imkanları ile önlem aldı bu süreçte.” diyerek gazetecilerin pandemide zorlandığına dikkat çekti.
Gazetecilere aşıda öncelik olmalı mı?
Toplum içine giren ve toplu taşıma aracı kullanan her bireyin riskli olduğunu söyleyen Pelin Akdemir, “Bir fabrika işçisini düşündüğümüzde yüzlerce kişiyle aynı ortamda çalışıyor ve evine dönüyor. O İşçi evden işe ya da işten eve virüsü taşıyabilir. Meslek gruplarında önceliğe gelindiğinde tabii ki sağlık alanında çalışan herkesin aşıda önceliği olmalı.” ifadelerini kullandı.
Meslek gruplarına aşı önceliğinin verilmesinden ziyade ülkeye aşı temininin olması gerektiğini belirten Akdemir, şu an sadece 3 milyon aşının geldiğini bunun yarısının tükendiğini ve bakan dahil aşının ne zaman geleceğini bilmezken aşı önceliğinin tartışılmasının yersiz olduğunu belirtti.
Gazetecilik ruhtadır
Bizim işimiz iletişim diyen Özge Tezcan, “Biz günde onlarca insan ile muhatap oluyoruz. Kesinlikle aşı önceliğimizin olması gerekiyor. Gazetecilik ruhtadır. Düşünün ki bir yangın oldu. Konuyu en güzel anlatan görüntüyü, en güzel yayını canı pahasına dahi yapan gazetecilerdir. Uzaktan izlemez, içindedir.” dedi.
İçinde olduğumuz bir konu ise pandemi, koronavirüs. Kendi imkanlarımız ile kendimizi bir yere kadar koruyabiliyoruz. Karantinaya alınan bir köye yada bir apartmana gittiniz mi hiç? Ben gittim mesela. Hatta kapıdaki bekçiler izin verseydi röportaj bile yapardım. Olayı yaşayan kişilerden dinlemek isterdim. Tek korunağım maske, mesafe ve hijyen. O yüzden saha da çalışan basın emekçileri için aşı önceliği olmalı.
Tartışmasız en öncelikli risk gurubun sağlık çalışanları olduğunu ifade eden Kübra Ulutaş, “Bugün ünlüler alakasız bir şekilde aşıya ulaşabiliyorken gazetecilerinde öncelikli gruplar arasında olması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Gazeteciler için çalışma koşulları nasıl iyileştirilmeli?
Gazetecilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için geçici değil kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini vurgulayan Pelin Akdemir, “Bunun için önce ajans çalışanlarından başlanabilir. Gazeteciler için çalışma alanlarını genişletme yolları aramalı. Aslında demokratik ülkelerde olması gereken bir meslek grubu çalışanlarının bir araya gelerek taleplerini hükümete iletmeleri ve bu talepler doğrultusunda bir orta yol bulunmasıdır. Ama bizim ülkemizde birliktelik demek hükümete çıkarılan zorluk demek. Bu nedenle yıllardır ayrıştırıcı siyaset anlayışının birer piyonlarıyız.” ifadelerine yer verdi.
İnternet gazeteciliği yapıyorsunuz gazeteci sayılmıyorsunuz
Pandemi süreci herkesin psikolojisini etkilediği gibi gazetecilerinde etkilendiğini dile getiren Özge Tezcan, “Haklarımız verilmeli mesela. Günümüz internet çağı ve internet gazeteciliği yapıyorsanız gazeteci sayılmıyorsunuz. 212'den yararlanamıyoruz. Yerel medya da çalışanların ne kadar ücret aldığını biliyor musunuz? Bence bilmeyin çünkü çok komik rakamlar. Maaşlar da ise taban bir ücret belirleniyor. Sonra gazeteci editör yetiştiren kurslar. Bu iş bu kadar kolay mı gözüküyor karşıdan acaba merak ediyorum?” diyerek durumu özetledi.
Gazetecilerin ve tüm gazetecilik adına çalışan herkesin sarı basın kartı alması gerektiğini belirten Kübra Ulutaş, “Gazeteciler için sağlık hizmetlerine erişebiliyor olması gerekiyor. Çünkü temas ettiği insan sayısı çok fazla. Toplumun gazetecilere bakış açısını değiştirmeleri gerekiyor.” dedi.
BursaMuhalif.com/Sibel Kahraman