Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

Açlık grevine başlayan Nestle'de direnenlerle röportaj

Haber Giriş Tarihi: 24.04.2015 06:50
Haber Güncellenme Tarihi: 24.04.2015 07:10
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Açlık grevine başlayan Nestle'de direnenlerle röportaj

Son günlerde işçi direnişinin merkezi haline gelen Bursa'da 294 gündür direnen Nestle işçileri hakları için dönüşümlü olarak açlık grevine başladılar. Bizde Kesinbilgi16 olarak, Nestle işçilerinin mücadelesini ortaya çıkışından itibaren ele almak için, Tek Gıda - İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı ve Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya ve işten atılan işçilerden Serkan Yücel ile görüştük. 23 Nisan'da açlık grevi çadırında yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.

unnamed (13) İlk olarak Tek Gıda - İş Sendikası Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya sorularımızı yanıtlıyor. Nestle direnişi 294 gündür devam ediyor, bu direniş nasıl ortaya çıktı ve ne şekilde gelişti? Nestle Direnişi’nin başlangıcına dair yanlış bir bilgilendirme var. Burada sendikal bir değişiklik olduğu için insanlar işten çıkartılmadı. Yetkili olan Öz Gıda – İş sendikası ve işverenlerin toplu iş sözleşmesi döneminde arkadaşlarımızın tabanda birlik olmaları sebebiyle sendika sözleşmeyi imzalama cesareti gösteremedi. Daha sonrada işverenle ortak bir akıl yürütüp toplu iş özleşmesini imzaladılar ve aynı günde arkadaşlarımızı işten attılar, halen Öz Gıda – İş’e üyeyken ve bizimle hiçbir ilişkileri yokken. Biz bu arkadaşlar işten çıkartıldıktan 4–5 gün sonra ilişkiye geçtik. Sendika üyesi olan işçiler neden işten çıkarıldı? Çünkü çıkarılan işçiler bu toplu sözleşmenin imzalanmasına karşı çıkıyorlardı ve içeride diğer çalışanları da etkileyebileceklerdi. Bu nedenle de sözleşmenin imzalandığı gün işten çıkarıldılar. Daha sonra da 294 gün boyunca süren direniş başladı. Dediğim gibi biz bu arkadaşlarla işten çıkarıldıktan 4–5 gün sonra tanıştık. Genelde oluşan algı, sendika değişikliğinden kaynaklı işçiler işten çıkarıldı düşüncesi oldu. Ama öyle bir durum değil, toplu iş sözleşmesi döneminde işveren ile Öz Gıda – İş sendikası anlaşarak bu arkadaşlarımızın isimlerinin belirlenerek, 28 kişinin işten çıkartılmasıdır. Daha sonra arkadaşlarla iletişime geçildi, ‘Biz mücadele etmek istiyoruz, bize destek çıkar mısınız?’ dedi arkadaşlar, bizde sonuna kadar beraber yürürüz dedik arkadaşlarımıza. Ve gelinen noktada 294 gündür bu arkadaşlarımızla mücadele veriyoruz. Yerel mahkemede biz sendikal işten atma diye sunduk, çünkü sadece sendika değiştirmek, sendikaya üye olmak sendikal sebep değildir, grev istemekte, grev isteyen işçiyi atmakta sendikal bir sebeptir. Tabi burada 4 net 18 brüte kadardır, biliyorsunuz maksimum 4 net 20 brüttür. Biz genelde 4 net 12 brüt alırız ama burada 4 net 18 brüte kadar sendikal tazminatlar kazandık hem de işe iadeyle beraber. ve mücadelemize devam ettik. Elde ettiğiniz hukuki kazanımı nasıl değerlendiriyor işten atılan işçiler? Ve şu anda mücadeleye devam ederken Nestle'den talebiniz nedir? Şu anda Nestle ile yapılan görüşmeler sonucunda 5 arkadaşımız sendikal tazminatı aldı. Geriye kaldı 23 arkadaşımız. Şu an gelinen noktada Nestle şunu söylüyor: '9 arkadaşınızı iş başı yaptıralım, arada boşta geçen zamanın da parasını ödeyelim. Geriye kalan 14 arkadaşınızın da kazandığı 4 net 16 brüt yerine biz onlara 8 net 16 brüt verelim, kıdemsiz ve tazminatsız atılan bu arkadaşların 25/2 maddesini de kaldıralım ve işsizliklerini alsınlar.' İçeriye alınan 9 arkadaşımız biz diğer arkadaşlarımızı bırakıp içeriye girmeyiz dediler. Mesela 4 arkadaşımız parayı istiyorlardı ama bu arkadaşlarımız da parayı istemiyoruz dediler. Böyle bir birliktelik oluştu ve işte yaklaşık 10 gündür bu çadırdayız, 3 gündür de açlık grevindeyiz. Bugün bir değişim olacak, pazar günü bir daha değişim olacak ve 29 Nisan Çarşamba günü saat 11.00'da değişim olmayacak geriye kalan arkadaşlarımızın hepsi çadıra girecek ve biz burada süresiz açlık grevine başlayacağız. Biz Nestle'den şunu istiyoruz arkadaşlarımızın adına bu insanlara niçin işten çıkarıldığı, çıkartılırken söylenmedi. Şimdi Nestle hatasını anladıysa bu hakkı işçilere verecek, işçiler işbaşı yapmak istiyorsa iş başı yapacak, paket almak istiyorsa paketini verecek. Onun tercihiyle bu iş olmayacak. Buradaki en önemli olay o. Nestle'nin istediği değil işçinin istediği olacak. Mücadele bu sebepten dolayı devam ediyor. Dışarıda böyle bir mücadele devam ederken içeride halen Öz Gıda - İş sendikası halen örgütlü. Öz Gıda - İş'in yaşanan sürece dair tavrı nasıl? Bu işçilerin işe iade edilmesini nasıl karşılıyor? Öz Gıda - İş işçilerin işe geri alınmasına karşı çıkıyor. İşçileri savunan herhangi bir yanı yok. Peki ya içeride bulunan işçilerin bu duruma yaklaşımı nasıl oldu? İçerideki işçiler bir dönem için yaşananlara tepki gösterdiler. Halen arkadaşlarının işe eri alınmasını da istiyorlar. Biz onlardan İsviçre'deki genel merkeze dilekçeler, mailler yollayarak bizlere destek olmalarını istiyoruz. Yani bizim için içeriden ziyade verilecek mücadele burada. Orada şu an yetkili bir sendika var, belli baskı mekanizmaları ortaya çıkıyor, sıkıntılar ortaya çıkıyor. O sebepten dolayı bazı çekinceler oluyor ama artık onları da yavaş yavaş yeniyoruz. Mücadele büyüdükçe onlara da güven geliyor, özgüvenleri artıyor. Zaten bu süreçte fabrika müdürü, genel müdür, insan kaynakları müdürü görevden alındı şu an için. Bu şekilde mücadele devam ediyor. Eğer önümüzdeki günler içerisinde hiçbir sonuç alınamazsa çarşamba günü itibari ile tüm işçiler süresiz açlık grevine başlayacaklar değil mi? Evet, bu önümüzdeki pazar günü 3 arkadaşımız ile dönüşüm yapılacak açlık grevinde. Çarşamba günü ise dönüşüm yapılmayacak ve içeriye hepimiz girip, süresiz olarak perdelerimizi çekecek ve açlık grevine başlayacağız. Şu anda direnişin hukuki yönü nasıl devam ediyor? Hukuki yönden biz davaları kazandık. Yargıtay'dan onamayı bekliyoruz biz. Bizim ülkemizin yasaları şunu söylüyor: 'Sendikal tazminatı kazanırsınız ama bu işverendedir. İster iş başı yaptırır ister sendikal tazminatı verip yollayabilir.' Bizde diyoruz ki Nestle gibi IUF, FLI, ILO gibi uluslararası sözleşmeleri imzalamış bir firma, yani İngiltere'de, Fransa'da veya Almanya'da gerekeni uygularken benim ülkemde benim kanunumu uygulamıyorsa bile kendi kurumsal iş ilkelerini uygulamalıdır. Ben davalarımı zaten kazanmışım, Nestle'nin suçlu olduğu zaten ispatlanmış. Sendikal tazminatlarımızı kazandık, şu an Yargıtay'da onama aşamasında. Burada önemli olarak 9 tane arkadaşımız iş başı yapabilme imkanı varken burada açlık grevindeler. Mesela Ergün Çarıkçı, işe başlayabilir isterse ama o açlık grevine girdi ve 3 gündür açlık grevinde. Diğer bir arkadaşımız Erol Şaşı, bu kardeşimiz zaten ben işe girmeyeceğim demişti, ben para istemiyorum diyor. Bu mücadelenin böyle bir yanı var. İnsanların birbirini satmasından ziyade bu mücadelede insanlar birbirine sahip çıkıyor. Mücadele açısından da diğer insanların buraya sahip çıkması çok önemli. Bu mücadeleye dışarıdan gelen destek, toplumsal baskı olarak Nestle'yi bunaltıyor. Bizim Nestle'den bir tek talebimiz var, çıkartılırken bu insanlara sormadıysanız, bu insanlar girerken soracaksınız. Bu insanlar kendi kararlarını verecekler; girmek istiyorsa girsin, girmek istemiyorsa girmesin. Ama kendi isteğiyle olacak bu. Çünkü iş yerinde işlenen suçu belirten 25/2, hırsızlık, namussuzluk, tecavüz gibi her türlü suçu içerir. Bu insanların aileleri var, çolukları çocukları var, alınlarına sürülen bir leke var ve ancak bu lekeyi böyle temizleyebilirler. Bunun başka bir alternatifi yok. Bundan sonrasında da bir iş hayatları var. Yarın bir gün bunu çocuklarına anlatamazlar. Nestle'den babam atıldı suçsuz yere dediğinizde diğer insanlar bunu algılayamazlar. Bundan sonra çarşamba gününe kadar Nestle ile müzakere süreci ne şekilde yürüyecek? IUF(Uluslararası Gıda Sendikaları Birliği) aracılığıyla İsviçre ile bu süreç yürütülüyor. Şimdi bizimle bir toplantı yapıldı ve bize bu teklifi sundular. Türkiye'de IUF üyesi olan bir tek Tek Gıda - İş var. BU nedenle de bizim adımıza görüşmeleri yapıyorlar. Uluslararası ayağını da böylece devreye soktuk. Ama toplumsal olarak da yerelinde Nestle'ye bir baskı yapmamız gerekiyor. Süreç kazanılmaya doğru gidiyor. Diğer iş kollarında da hareketlilikler oluyor. Metal sektöründe de görüyoruz aynı durumu. Bir işçi kentinde olması gerekenler oluyor şu anda. Malesef bugüne kadar olmamış, herkes boynunu büküp gitmiş ama işte bu hareketler yeniden canlanıyor. Dün yine Sütaş'ta idik, mücadele devam ediyor. Nestle için biraz ara verdik ama sonuçta Sütaş mücadelesi de hiçbir zaman bitmeyecek. Suat Karlıkaya ile yaptığımız söyleşiden sonra işten çıkarılan Nestle işçisi Serkan Yücel'de yaşanılan süreci bizimle paylaşıyor. unnamed (1) Sizi 25/2 gibi bir disiplin suçuyla karşı karşıya bırakarak işten çıkaran Nestle'ye karşı direnişi sürdürüyorsunuz. Kendi açından ele aldığımızda yaşadığın süreçten biraz bahseder misin? Ne bir savunmam alındı ne bir yazılı söz benden. Ne de bir ihtarım oldu, hiçbir şeyim yok. Sadece yapmış olduğum iş, en önemli makineyi kullanıyor olmaktı. Söz sahibiydik, işte ben greve çıkıyoruz dediğim zaman arkadaşlar bana güvenirdi. Her şey aslında sözleşme sürecinde başladı. Sözleşme sürecine dair 17-18 kişilik komisyon kuruldu. Dedik, bin kişilik sözleşmeyi 3 kişiyi yürütemez. Her vardiyadan hatırı sayılır, sözü dinlenen birileri de olsun ki sahayı kontrol edelim, sıkıntıları alalım, sendikaya iletelim ve sendikada buna göre pazarlık yapsın denildi. Bizi de vardiyamız seçti 80-90 kişi benim gitmemi istedi, sıkıntıları anlatmamı istedi ve bizde böyle sivrildik. Arkadaşımız dedi ki ben 10 yıldır iyi zam alamıyorum hep süreç aşağıya iniyor, biz aldık bunu sendikamıza ilettik. Bu sefer ne oldu, süreç çok sıkı geldi. Ben arkadaşlarımdan aldığım bilgiyi sendikacıma, sendikacımdan aldığım bilgiyi arkadaşlarıma yansıttım. Bu sefer ne oldu, işveren ile danışıklı dövüş yapan sendika 6 ay boyunca sözleşme imzalayamadı ve sendikaya dönüp 'Ne oluyor?' diye sormaya başladı. Çünkü eskiden 3 kişiyi kandırabiliyordu ama bu sefer 20 kişi süreci yakından takip edince süreç sıkı oldu. Bu sefer sözleşme imzalayamayınca işveren bu sene neden imzalanamadığını sendikaya sormaya başladı. Her yıl 10 lira isterdik, 2 liraya imzalanırdı. Derlerdi iş kötüye gidiyor, şu oluyor, bu oluyor. Hep kapalı kapılar ardında bu iş hep böyle istemediğimiz şekilde bitiyordu. Bu oluşum bu sene o yüzden oluştu. İşveren nedenini sorunca sendika dedi ki böyle böyle, biz de bu oyunun bir parçasıyız ama adamlar sahada iyi duruyorlar, eee kim bu iyi duranlar mevzusuna gelince elebaşı olarak şu, şu, şu adamları alırsak önümüzdeki beş sözleşmede gözümüzü kapalı imza atarsınız. Nedeni belli her sözleşme döneminde konuşan o 28 kişi gitti çünkü. Bunun nedeni tamamen böyle. Biz Nestle'ye de soruyoruz, bir tane suçumuzu söylesinler. Mahkemede de hakim soruyor 'Suçları ne?' diye ama yok verecek bir cevapları. [gallery columns="6" ids="6392,6390,6389,6388,6387,6386,6385,6384,6383,6381,6382,6380"]
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.