TMMOB, DİSK, KESK ve Bursa Tabip Odası, Bursa Akademik Odalar Birliğinde yaptığı ortak basın açıklamasıyla zamların otomatikleştiği söyledi.
Milyonlarca konut, ulusal fiyat tarifesinden çıkarak enerji borsasındaki dalgalanmalara bağlı serbest piyasa fiyatlarına tabi olacaktır denilen açıklamada, “Geçtiğimiz yıl aylık fatura ortalaması bin TL fatura ödeyen konut aboneleri, piyasa şartları geçtiğimiz yıldaki gibi şekillenirse, önümüzdeki yıl aylık değişmekle birlikte ortalama olarak yüzde 75 ile 99 arasında zamlı ödeme yapacaktır. Belirlenen yıllık 4.000 kWh sınırını aşan konut abonelerinin faturaları artık anlık olarak dalgalanan piyasa şartlarına göre belirlenecektir. Yeni düzenlemeyle birlikte, yalnızca "yüksek tüketimli" villa tipi konutlar değil, asgari yaşam standardının biraz üzerinde enerji harcayan sıradan aileler veya elektrikli araç kullanıcıları da "Son Kaynak Tedarik Tarifesi" kapsamına alınacaktır. Bu karar, varlıklı kesimlerin değil; temel yaşam gereksinimlerini karşılamaya çalışan milyonlarca ailenin serbest piyasa koşullarına terk edilmesi anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle, bu değişiklik toplumsal refahı korumayı değil, enerji şirketlerinin kârını maksimize eden otomatik bir zam mekanizması kurmayı hedeflemektedir” denildi.
"Son Kaynak Tedarik Tarifesi", ilk olarak 2018 yılında yalnızca çok büyük sanayi tesislerini kapsamak üzere yürürlüğe girdiği hatırlatılan açıklamada, “Ancak bu sınır, her yeni düzenlemeyle birlikte adım adım aşağı çekilerek bugün konut abonelerinin büyük kısmını kapsayacak şekilde genişletildi. 2018`de 50 milyon kWh olan tüketim sınırı, 2020`de 7 milyon kWh`ye, 2023`te 1 milyon kWh`ye, 2024 sonunda ise trajik biçimde 5.000 kWh`ye indirildi. Son olarak, 2026 başı itibarıyla bu sınır 4.000 kWh`ye düşürüldü. Bu süreç, ulusal tarifenin kademeli biçimde ortadan kaldırılması ve temel bir kamu hizmeti ve insan hakkı olan elektrik alanının tamamen piyasa mekanizmasına devredilmesi anlamına gelmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Elektrik enerjisinin sıradan bir piyasa meta olmadığını, kamusal bir hizmet olduğunu bir kez daha vurgulayarak, yurttaşların taşınamayacak kadar büyük bir yükü sırtlamak zorunda kaldığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Spekülatif piyasa dalgalarının otomatik olarak faturaya yansıdığı ve faturanın her ay büyüdüğü bir ortamda, hükümet sözcülerine "elektriğe zam yok" ifadelerini kullanma olanağı bile yaratan bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Ödeme güçlüğü çeken, fatura korkusundan karanlıkta oturan hanelerin sayısının çığ gibi arttığı; sosyal yardım almadan yaşayamayan yurttaşların sayısının katlandığı bu dönemde, enerji politikalarının sosyal tarife ilkeleriyle yeniden düzenlenmesi zorunludur. Piyasalaştırma politikalarının oluşturduğu maliyetleri düşürmek için kamunun bir an önce doğrudan yatırım yapması gerekir. Ekonomik krize karşı kalkınma perspektifiyle hazırlanan toplumcu bir enerji programına geçiş yapılmalıdır. Pahalı enerjinin enflasyon ve ekonomi üzerindeki yükünü düşürmek için üretimden dağıtıma kadar tüm süreçleri yönetecek dikey entegre bir kamu tekeli yeniden kurulmalıdır. Kamu kaynaklarının sonu belirsiz bir biçimde özel sektöre transfer edilmesinin aracı haline dönüşen EPDK kapatılarak, yerine kamulaştırma işlemlerini yürütecek bir Kamulaştırma İdaresi Başkanlığı kurulmalıdır.”
Kaynak: Haber Merkezi