CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Özel, İBB operasyonlarına ifadeleri gerekçe yapılan ve iddianamede adı suç örgütü lideri olarak geçen ve 704 yılla yargılanan Aziz İhsan Aktaş'ın kaçtığının ileri sürüldüğünü dile getirdi.
Ekrem İmamoğlu'na yöneltilen "casusluk" suçlamasını sert dille eleştiren Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e seslendi "Resmi yollardan başka bir iş yaptınız mı? Yarın akşama kadar bu sözlü soruma yanıt bekliyorum. Cevap gelmediği takdirde yarın akşamki mitingimizde bu sözlü sorunun yanıtını verdikten sonra tüm basın yayın organlarına gerekli belgeleri yolluyorum." dedi.
Özel, Devlet Bahçeli'nin "Demirtaş'ın tahliyesi hayırlı olur" sözlerini değerlendirirken ise partisinin 2016 yılındaki milletvekili dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tutumu sebebiyle özür diledi, ardından "Kusurun sahipleri sütten çıkmış ak kaşığa dönmüşler 'şu hayırlı olur bu hayırlı olur' diyorlar. Bu rejim düşmanlık üzerine kurulu bir rejim. O gün rejime şeytan lazımdı Demirtaş'tı bugün Ekrem İmamoğlu..." diye konuştu.
6 Şubat depremi sonrası verilen konut vaatlerinin tutulmadığını belirten Özel'in konuşmasında katliam davalarında verilen kararlar da vardı. Özel, "Ne bu Turizm Bakanı'nın, ne o yetkililerin, ne Soma'yı yakanların ne Ermenek'teki sorumluların Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yakasını bırakmayacağız. Yeniden yargılanacaklar." diye konuştu.
Özel, AKP’nin Vakıflar Kanunu’nda yapmak istediği değişiklikleri de eleştirdi; kanunla geçmişte yöneticisi olmayan vakıfların binalarının Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçeceğini ve ihale süreçleri olmadan kiralanabileceğini vurgulayan Özel, Galata Kulesi ve Yerebatan Sarnıcı gibi tarihi mekanların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınarak merkezi bakanlıklara devredilmesini hedeflediğini belirtti. Özel, bu adımların belediyelerin gelirlerini ve hizmet kapasitesini kısıtlamayı amaçladığını kaydetti.
Özel'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"(6 Şubat depreminin 1000. günü) Erdoğan bir yıl sonra çadırda kimse kalmayacak sözü verdi. Bir yıl bittiğinde 658 bin konut yapılacaktı, 18 bin konut teslim edildi. Sözlerin 2.7'si tutulmuştu bir yıl sonunda... Şimdi 1000. gündeyiz. 300 bine yakın konutu teslim etmekle övünüyorlar. Verdikleri sözün yüzde 46'sıdır... Sonra efendim biz sözü revize ettik. Sözümüzü 3. yıl dolunca belki biraz geçince tutacağız. Bir kere siz söz tutmuyorsunuz. Siz 1. yılın sonunda çadırda, konteynerda kimse kalmayacak demiştiniz. Hatay'da bugün daha söz verilenlerin yüzde 34'ü teslim edilebildi örneğin. Bugün yüz binlerce depremzede hala konteynerda ya da gurbette başkalarının yanında yaşamak zorunda kalıyor. Teslim edilen sorunlar konutlarda altyapı sorunları şikayetler bitmiyor. Okullar, sağlık merkezleri halen daha konteynerlarda hizmet veriyor. Ülkede ekonomik kriz var. Deprem bölgesinde çok daha ağır şekilde de hissediliyor. İşletmelerin halen daha yarısı faal değil."
"Sındırgı'da 10 Ağustos'ta 6.1 büyüklüğünde deprem oldu o günden bugüne 12 bin deprem yaşandı. Daha dün 4.9'luk deprem yaşandı. Belediye başkanımız bir taleple Ankara'da. Sındırgı'nın afet bölgesi ilan edilmesi, zararların karşılanması ve yapı denetlemelerinin yapılabilmesi için..."
"Gebze'de bir şehircilik skandalı yaşanıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı, sonra Ulaştırma Bakanlığı'na devredilen bir metro inşaatı var ve bu metro inşaatında 7 katlı kendisi sağlam olan bir bina maalesef yıkıldı, devrildi ve dört yurttaşımızı kaybettik orada. Haberi duyar duymaz 6 dakika içinde bakanlığımızla ilgisi yoktur diye yalan açıklama yapıyorlar. Oysa geçen sene Temmuz ayında Makine Mühendisleri Odası'nın sorularla güçlendirdiği bir raporu çıktı ortaya. Diyor ki burada metro yapıyorsunuz, zemin zayıf. Bu inşaat bu apartmanların altındaki zeminde kayma yaratabilir."
"Düşünün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi CHP'nin olsaydı. Metro inşaatını da o zaman Ulaştırma Bakanlığı üstlenmez tabii. Kendi imkanlarıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapıyor olsaydı. Bu çöküş olmuş olsaydı, sabah 6'sında hangi Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanının, belediye meclis üyelerinin, bürokratların sabah kapılarını kırarak girip alacaklardı? Şimdi haberi duyar duymaz 6 dakika içinde bakanlığımızla ilgisi yoktur diye yalan açıklama yapıyorlar. Biz hem orada ölen dört vatandaşımızın adalet sağlansın isteyen ailelerinin sonuna kadar yanında olacağız."
"Turizm Bakanı, bakan yardımcısı, altındaki dünya kadar bürokrat bilir kişi raporuna göre birinci dereceden suçlu o bilir kişi raporunu teslim almıyorlar Ankara'dan gelen telefonla. Bilir kişi raporuna korsan diyorlar. Esas bizati kendisi korsan başka bir heyet oluşturuyorlar ve almadıkları rapora diyorlar ki buradan bakanlığı çıkar yerine Bolu Belediyesi yaz."
"Turizm Bakan Yardımcısı alttaki üst düzey sorumlular esas o meselenin sorumlularının hiçbirisini yargılatmıyorlar, yargılamıyorlar, zamana bırakıyorlar. Ve olacağını söyleyeyim Soma Kartalkaya gibi bir ayda, bir buçuk ayda yargılama yapılsaydı Soma'da 300'er tane ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet çıkardı. Yaydılar 5 buçuk yıla kişi başına 5 gün yattılar. 5 gün öldürdükleri kişi başına 5 gün yattılar. O yüzden şimdi de adalet Turizm Bakanı'nın koruduklarını, kayırdıklarını, sakladıklarını zamana yayarak böyle bir akıbete getirecekler. Ama buradan size söylüyorum. And olsun ki and olsun ki ne bu Turizm Bakanı'nın, ne o yetkililerin, ne Soma'yı yakanların ne Ermenek'teki sorumluların Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yakasını bırakmayacağız. Yeniden yargılanacaklar. Yeniden yargılanacaklar."
"Millet krizden, adaletsizlikten perişan durumda ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin derdi bu hafta bu yüce çatı altında Vakıflar Kanunu, Vakıflar Kanunu. Ne yapacak Vakıflar Kanunu'yla? Şöyle bir şey yapacak Vakıflar Kanunu'yla. Eğer bir binada geçmişte olup şimdi yöneticileri olmayan, dolayısıyla vakıflar tarafından yönetilen bir vakfın bir binada bir çivisi varsa o bina Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçecek. Ve bundan sonra orada kalacak. O burayı kiralarsa da artık ihaleye mihaleye ihtiyaç duymayacak. Kiralama yetkisi ihale süreçleri devre dışı bırakılarak yapılacak. Baktığınızda bir anlam veremiyorsunuz. Ne yapmaya çalışıyor bunlar diye. Bakın ne yapmaya çalıştıklarını söyleyeyim. Bu kanuna göre Galata Kulesi'ni Cenevizlilere vermeleri lazım da. Cenevizliler Galata Kulesi'ni yapmış. Galata Kulesi 1453'ten sonra Osmanlı'ya geçmiş. Galata Kulesi o günden bugüne kadar yanmış, çatısı yıkılmış, yapılmış. 1960'ta en son hali verilmiş ama İstanbul'un gözbebeği bir yer. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeydi. İBB AK Parti'deyken yıllarca İstanbul Büyükşehir'deydi. Giren her turistten alınan yerli yabancı turistten giriş ücretleri İBB'ye kalıyordu. İBB de onunla hizmet yapıyor. Ta ne zamana kadar? 2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir'i kazanana kadar. 2020'de gittiler. Galata Kulesi'ne çöktüler ve İBB'den aldılar. O gün bugün yargı süreci sürüyor. Yargı sürecinin tamamı İstanbul Büyükşehir haklı görüyor. Kararlar çıktı, onandı durdu. An meselesi Galata Kulesi tekrar İstanbulluların olacak. Turizm Bakanlığı çöktü ya oraya. Oradan gelen gelirle İstanbul'a hizmet yapılacak. Yere Batan Sarnıcı ne haldeydi? İBB ne hale getirdi gördünüz. Ziyaretçi sayısı nasıl onlarca kat patladı gördünüz. Oraya giren ziyaretçilerden alınan paralar var. Ama yere Batan Sarnıcı'nda da bir vakfın çivisi var. Orayı da Kültür Bakanlığı'na alacak. Amaç hani vergi borçlarını, SGK'yı faiziyle bir seferde belediyelerden alıp belediyeler maaş dağıtamaz, çöp toplayamaz hale gelsin de CHP belediyeciliği gözden düşsün."
"Bir daha kazanıyorsun hapisler icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun yolsuz diyor, hırsız diyor, terörist diyor, hızını alamıyor casus diyor."
"Nihayet Eylül ayı başında dedikleri iddianame yeni çıktı. Bir günde çöp oldu. 1 buçuk kanal arkasında durmaya biraz çalıştı. Okundukça perişan oldular. Bu muymuş dendi. Öyle miymiş dendi. Şimdi işte bekliyoruz."
"Aziz İhsan Aktaş. Ben söylemiyorum, savcı söylüyor. Suç örgütü lideri diyor. Örgütü bu gördü diyor. Şunu yaptı, bunu yaptı diyor. Sonra geldi bize itiraf yaptı diyor. Önüne gelene bir şey söyledi diyor. 704 yılda hapsini istiyor ama serbest geziyor. Ortalıkta dolaşıyor. Dolaşıyor, dolaşmıyor bilinmiyor. Bugünlerde kaçtığı da söyleniyor. Gören görürse bilen olursa söylenir. Ama onun 704 yılla yargılanan adam içeride, onun iftirasıyla 4 yılla yargılanan belediye başkanlarımız hapiste."
"İddianame yarın inşallah tescil zaptıyla bütün arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmaya başlar. Beklentimiz o yöndedir."
"Kendi yandaşları diyor ki güçlü olan Beşiktaşlı tutmadı, Aziz İhsan Aktaş'ı tutmadı. İBB çıkınca nasıl savunulacak bu? Namuslu bir hakime denk gelirse ki gayri ekseriyeti namuslu. Umarız bu çetenin etkisinde korkusunda olan birine denk gelmez. E tutuksuz yargılanır bunlar diyor. Bundan panik oldular. Bir casusluk icat edip yedek bir davadan tutuklama yaptı."
"Bugüne kadar demokrasi trenine bindik. İşimize geldi indik diyor. Bindiği trenin raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. O trenden ineceksin sen. Ama o tren yoluna sonuna kadar devam edecek. Kimsen sen? Sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler, Kurtuluş Savaşı’na gitmesin diye. Kimsin sen?
Yıl 2009. Kozmik odaya girilmesini sağlayan savcı Mustafa Bilgili mi casus, onay veren Recep Tayyip Erdoğan mı casus?
"Ekrem başkanı casuslukla suçlayan, ikinci tutuklamasını yaptıran kişiye soruyorum: Hakim ve savcılar kazanç getiren ikinci bir iş yapamazlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına soruyorum, resmi yollardan başka bir iş yaptınız mı? Yarın akşama kadar bu sözlü soruma yanıt bekliyorum. Cevap gelmediği takdirde yarın akşamki mitingimizde bu sözlü sorunun yanıtını verdikten sonra tüm basın yayın organlarına gerekli belgeleri yolluyorum. Sözlü sorumun süresi yarın akşam bitiyor."
"Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı içeri atmakla övünenler, Kavala’yı içeride tutmakla övünenlere soruyorum. Bugün hayırlısı bu diyorsanız, dönüp de bir özür borcunuz yok mu? Açık söyleyeyim. Bizim de var. Her ne kadar o dönem 120 CHP milletvekilinin 100’ü ret oyu verse de her ne kadar buna karşı bir mücadele versek de CHP’den 20-25 tane kullanılan oylarda bu partinin de sorumluluğu vardır. Partinin bugünkü genel başkanı olarak tarih önünde o günkü kusur için tüm Türkiye’den özür diliyorum."
"Kusurun yüzü 99'unun sahipleri şimdi bugün gelmişler şimdi bugün gelmişler sütten çıkmış ak kaşığa dönmüşler. O hayırlı olur, bu hayırlı olur. Yine karşısında halen daha Selahattin Demirtaş diyebiliyor ki sadece benim açımdan değil 86 milyonun kardeşlik hukuku açısından önemsiyorum bu kararı. Selahattin Demirtaş'ın bu erdemli, bu onurlu, bu sabırlı bu örnek olacak tutumu karşısında kendisine yürekten, yürekten bir teşekkür ediyorum. Yürekten. Herkesin yapacağı iş değil bu.
Bir de işin bu tarafına bakalım şimdi. O gün Selahattin Demirtaş'a terörist diyenler, elikkanlı diyenler, bilmem kaç kişinin ölümünden mesul diyenler neredeyse idamı getirelim, asalım diyecek olanlar bugün oralar hayırlı diyor. Doğru diyor. Bugün ne diyor?
Çünkü rejim şeytan değiştirdi arkadaşlar. Rejim şeytan değiştirdi. Bu rejim düşmanlık üzerine kurulu bir rejim olduğu için, kavga üzerine kurulu bir rejim olduğu için, korku üzerine kurulu bir rejim olduğu için güya kendinde olmayan ama devletin kuvvetini ele geçirdiği devlette haksız kullanarak ayakta kalan rejim olduğu için o gün rejime düşman lazımdı. Şeytan lazımdı. O gün rejimin şeytanı Selahattin Demirtaş'tı. Bugün rejime şeytan lazım. Ekrem İmamoğlu. O gün bugün el uzattıkları, af diledikleri, övdükleri dün onların düşmanıydı. Partinin adı HDP'ydi, DEM'di. HDP'yi kapatmayan Anayasa Mahkemesini kapatalım diyorlardı. Bugün orada başka bir yere geçtiler ama umudu anlatamayan, kardeşliği anlatamayan, kardeşlik hukukundan nasibini almamış olanlar bugün yeni düşman Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendilerince yeni Şeytan Cumhuriyet Halk Partisi'nin düşmanlığıyla ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ama burada ihmal ettikleri bir şey var. Bu millet dünü de gördü, bugünü de gördü.
O gün dediğinizi de duydu, bugün dediğinizi de duydu. Bu partinin dününü, bugününü, yarınını biliyor. Bu partinin samimiyetini, bu partinin seçim kazandığında senin gibi evinin önünde de hemen bir otobüs üstü bulup Bay Kemal diye dalga geçmelerini ata alan Üsküdar'ı geçti diye ikrarlarını ya da alayını da gördü.
Seçimi kazandığı akşam komşunuz AK Partiliyse üzmeyin onu, korna basmayın davul çalmayın diyenleri de gördü. O yüzden en kısa sürede en kısa sürede adaletin tecelli etmesini, tüm siyasi tutsakların serbest kalmasını bir kez daha talep ederken milletimize de şunu söylüyorum. Bir ay sonra insan içine çıkamayacaklar diyenler Türkiye'nin her köşesinde meydanlarda o kentin en kalabalık mitingini yapıyor.
Anketlerde casusluk suçlamasına inanmıyorum diyen %81 var. Bu ülkenin umudu o %81'de 86 milyonda."
"3.2 trilyon dolar vergi topladı. AK Parti 23 yılda kendinden önceki 79 yıllık Cumhuriyet döneminin topladığı verginin 6 katı dolar bazında. Dolar bazında 79 yılda toplanan vergiyi 6 katını 23 yılda toplamışlar. Toplanan o devasa vergi 3.2 trilyon özelleştirmeden de 6 63.4 milyar dolar kazanmışlar ve bunların sonunda 23 yılın sonunda şanla şerefle birinciciyiz. Yoksullukta Avrupa birinciliği madalyası. Sayın Erdoğan'a takıyorum. Sayın Erdoğan'a takıyorum. İşsizlikte Avrupa birinciliği madalyası. Gelir adaletsizliğinde Avrupa birinciliği madalyası. Faizde Avrupa'da 1. ama dünyada ikinci olmuş. O geçene çok kızacak. Faizde dünyada ikincilik, enflasyonda dünyada beşincilik madalyası. Bu beşi bir yer deyi Erdoğan'ın boynuna takalım. Öyle geçsin ama hukukun üstünlüğünde 143 ülkeden 118. sıradayız. Basın özgürlüğünde 180 ülkeden 159. sıradayız.
Bakın Erdoğan'ı geçenler Venezuela, Güney Sudan, İran, Burundi ve Türkiye sıralamada. Birinde siyasi kriz, birinde iç savaş, birinde siyasi kriz ve yaptırımlar, birinde iç savaş ve kıtlık dünya 5.si.
"Sen başörtüsü meselesinde gidip anlatacaksın, sen parti kapatma davanı bütün dünyaya gidip anlatacaksın. 15 Temmuz darbesini hepimizden yardım isteyip dünyaya anlatalım diyeceksin. O gündelik gelip geçici mesele değil... Sen bize darbe yapmaya kalkınca, dünyaya anlatınca bunlar geçici, gündelik tartışmaları olacak."
"Sen, dokuz yıldır, Selahattin Demirtaş yatarken keyif yerinde. Bir elin yağda, bir elin balda duracaksın. Dokuz sene sonra konjonktür icabı insafa geleceksin ama bu sefer içeri koyduğun bir başkasının ömrünü çürüteceksin. Haysiyetiyle oynayacaksın. Özgürlüğünü kısıtlayacaksın. Bu yüzden buradan açıkça söylüyorum. Bu yargılamalar derhal tutuksuz yargılamaya dönmeden, daha ya, daha bir yandan siz çıkıp bir şey söylüyorsunuz Kürt meselesiyle ilgili, adam çıkmış Ak Toroslar çetesi, Beyaz Toros paylaşıyor, devlete meydan okuyor. Meclise meydan okuyor. O çetenin elinde insanların hayatları kararıyor. Mehmet Murat Çalık'tan bir kötü haber gelecek diye anasının gözünün içine bakıyor böyle bütün Maçka. 14 tane hap yutuyor Muhittin Böcek, Antalya Cezaevi'nde ayakta kalmak için.
Sen bunların hepsine muhatap oldun. Bir gün kapına polis gelmedi. Bir gün gözaltına alınmadın. Bir gün tutuklu yargılanmadın. Ceza aldın, rica, minnet cezaevine çağrıldın. Yanında yatacağı kadar karar verildi. Cezaevinde şiir kaseti çıkarttın. Şiir albümü çıkarttın. 30 bin ziyaretçiyle övündün. Şimdi çıkmış bu kadar kötülüğü yapıyor, sonra da başını yastığa koyuyor, kendi uyuyor.
Bize, 'Siz de uyuyun, çocuklar.' diyor. Bu millet uyumaz. Bu millet uyandı. Bu millet ayağa kalktı. Bir daha geri oturmayacak. Bir daha asla oturmayacak. Sizi iktidardan götürene kadar mücadele edeceğiz. Ya hukuk zeminine döneceksiniz, ya mücadelenin en kralını göreceksiniz.
Kaynak:Evrensel