Yapılan açıklamada ormanlarımızı sermayeye karşı savunmak, doğayı ve yaşamı savunmaktır ifadelerine yer verildi.
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte ülkemizin dört bir yanında yine orman yangınları yükseliyor vurgusu yapılan açıklamada, “Sakarya’dan Bilecik’e, Antalya’dan İzmir’e kadar binlerce dönüm orman kül olurken, yalnızca ağaçlar değil, ormanda yaşayan canlılar, köylülerin evleri, tarlaları, yaşam alanları da yok ediliyor. Yangınların çoğu “doğal nedenler” bahanesiyle geçiştiriliyor, ama biz biliyoruz: bu yangınlar kader değil, doğrudan doğruya kapitalist sistemin sonucudur. Her yıl yaşanan bu yıkım, bir doğa felaketi değil, sermaye düzeninin planlı bir saldırısıdır. Orman alanları kâr uğruna maden sahalarına, turizm tesislerine, enerji projelerine peşkeş çekiliyor. Yasal düzenlemelerle “orman dışına çıkarılan” alanların kısa süre içinde otel, rezidans ya da taş ocağına dönüşmesi artık kimse için şaşırtıcı değil” denildi.
Yangınlara müdahalede yaşanan yetersizlik, devletin önceliklerini gözler önüne seriyor ifadeleri kullanılan açıklamada, “Halk için değil sermaye için işleyen bir devlet mekanizmasıyla karşı karşıyayız. THK uçakları yıllardır hangarlarda çürümeye terk edilirken, milyonlarca lira “kiralık” hava araçlarına akıtılıyor. Emekçilerin vergileriyle oluşan kaynaklar, yangınla etkin mücadele yerine yandaş şirketlere rant olarak geri dönüyor. Köylerini boşaltmak zorunda kalan halk, hayvanlarını, ürünlerini, evlerini kaybeden insanlar yalnız bırakılıyor. Tarım emekçileri, küçük üreticiler, orman köylüleri için ne sosyal destek var ne de yeniden inşa planı. Doğa da emekçi de bu düzende gözden çıkarılmış durumda” vurgusu yapıldı.
Yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Doğa, metalaştırılamayacak bir ortak yaşam alanıdır. Ormanlar, canlıların ortak evidir; yok edilmeleri yalnızca ekolojik yıkım değil, aynı zamanda sınıfsal bir saldırıdır. Bu saldırıya karşı doğayı korumak, emekçilerin yaşam hakkını savunmaktır. Yangınlara karşı gerçek çözüm; doğayı metalaştıran bu düzeni ters yüz etmek, kamu yararını temel alan, doğayla uyumlu bir planlı üretim modelini kurmaktır. Yerel halkın, emek ve ekoloji örgütlerinin karar süreçlerinde söz sahibi olduğu bir düzenle, yangınlara karşı kolektif, bilimsel ve halkçı bir mücadele mümkündür.”
Kaynak: Haber Merkezi