Covid-19 pandemisi temiz gıdanın halk sağlığı için ne kadar önem arz ettiğini bizlere bir kez daha gösterdi. Fakat ülkede yaşanan ekonomik krizden kaynaklı halk, sağlıklı gıda yerine ucuz ve merdiven altı gıdalara yönelmeye başladı.
Halk sağlığı açısından temiz gıdanın önemini Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak BursaMuhalif’e değerlendirdi.
Son 20 yılda yaklaşık 3 buçuk milyon hektar tarım arazisinin tarım dışına çıkartıldığını ve her yıl 3 milyon arazinin işlenmeden boş bırakıldığını söyleyen Dr. Fevzi Çakmak, “Bunun sebebi çiftçinin birim alandan elde ettiği gelirin sürekli azalması ve bu nedenle köylünün şehirlere göç etmesi. Şu anda köylerde 55 yaşın üzeri nüfus kaldı. Bu nüfus da bir süre sonra artık arazide çalışamaz duruma geldiğinde mevcut işlenen arazilerde işlenemez bir boyuta gelecek. Bunun sonucunda da bu araziler el değiştirmek durumunda kalacak ve ondan sonrasında bizi nasıl bir geleceğin beklediğini açıkçası bilemiyoruz. Bu çerçevede bizim yapmamız gereken, genç nüfusu tersine göçle, köylere nasıl çekeceğimizi planlamak. Köylere çiftçilerimizi, genç nüfusu çekemezsek kendimizi ülkemizde yabancıların, büyük holdinglerin egemen olduğu bir arazi yapısı içerisinde bulabiliriz.” dedi.
Tarımda girdi maliyetlerinin mazotta yaklaşık 6 buçuk liradan 11 liraya, gübrede de yüzde 250 ile 500 seviyelerine geldiğini ifade eden Çakmak, “İlaçta yüzde 100’ün üzerinde artışlar oldu. Yemde yüzde 100’lere yakın artışlar meydana geldi. Bunun sonucunda da çiftçi gübre atmadan ya da yeterli gübre kullanmadan buğday ekti. Yarın yine bu ürünlere ilave azot takviyesi yapılması gerekecek. Azot takviyesi yaparken girdi maliyetlerinin aşırı yükselmesi nedeniyle bazı çiftçiler azot atamayacak. Yeterli azotu atamadığı için çiftçiler yüzde 50’lere varan verim kayıpların uğrayacak. Bunu önlememiz için girdi maliyetlerini aşağıya çekecek politikalar üretmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Ülkede dövizin aşırı yükselmesi ve uluslararası piyasalarda tarıma dayalı sanayinin girdi maliyetlerinin artmasının girdi maliyetlerinin armasının ana nedenleri olduğunu vurgulayan Çakmak, “Artık uluslararası piyasa ürettiği ürünü önce kendisine saklıyor. Dolayısıyla uluslararası piyasada da girdi maliyetlerinde yükselişler var. Bunları önlemenin kısa ve uzun vadeli çözümleri olmalı. Mazotta tabi ki yeraltı kaynağımız yeterli olmadığı için mecburen dışa bağımlıyız ama diğer girdilerde kendimiz üretecek politikalar üretmemiz lazım. O ürünleri kendi dahilimizde işleyerek, kendi üreticilerimize ürettirerek bunları verebilmemiz lazım. Girdi maliyetlerini düşürmediğimiz sürece bir süre sonra çiftçi ekmekten vazgeçecek, bu da daha fazla dışa bağımlılık anlamına gelecek ve bu dışa bağımlılık da bizi ne yazık ki içeride tüketici bazında gıdayı daha pahalıya almamıza yol açacak.” dedi.
Enflasyonun artmasına bağlı olarak yurttaşların alım gücünün azaldığını bu nedenle de ucuz gıdaya yöneldiklerini dile getiren Çakmak, insanların temiz gıdaya ulaşmasının bir insanlık hakkı olduğunu, ülkeyi yönetenlerin bunu sağlayacak ortamı oluşturması gerektiğini ifade etti.
Üreten kesimin tarladan sofraya gelen zincirde denetlenmesi ve kontrol altına alınmasının mümkün olduğunu fakat bu yapının şu an da mevcut olmadığını vurgulayan Çakmak, “İyi tarım uygulamalarını, tarımın her aşamasının kayıt altına alınmasıyla sağlayabiliriz. Biz ziraat mühendislerinin birebir içinde yer aldığı bir sistemin kurgulanması gerekiyor. Doğru yapılmayan her uygulama insan sağlığının zararına yol açacaktır. Sağlıksız gıda yemek insanlarımızın hastalanmasına, sağlığının kaybolmasına neden olur ve bu da devlete daha fazla yük demektir.” dedi.
Gıda kanunuyla birlikte bir yönetmelik çıktığını ve bu yönetmelikte 30 kilovat motor gücü ve 10 işçiden az çalıştıran gıda işletmelerinin sorumlu yönetici uygulamasına gerek olmadığı kararının verildiğini söyleyen Çakmak, işin bilimini yapan ziraat, gıda ve kimya mühendislerinin sektörü kontrol edemediğini ve bunun acilen değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Gıda üretiminde her aşamanın uzman kontrolü altında olması gerektiğini belirten Çakmak, “Sağlıklı gıdaya ulaşmakta, insanların alım gücü çok önemli. Alım gücü olmayan insanlar pazarların kapanış saatine yakın ya da pazar kapandıktan sonra arta kalan ürünleri evine götürüyor. İnsanların sağlıklı gıdaya ulaşabileceği bir refah seviyesinin olması gerekiyor. Bu olmazsa insanlar merdiven altı dediğimiz kontrolsüz üretim yapan ucuz gıdaya yönelecek. Bugün insanlar alım gücü olmadığı için ekmek 50 kuruş daha ucuz diye saatlerce kuyrukta bekliyor. Asgari ücret yılbaşından sonra 4250 lira olmasına rağmen ama bugün baktığımızda ürünlere yüzde 50’lerde bir zam geldi. Bunları biz çözemediğimiz sürece insanları merdiven altı işletmelerden ürün almaya mahkum edeceğiz.” açıklamalarında bulundu.
BursaMuhalif.com/Sibel Kahraman/Gökay Küpeli