Bursa Barosu Mülteciler ve Yabancılar Hukuku Komisyonu 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde yayınladığı açıklamasıyla iktidarı ve yöneticileri mültecilere yönelik hak ihlallerini durdurmaya ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı.
Yayınlanan açıklamada Birleşmiş Milletler Yüksek Mülteci Komiserliği’nin 2020 Aralık ayı verilerine göre 82 milyon kişi yerinden edilmiş durumda olduğu belirtilerek, “Türkiye, bunların 4 milyondan fazlasına ev sahipliği yapıyor ve bu konuda dünyada 1. sırada yer alıyor. Bu rakamlar, İkinci Dünya Savaşı’ndaki rakamların üstüne çıkmış durumda ve zorunlu göçün dünya tarihindeki en yüksek rakamlara ulaştığı bir dönemdeyiz.” denildi.
Covid-19 pandemisi ile birçok ülkede ekonomi dahil her şeyi durdurduğu halde şiddetin, ayrımcılığın ve zulmün her şeye rağmen devam ettiğinin ifade edildiği açıklamada, “Mültecilerin maruz kaldığı hak ihlalleri ve zorluklar, vatandaşı oldukları ülkelerinden ayrılmaları ile bitmiyor. Hem zorunlu göç yolunda hem de sığındıkları ya da sığınamadıkları ülkelerde birçok zorluk ve hak ihlalleri ile karşılaşıyorlar. Sığınma hakkı, temel bir insan hakkı olmakla birlikte kendisini “hukuk devleti” olarak tanımlayan ve taraf oldukları uluslararası sözleşmelere göre bu hakkın tesliminde yükümlü olmalarına rağmen bunu çoğu devlet yerine getirmiyor.” sözlerine yer verildi.
Türkiye’de sadece Avrupa’dan gelen sığınmacılar mülteci
Mülteci konusunda Türkiye’nin durumunun da ele alındığı açıklamadan satır başları şöyle:
“Türkiye’deki mülteciler de birçok zorluk ve sorunla karşılaşıyor. Bunun en temel sebeplerinden biri de hukuki statülerindeki belirsizlik… Türkiye’nin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu çekince sebebiyle sadece Avrupa’dan gelen sığınmacılara mültecilik statüsü tanıyor. Uluslararası ve geçici koruma statüsünde olan sığınmacıların Türkiye’de kalıcı bir korunma statüsü bulunmuyor. Bu durum başta sağlık hakkı olmak üzere birçok hakka erişim konusunda da ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.”
“Geri gönderme merkezindeki koşullarla birlikte intihar teşebbüslerinin gerçekleştiği ve hatta geçtiğimiz aylarda maalesef iki kişinin bu sebeple yaşamını yitirdiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Kişilerin geri gönderme merkezlerinde tutulmalarının sebebi, haklarında suç şüphesi olması ya da bir suça ilişkin hüküm verilmesi değildir. Geri gönderme merkezleri, hakkında sınır dışı kararı alınıp idari gözetim tedbiri verilen yabancıların tutulduğu bir yerdir. Ancak idari gözetim tedbiri alınması gereken en son önlemdir. 25 Aralık 2019 tarihinde 6458 sayılı kanunda yapılan değişikle idari gözetim tedbirine alternatif tedbirler getirildi. Ancak bu tedbirler hiç değerlendirilmeden kişiler hakkında ilk olarak idari gözetim tedbiri uygulanıyor ve uygulanan kişilerin, şartları cezaevlerinden daha ağır olan bu yerlerde hukuka aykırı bir şekilde tutularak, en temel insan haklarından biri olan özgürlük ve güvenlik hakkı çok açık bir şekilde ihlal ediliyor. Bu ihlallerin ortadan kalkması için il göç idarelerinin öncelikle diğer alternatif tedbirleri uygulaması, geri gönderme merkezlerinin şartlarının iyileştirilmesi ve buralarda yürütülen süreçlerin şeffaf hale getirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.”
BursaMuhalif.com/Haber Merkezi