CHP Bursa İl Örgütü yaşananlara karşı neden sessiz?
Yazının Giriş Tarihi: 09.07.2025 17:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.07.2025 17:40
CHP’ye yönelik tutuklama, baskı ve yıldırma politikası sürüyor. Hemen her hafta bir ilde bir operasyonla baskı büyütülüyor. Baskılar artıyor ama tepkiler bölgesel kalıyor.
En son Adana, Adıyaman ve Antalya belediyelerine operasyon yapıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son operasyonlara sert tepki gösterdi ama bu sertliğin örgütlere yansımasının o şekilde olduğunu söyleyemeyiz. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanması sonrası ülkenin her noktasında eylemler olurken geldiğimiz bugünlerde lokasyonel eylemler dışında bir hareket yok.
Özgür Özel, 25 Mayıs’ta Bursa mitingini gerçekleştirdi ve o günden sonra CHP Bursa İl Örgütü, sanki kabuğuna çekilmiş şekilde sakinliğini koruyor. Deyim yerindeyse ‘biz görevimizi yaptık, tamam’ havası var. Son yapılan operasyonlara karşı sessiz kalındığını da söylemek doğru olur. 8 Temmuz Salı günü, Fomara Meydanı’nda KESK, DİSK, TMMOB ve Bursa Tabip Odası ‘Halk iradesi gasp edilemez’ demek için eylem yaparken CHP Bursa İl Örgütü’nün olmaması çok ilginçtir. Emekçiler baskılara karşı tepkisini ortaya koyarken CHP’nin olmaması konuşulması gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. Çünkü bu saldırıların, sadece Özgür Özel’in çıkıp sert tepki vermesiyle bertaraf edilmesi imkansız. Durum bu şekilde olduğu sürece, iktidar bir sonraki hareketini daha rahat yapabiliyor.
Mesele sadece CHP’li belediyelerin yaşadığı hukuksuzlukların olmadığını her fırsatta dillendirdik. Bursa’da CHP sokağa çıkmazken bu nedenle emek ve meslek örgütleri sokağa çıkıyor, sokağı bırakmıyor. CHP Bursa’da seçimden sonra her ilçede üye artışımız var açıklamasını yapıyor ama bu oranda hareket etmiyorsa bunun büyük bir sorun olduğunu da görmesi gerek. CHP’nin Bursa mitinginden sonra, sokakta bu hukuksuzluklara karşı pek de ses etmeden hareket etmesi anlaşılır değil.
Demokratik hakların kullanılması ve yaşanan bu hukuksuzluklara karşı tepki koymak ve mücadeleyi büyütmekten başka çare yok. Sadece ‘hak, hukuk, adalet’ söylemini söyleyerek bu olmuyor. Bunun için mücadele etmek gerekiyor. Birçok yerde şehrin kendi özgünlüğü içerisinde yaşananlara karşı tepki oluşuyor ama Bursa’da büyük bir sessizlik var. Bunu CHP Bursa İl Yönetimi’nin açıklaması gerek.
Yaşanan baskı ve hukuksuzluklara karşı sosyal medyada hazırlanan görsel paylaşımıyla verilen tepkinin sosyal medyada kaldığını bilmek gerekmez mi? Ya da sık sık atılan ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz’, ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ sloganının söylemden ötesine geçilmesi, sahada ortak birleşik mücadele hattının oluşması için çaba harcamak gerekmez mi?
Yapılması gereken halbuki çok basit, bu mücadeleyi ilçe ve mahallelere taşıyarak o bölgenin kendi dinamikleriyle ortaklaşa bir mücadele hattı çizip hareket etmek. Bu mücadeleyi sokakta sadece eylem olarak algılamamalı, çeşitli araçlarla zenginleştirilebilmeli. Bunlar paneller, halk toplantıları, kahve toplantıları olur. Çalışmalarla çeşitlenir, yeni yollar bulunabilir. Bu tepkiler topluma yayılmadıkça, genişletilmedikçe iktidarın hareket alanı genişler. Bugün Bursa’da emek meslek örgütleri bu yaşanan hukuksuzluklara karşı sokağa çıkıp tepkiyi koyuyorsa; CHP Bursa İl Örgütü de şapkasını çıkarıp bir düşünse mi, biz ne yapıyoruz diye?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
BursaMuhalif.com
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uğur Ökdemir
CHP Bursa İl Örgütü yaşananlara karşı neden sessiz?
CHP’ye yönelik tutuklama, baskı ve yıldırma politikası sürüyor. Hemen her hafta bir ilde bir operasyonla baskı büyütülüyor. Baskılar artıyor ama tepkiler bölgesel kalıyor.
En son Adana, Adıyaman ve Antalya belediyelerine operasyon yapıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son operasyonlara sert tepki gösterdi ama bu sertliğin örgütlere yansımasının o şekilde olduğunu söyleyemeyiz. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanması sonrası ülkenin her noktasında eylemler olurken geldiğimiz bugünlerde lokasyonel eylemler dışında bir hareket yok.
Özgür Özel, 25 Mayıs’ta Bursa mitingini gerçekleştirdi ve o günden sonra CHP Bursa İl Örgütü, sanki kabuğuna çekilmiş şekilde sakinliğini koruyor. Deyim yerindeyse ‘biz görevimizi yaptık, tamam’ havası var. Son yapılan operasyonlara karşı sessiz kalındığını da söylemek doğru olur. 8 Temmuz Salı günü, Fomara Meydanı’nda KESK, DİSK, TMMOB ve Bursa Tabip Odası ‘Halk iradesi gasp edilemez’ demek için eylem yaparken CHP Bursa İl Örgütü’nün olmaması çok ilginçtir. Emekçiler baskılara karşı tepkisini ortaya koyarken CHP’nin olmaması konuşulması gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. Çünkü bu saldırıların, sadece Özgür Özel’in çıkıp sert tepki vermesiyle bertaraf edilmesi imkansız. Durum bu şekilde olduğu sürece, iktidar bir sonraki hareketini daha rahat yapabiliyor.
Mesele sadece CHP’li belediyelerin yaşadığı hukuksuzlukların olmadığını her fırsatta dillendirdik. Bursa’da CHP sokağa çıkmazken bu nedenle emek ve meslek örgütleri sokağa çıkıyor, sokağı bırakmıyor. CHP Bursa’da seçimden sonra her ilçede üye artışımız var açıklamasını yapıyor ama bu oranda hareket etmiyorsa bunun büyük bir sorun olduğunu da görmesi gerek. CHP’nin Bursa mitinginden sonra, sokakta bu hukuksuzluklara karşı pek de ses etmeden hareket etmesi anlaşılır değil.
Demokratik hakların kullanılması ve yaşanan bu hukuksuzluklara karşı tepki koymak ve mücadeleyi büyütmekten başka çare yok. Sadece ‘hak, hukuk, adalet’ söylemini söyleyerek bu olmuyor. Bunun için mücadele etmek gerekiyor. Birçok yerde şehrin kendi özgünlüğü içerisinde yaşananlara karşı tepki oluşuyor ama Bursa’da büyük bir sessizlik var. Bunu CHP Bursa İl Yönetimi’nin açıklaması gerek.
Yaşanan baskı ve hukuksuzluklara karşı sosyal medyada hazırlanan görsel paylaşımıyla verilen tepkinin sosyal medyada kaldığını bilmek gerekmez mi? Ya da sık sık atılan ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz’, ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ sloganının söylemden ötesine geçilmesi, sahada ortak birleşik mücadele hattının oluşması için çaba harcamak gerekmez mi?
Yapılması gereken halbuki çok basit, bu mücadeleyi ilçe ve mahallelere taşıyarak o bölgenin kendi dinamikleriyle ortaklaşa bir mücadele hattı çizip hareket etmek. Bu mücadeleyi sokakta sadece eylem olarak algılamamalı, çeşitli araçlarla zenginleştirilebilmeli. Bunlar paneller, halk toplantıları, kahve toplantıları olur. Çalışmalarla çeşitlenir, yeni yollar bulunabilir. Bu tepkiler topluma yayılmadıkça, genişletilmedikçe iktidarın hareket alanı genişler. Bugün Bursa’da emek meslek örgütleri bu yaşanan hukuksuzluklara karşı sokağa çıkıp tepkiyi koyuyorsa; CHP Bursa İl Örgütü de şapkasını çıkarıp bir düşünse mi, biz ne yapıyoruz diye?