Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

İçini dolduran görünmez sis

Yazının Giriş Tarihi: 27.11.2023 16:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.11.2023 16:28
İçini dolduran görünmez sis

‘Tarih ve modern çağ, Japonya’nın ruhu için çarpışıyor.’
Filmi tanımlayan cümle…
Film müziklerinin sihirli eli Hans Zimmer, Interstellar filmiyle bir türün, hatta benim için bir fotoğrafın müzisyeni olarak hafızalarda yer etmiş olsa da aslında bu filmden önce neredeyse otuz yıllık bir film müziği geçmişine sahip.
Basit bir arama işlemiyle; pek çok farklı türde, hatta seride Zimmer’in sihirli parmaklarını dinlemek mümkün.
Müziğin kurallara bağlı öğretilmesinden hoşlanmayan Zimmer, bir ressamın tablosuna attığı imza gibi; müzikleriyle ruh verdiği filmlerde, filmin hikayesiyle birebir örtüşen imzasıyla kendini hissettiriyor.
Öyle ki, yıllar önce izlediğiniz bir filmi tekrar izlediğinizde müzikleri size tanıdık geliyor.
Zimmer tarzı var ve bu animasyonlar hariç; genelinde sisli bir melodi bana göre…
Film müzikleri içinde bu yüzden bir film daha öne çıkıyor benim için.
Filmin gerçeklere dayanan öyküsü, oyuncuları ve epik sunumu bir yana, sis savaşı sahnesi ve buna eşlik eden müziğini Zimmer’i anlatmaya çalışırken es geçmem olmazdı.
Çünkü ortak noktaları, bir felsefelerinin olması!
‘Son Samuray’ filmi; kadim samuray felsefesinin, yaşam biçiminin ve ölme biçiminin anlatıldığı ve tarihi bir gerçekliğe de dayanan her açıdan epik bir film.
Filmde Ken Watanabe’nin hafızlarda aynı karakterle hatırlanacağı Katsumoto liderliğindeki Shogun’un, imparatora hizmet etme kararlılıklarını, vatan haini ilan edilmeleri ile başlayan ve Yüzbaşı Algren üzerinden anlatılan hikayesini izleriz.
Amerika’da Cheyenne’lerin isyanını bastırmakla görevlendirilmiş eski asker Algren, Japon İmparatorluğu’ndan gelen ve Katsumoto liderliğindeki bir samuray kabilesinin isyanını bastırma teklifi karşısında kahkahalara boğulur.
Bu içinde bolca acı olan bir gülüştür.
Film ilerledikçe o acı gülüşün sebebi ortaya çıkar.
Üniformasında geçmişin hayaletlerini taşımaktadır.
Filmin ve Algren’in ilk savaşında sisin içinden gelen onurlu savaşçılar, samurayları görürüz.
Bir de sisin içinde kaçıp, kaybolan korkakları…
Ne epik bir sahne!
Esir düştüğü savaş da budur.
Algren orada geçirdiği zaman içinde gözlemlerini; ‘Nezaketlerinin altında çok derin duygular seziyorum’ cümlesiyle tanımlar.
Film boyunca sayısız felsefenin sorgulamasını yapmaya itiliyoruz.
Ve şimdi dönüp, müziklerin Zimmer’e ait olduğunu bilerek filmi tekrar izlerseniz duyguları evrensel olarak sunmadaki başarısını bir kez daha takdir edebilirsiniz.
Filmin bana göre özünü anlatan sahnelerinden birinde, modern giyimli iki Japon, Aurası Ken Watanabe ve Tom Crouse ile yarışan samuray Ujio rolündeki Hiroyuki Sanada’nın karşısına dikilir ve ‘Sizin zamanınız geçti’ deme gafletinde bulunur.
Oysa kökleri olan hiçbir şeyin zamanı geçmez.
Bir samurayın, köklerine bağlılığını Katsumoto’nun karşısına general olarak çıkan ama yenildiğinde bir samuray gibi harakiri yapma onuruyla ölen askerde yeniden görürüz.
Bütün bu sahnelerde duyguyu en derinine kadar yansıtan Hans Zimmer’in müzikleri bestelerken Japonya tarihinin içinden geçtiğine eminim.
Sadece bir hikaye anlatılarak beste yapan olağanüstü bir yetenek!
İnsan hissettiklerinin sahibidir.
Zimmer de hissettiklerini süzgecinden geçirip ustalıkla dönüştürüyor.
Kimi zaman silaha kimi zaman huzura…
Samuray kılıçları katanalar; kişiye özel ve oldukça meşakkatli bir şekilde yapılan kılıçlardır.
Gövdelerinde ait oldukları savaşçıyı tanımlayan bir metin yazar.
Algren için ‘kendinde eski ve yeni yöntemleri birleştiren savaşçıya aitim’ yazar.
Hans Zimmer için ‘Müziğin eski ve yeni yöntemlerini, eski ve yeni enstrümanlarını kendinde birleştiren maestro’ demek yanlış olmaz sanıyorum.

Ve nihayet, Algren ölümü getirdiği topraklarda, Katsumoto ile ölüme doğru at sürmesine rağmen hayatta kalan olmuştur.
İçini dolduran görünmez bir sis ile samuray köyüne geri döner.

Bir samurayın kılıcı onun ruhudur derler.
Zimmer’in kılıcı; duygularını müziğe çeviren sihirli parmakları,
Benim gibi yazan insanların kılıcı da kelimeleri, kalemidir.
Bu kılıç kimi zaman hiç çekinmeden kendine döner…

Günnur Ekşi Ataokay

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.