
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan üniversite diplomasının geçerliliğiyle ilgili ceza davasında ilk duruşma bugün Silivri’de görülüyor. İmamoğlu duruşma salonuna "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganlarıyla girdi.
Ceketini çıkarıp gömleğinin kollarını katlayarak savunma yapan İmamoğlu, "Bu davanın varlığı bile yüz karası. İddianameyi bir sonraki seçimde kendisini yeneceğimi bilen bir kişi yazdırdı" dedi. İstanbul'un yerel seçim sonuçlarını gösteren bir haritayı kaldıran İmamoğlu, "Benim içeride olmamın nedeni işte bu tablo" diye konuştu. Kürsüye vuran İmamoğlu, "Yargısız infaz yapılıyor burada. Zannediyorlar ki bizi zindanlarda susturabilirler. Ne kadar çok isteseler de susturamayacaklar" dedi.
Eşi Dilek İmamoğlu’na sarılmasına izin verilmeyen İmamoğlu, gazetecilere “Çok özledim” dedi. Kravatını çıkararak seçilmiş CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'e verdi.
Yargı tarihinde bir ilk yaşandıDuruşma yargı tarihinde bir ilke de sahne oldu; tutuklu bir avukat, müdafilik görevi için bir SEGBİS ile duruşmaya katıldı.
İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi, İmamoğlu'na avukatı Mehmet Pehlivan'ın savunmasına katılmasını isteyip istemediğini sordu. İmamoğlu, "O benim avukatım, canım ciğerim. Tabii ki isterim" dedi. Talebi kabul eden hakim, tutuklu Pehlivan'ın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılması için yazı gönderdi. İmamoğlu'nun savunması durduruldu ve canlı bağlantı kuruldu. Pehlivan, "Bu şartlarda savunma yapmayı reddediyorum" dedi.
Yaşananları gazetemiz Evrensel'e değerlendiren İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ahmet Ergin, "Olumlu görünse de bunun sadece sembolik bir anlamı var. Bu koşullarda avukatlık yapılamaz. Avukat Pehlivan'ın tutuklu olmaması gerekiyor" dedi.
Ünivesite arkadaşları da salondaMarmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki salonda yapılan duruşmaya yüzlerce kişi katıldı. İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesinden arkadaşları da duruşmayı salonda takip etti.
CHP lideri Özgür Özel, duruşma salonuna Dilek İmamoğlu, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, seçilmiş İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, milletvekilleri Bülent Tezcan ve Gökhan Zeybek ile birlikte alkışlar eşliğinde girdi.
Belediye Başkanları Kemal Çebi, Sinem Dedetaş, Ercan Akpolat, Alper Yeğin, Bora Balcıoğlu ve Muharrem Erkek de duruşmayı takip edenler arasında yer aldı. Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu ve kardeşi Neslihan Yakupçebioğlu, tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in kızı Seraf Özer, İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ile İzmir Barosu, Antalya Barosu, Kocaeli Barosu ve uluslararası hukuk kurtuluşlarının temsilcileri de salonda hazır bulundu.
Salona sloganlarla girdiJandarma eşliğinde kelepçesiz şekilde duruşma salonuna giren İmamoğlu alkışlar ve sloganlarla karşılandı. Salondakiler, "Hak, hukuk, adalet", "Cumhurbaşkanı İmamoğlu", "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları attı.
Eğitim durumu sorusuna "Yüksek lisans" yanıtıDuruşma kimlik tespitiyle başladı. Eğitim durumu sorulan İmamoğlu, "Yüksek lisans" deyince salondakiler alkışladı. Sabıka durumu sorulan İmamoğlu, “Allah’a şükür yok” dedi.
"Bu davanın varlığı bile yüz karası bir durumdur"İddianamenin okunmasının ardından İmamoğlu savunmasını yaptı. Ceketini çıkarıp kollarını sıvayan İmamoğlu, alkışlar eşliğinde yaptığı savunmada özetle şunları kaydetti:
"Bu iddianameyi bir sonraki seçimde kendisini yeneceğimi bilen bir kişi yazdırdı. Bu davanın varlığı bile yüz karası bir durumdur. 12 Eylül herkese darbeyi hatırlatır. Darbeyi destekleyenleri en yüksek seviyede kınıyorum. Ülkemizin bu tür darbelerle yüz yüze gelmemesini diliyorum. Siyasi tarihimiz üzülerek ifade ediyorum ki nice davalarla doludur. Türkiye'de hak hukuk arayanlar ne yazık ki tarih boyunca muhattap olmuşlardır. Ona karşı dört seçim kazandığımı ve sonraki seçimi kazanacağım bilindiği için bana bu davanın açıldığını da biliyorum."
"Diplomaları YSK'de kullanmam gerekeceği zaman zurna zırt dedi""İnsan bu davaya isim bulmakta zorlanıyor. Benim üniversiteden arkadaşlarım geldi. Bazılarının tavla oynayacak arkadaşı yok, benim futbol maçı yapacak kadar arkadaşım burada. Bu davanın konusu tamamen saçmalıktır. İstanbul Üniversitesinin görevi olmayan bir saçmalığa imza atması başka, kurulda hukuk fakültesinden kimsenin olmaması başka boyutta. Ben bu diplomaları her yerde kullanmışım. Yüksek Seçim Kurulunda kullanmam gerekeceği zaman zurna zırt dedi adeta. Yüksek Seçim Kuruluna üniversite diploması yalnızca Cumhurbaşkanlığı adaylığında veriliyor."
"Diplomam anacığımın ak sütü kadar temiz""İstanbul Üniversitesinin bu süreçte hiçbir yetkisi yok. 18 yaşında bir çocuğun, gencin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Tümüyle saçma bir fikrin metni oluşmuş. Bunu yazdıran kişinin nasıl bir kötülük peşinde koştuğunu ben çok iyi biliyorum. Hakikatin önemsizleştiği, seçkin elitlerin toplumu manipüle ettiği bir çağdayız. Bu tuhaf rejimin böyle bir davayı üretmesi de şaşırtıcı değil. Ben bu davanın iki kere mağduruyum. Diplomam iptal edildi. Gençliğimin en önemli dönemler yok sayıldı. Anacığımın ak sütü kadar temiz diplomam."
"Bunu yapan akıl, tereddüt etmeden tapunuzu bile elinizden alır""Kul hakkı yemekten çekinmeyen bir şebeke ile karşı karşıyayız. Bunu yapan akıl, tereddüt etmeden tapunuzu, işinizi, geçmişinizi bile elinizden alır. 'Kocaman bir şebeke kurmuşlar. Bu şebeke benim cumhurbaşkanı adayı olacağımı anlamış. Sistemleri kurmuşlar. Ben 17 yaşındayken anlamışlar cumhurbaşkanı olacağımı. Belgelerimi hazırlamışlar…' Şu anlattığım senaryo bile iddianameden daha rasyonel bir senaryo. Bu mantığı oturtmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yokmuş gibi davranabilirler."
"Bu ülkede sahteciliğin dik alasını yapan birileri var""Bu ülkede sahteciliğin dik alasını yapan birilerinin olduğu bir dönemdeyiz. Sanki kendine ait bir koltukta oturuyor. Millete, 86 milyona ait orası. Kaybetmekten korktuğu, rekabetten kaçtığı için bu ülke zulüm çekiyor. Partimiz 23 Mart'ta ortaya koyduğu fikirle beni cumhurbaşkanı adayı yaptılar. Sırf bu adaylığa erişemeyeyim diye beni içeri aldılar, aynı gün. Kaybımız 250 milyar dolar desek yanılmayız. Sırf kendi itibarı ve koltuğu için... Bu uygulamalar, çocukların geleceğini çalıp onları umutsuzlaştırmaktır. Bugün diploma ve meslek sahtecilikleri var, unvan sahtecilikleri var. Geçmişte hiç görmediğimiz ve bilmediğimiz işler bunlar. Türkiye'de insanların yüzde 80'i adalete ve yargıya güvenmiyor, inanmıyor. Siyasete alet edildiğini düşünüyurlar. Arkanızda adalet mülkün temelidir yazıyor. Milletin üçte ikiden fazlası devlete ve kurumlarına güvenmiyor."
"12 metrekarede öyle özgürüm ki o sarayında çatlasın""Ben bu ülkeyi umutsuzluğa teslim etmeyeceğim. Bu diploma davasına inanmayanların oranı yüzde 75. Beni çıkarsınlar, konuşayım. 'Sevgi pıtırcığı' diye benimle dalga geçiyorlardı. Ben hâlâ sevgi pıtırcığıyım. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışından geliyoruz biz. Kafasına bastır, gazı sık… Öyle yok! Ben 12 metrekarede öyle özgürüm ki, o sarayında çatlasın."
"Adaletin, hukukun olmadığı yerde devlet olamaz""Demokrasiyi ve seçim sandığını korumak hepimizin görevi ama sayın hakim, bu en önemli olarak sizin göreviniz. Adalet, devletin en temel görevidir. Siz töreyi, yani yasayı, yani adaleti yerle bir ettiğinizde ülkeyi uçurumun kenarına sürersiniz. Adaletin olmadığı, hukukun olmadığı yerde devlet olamaz. 35 yıl önceki emeğim gitmiş. Bunun anlamı her şeyinizin gidebileceğidir. Kendi siyasetini gözeten ve adeta düşman hukuku yaşatan biri, devleti böyle bir zaafiyete sokmuştur. Yargı, iktidarın elinde bir sopa haline düşerse, devasa bir beka sorununa döner."
"Yöneltilen suçlamalar komik şeyler""Benim dahil olduğum okul, Kıbrıs'taki üniversite eğitiminin öncüsü olmuştur, tebrik etmek lazım. Bir arkadaşım da burada, 86-91 yılları arasında okumuş. İddianamede bu okulun 90 öncesinde olmadığını söylüyorsunuz. Ama bu arkadaşımın diplomasını almışlar, Türkiye'de kullanabilirsin, demişler. Ben de dilekçemde yazmışım. Yöneltilen suçlamalar komik şeyler. Ben büyükelçilikten belge alıyorum, bunu sahte olarak sunuyorsunuz. Oturma izniyle iki sene orada kalıyorum. Bir savcının çıkardığı olaya bak! Kıbrıs'ı ve İstanbul Üniversitesini tartışıyoruz. Ben karar verilmeden önce kararı veren kişiyi aradım. Telefonda o korku içindeki tiz sesini duydum. Ayıptır bu!"
Kürsüye vurdu: "Yargısız infaz yapılıyor burada""(Kürsüye vurarak) İnfaz yapılıyor burada, yargısız infaz! Burada korku üretmeye çalışıyorlar. Bizi zannediyorlar ki zindanlarda susturabilirler. Ne kadar çok isteseler de susturamayacaklar. (İstanbul'un yerel seçim sonuçlarını gösteren haritayı kaldırarak) Benim içeride olmamın nedeni ne biliyor musunuz? İşte bu tablo. İstanbul'da elde ettiğimiz bu tablonun yaydığı korku nedeniyle buradayım."
Duruşma arasında gazetecilerin sorularını yanıtladıHakim, duruşma kayıtlarının yenilemesi için ara verdi. İmamoğlu arada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kayyım Gürsel Tekin'in İstanbul İl Başkanlığına polis baskınıyla girmesine dair konuşan İmamoğlu, “Yaşananlar çok acı, Türkiye’nin sandığına müdahale. Türk polisinin itibarını bu kadar düşüren bir olay yoktur. Bütün siyasi oluşumları bu işe karşı durmaya davet ediyorum. Bu sadece CHP meselesi değil, tüm Türkiye’nin meselesi” dedi.
15 Eylül’de görülecek CHP Kurultay davası hakkında da konuşan İmamoğlu, "Ümit ederim ki o gün bu süreç kapanır. Bunun arkasında nasıl bir siyaset muhakemesi vardır? Hayat fani, koltuklar geçici” dedi.
İmamoğlu'na CHP'den istifa eden Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Gürzel ile ilgili değerlendirmesi de soruldu. İmamoğlu, "Bana mektup yazdı ve başkan vekilliğinden istifa edeceğini söyledi. Bir daha değerlendirmesi gerektiğini iletti. Ama başka türlü davrandı. Elimizde büyümüş bir kızımız, yanlış yaptı" diye konuştu.
İmamoğlu ayrıca cezaevindeyken Kemal Tahir'in üç kitabını bitirdiğini, şimdi de 'Devlet Ana'yı okuduğunu söyledi. Ayrıca "Puslu Kıtalar Atlası'na başladım. İnanılmaz bir kitap" dedi.
Hakim, İmamoğlu'nun avukatının katılması için yazı gönderdiİstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi, İmamoğlu'na avukatı Mehmet Pehlivan'ın savunmasına katılmasını isteyip istemediğini sordu. İmamoğlu, "O benim avukatım, canım ciğerim. Tabii ki katılmasını isterim" dedi. Talebi kabul eden hakim, tutuklu Pehlivan'ın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılması için yazı gönderdi. İmamoğlu'nun savunması durduruldu ve canlı bağlantı kuruldu.
Pehlivan: Bu şartlarda savunma yapmayı reddediyorumTutuklu olduğu Çorlu Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya bağlanan tutuklu avukat Mehmet Pehlivan, şunları söyledi:
"Belki yargı tarihinde bir ilki yaşıyoruz. Tutuklu avukat olarak üzerimde cübbem bile olamdan müdafii olarak hazır edildim. Üzerimde cübbemin olmaması savunmadan geri duracağım düşünmesine neden olmamalı. Biz özgürlüğümüzden bile olabiliriz. Ben görevini yaparken tutuklanan bir avukat olarak burada bulunuyorum. Benim tutuklu olarak karşınızda olmamın tutanaklara geçmesi gerekiyor. Bu durum adil yargılanma ilkelerinin çoğunun ihlali anlamına geliyor. Ben müvekkilim ile görüştürülmeden, salonda olmadan, üzerimde cübbem olmadan savunma yapmayı reddediyorum. Bir sonraki duruşmada gerekli şartların sağlanmasıyla salonda savunma yapmayı talep ediyorum."
İmamoğlu savunmasını Ahmed Arif'in şiiriyle tamamladıİmamoğlu, "Avukatım, sevgili kardeşim Mehmet'i selamlıyorum. İnşallah yakında özgür bir şekilde savunmamı yapması için burada olmasını istiyorum" dedi.
Ardından savunmasını Ahmed Arif’in 'Anadolu' şiiriyle noktaladı:
'Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni. Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun?'
Umut millette. Umut millette. Her şey çok güzel olacak.”
Avukatları savunma yaptı: 'İddianameyi anlayabilmek mümkün değil'Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Tora Pekin, "İddianamede İmamoğlu bu okula broşür ile girdi gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Orada Northern Cyprus yerine Akdeniz Üniversitesi yazıldı diye iddianame kurulmaya çalışılıyor. Savcı gücünün yettiği her yere yazı yazmış. Böyle bir savcılık olabilir mi? Lehte ve aleyhte delil toplanması gerekiyor. Bu yönden kabul etmek mümkün değil. Dünyanın en taraflı mahkemesine çıksanız bile böyle durumlarla karşılaşmazsınız" dedi.
İmamoğlu'nun diğer avukatı Fikret İlkiz de "Savcılık hiç kimsenin anlayamayacağı şekilde bir iddianame yazmış. İddianamelerin nasıl yazılacağını biz avukatlar olarak size gösteririz. Bir avukatı cezaevine koydunuz. Bunu bilerek yaptınız. Böyle bir iddianameyi anlayabilmek mümkün değil. Ek-1, Ek-2 diye giden bir iddianame olamaz. Mehmet Pehlivan önümüzdeki duruşma buraya gelecek. İmamoğlu’nun yanında oturacak. Etrafından jandarma oturacak. İşte sizin yarattığınız sistem bu aslında" diye konuştu.
Diğer avukat Hasan Fehmi Demir de "Bu iddianamenin dili Türkiye yargısına musallat olan kripto cemaat dilidir. Niyet okumaya dayanır, kronoloji yoktur, asla sanığın hakkında lehe delil toplanmaz, sanığın itibarını sarsacak hususlar iddianameye konur" dedi.
Siyasi yasak ve 8 yıl 9 ay hapis isteniyorİddianamede, İmamoğlu hakkında “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ile "siyasi yasak" talep ediliyor.
Üniversite diploması iptal edilen ve 19 Mart operasyonuyla gözaltına alınan İmamoğlu 23 Mart'ta tutuklanmıştı. Duruşmaya ilişkin İBB savunma avukatları grubundan yapılan "Diploma gaspına karşı söz sırası İmamoğlu'nda" başlıklı paylaşımda, "Tüm avukat meslektaşlarımızı, bu tarihi ana tanıklık etmek için Silivri’ye bekliyoruz" çağrısı yapılmıştı.