
Bursa’da çevre sorunları hiç eksik olmadı. Bu yaz Harmancık, Orhaneli, Kestel ve Gürsu’da yaşanan orman yangınlarında 6 bin hektar civarında (yaklaşık 10 bin futbol sahası kadar) alan kaybedildi. Aynı zamanda su sorunları eksik olmadı. Bursa Büyükşehir Belediyesi bu yaz için birkaç defa şehrin 30-40 günlük suyu kaldığına ilişkin açıklama yaptı. Belediye kaynaklarının aktardığına göre şehrin çeşitli bölgelerinde içme suyu tesislerinin açılmasıyla bu sorun şimdilik atlatıldı.
Bursa’daki su soruna yanıt arayanlar ise çoktan cevapları ‘sanayiye kurban edilen şehir’, ‘hükümetin çevre politikaları ve talan edilen dağlar, ormanlar’ şeklinde. İznik ve Orhangazi ilçelerini de kapsayan İznik Ovasını besleyen İznik Gölü, tektonik bir tatlı su gölü iken Marmara Bölgesinin en büyük, Türkiye'nin ise beşinci büyük doğal gölü konumunda. Bölge aynı zamanda endüstriyel tarım ürünleri yetiştirilmesi konusunda zengin toprak yapısına sahip. Öyle ki, bölgede muz hariç tüm meyve ve sebze yetiştirilebiliyor. Ancak İznik Gölü akla geldiğinde artık sorunlar konuşuluyor. 2022 yılında yüzde 16, 2023 yılında yüzde 40, 2024 yılında yüzde 40 oranında su kaybı yaşayan İznik Gölü bu yaz itibariyle daha fazla su sıkıntısı yaşamaya başladı. Gölde su kayıpları ortalama olarak yılda 300 milyon metreküp buharlaşma, 55-60 milyon metreküp tarımsal sulama ve yine tahminlere göre 45-50 milyon metreküp civarında ise sanayinin kullanımı sayesinde yaşanıyor. Yağışların da azalmasıyla birlikte yıllık 60 milyon metreküp su kayıp söz konusu.
Başta Cargill, Gemlik Gübre, Asilçelik, Hektaş gibi fabrikaların ise göldeki tatlı suyu kullanmasına karşı halk, taleplerini ifade etmeye devam ediyor.
Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy Sen) Mudanya Şubesi şehrin çeşitli bölgelerinde üretici köylülerin sorunlarıyla ilgilenirken gölde yaşanan su sıkıntısı ve tarımsal sulamada kullanılan suyun kesilmesi tartışmaları üzerine İznik ilçesine de ziyaretlerde bulunuyor. Ziyaretler kapsamında Şube Yöneticileri Mesut Kürklü ve aynı zamanda Mudanya Ziraat Odası Başkanı olan Zekai Samast ve Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Eker, İznik Ziraat Odası Başkanı Vedat Çakar ile bir araya geldi. Ziyaret sırasında başta İznik Gölü’nde yaşanan su sıkıntısı, üretici köylülerin her yıl daha da yoksullaşması gündeme gelirken tüm köylülerin birlikte hareket etme çağrısı da yapıldı.
İznik Ziraat Odası Başkanı Vedat Çakar, İznik Gölü’nde su seviyesinin sulama işletme kotu olan 83.30 metre sınırlarına gelindiğini söyledi. Göl kenarının eskiden kurulan iskelelerin dibine kadar dahi erişemediğini belirtti. Aynı zamanda 14 Ağustos’ta ise 82.28 metre ölçülmesiyle göl, işletme kotunun 102 santimetre düşük seviyesini de görmüş oldu.
"Göl sanayiye peşkeş çekiliyor"Gölün başta sanayiye peşkeş çekildiğini belirten Çakar, çözüm önerilerini de sık sık yetkili mercilere sunduklarını söyledi. En çok suyu Gemlik Gübre fabrikasının tükettiğini söyleyen Çakar şunları söyledi: “Gemlik Gübre 2004 yılında özelleştirildi ve suyu da İznik Gölü’nden alıyordu. 2020 yılında ortaya çıktı ki fabrikanın gölden ne kadar su aldığı takip bile edilmiyormuş. Henüz 2021 yılında fabrikanın su aldığı pompaya saat takıldı ve 10 milyon metreküpe kadar izin verildi. Yani müdahale edilmese gölden aldığı suyu sanayide satacak noktaya gelecekler. Çiftçiden kesmeyi planladığınız suyu fabrikalara veremezsiniz. Bu yıl susuzluk sorunu ortaya çıkınca köylülerin tepkisi üzerine valilik tarafından izin verilmeyeceği söylendi. Fabrikaya da Marmara Denizi’nden su alması için 3 ay izin verildi. Ancak yine ne olduysa oldu, fabrika gölden su almaya devam ediyor. HEKTAŞ fabrikası da göl kenarında yeni bir tesis kurmak istiyordu onu da hem İznikliler hem de Bursa’dan desteğe gelen çevre örgütlerinin birlikte mücadelesi engelledi, ÇED raporuna ret verildi. Bölge halkına da iş vaadinde bulunuluyor, süreç doğru anlatılmıyor ve insanlar karşı karşıya getiriliyor. Albayraklara ait Varaka kağıt fabrikasının da bu bölgeye kurulmasına Cumhurbaşkanı imzasıyla karar verildi. Balıkesir’de SEKA kağıt fabrikasını aldılar zaten. Orayı büyütsünler, burada yeni fabrika kurup çevreye zarar vermenin anlamı ne? HEKTAŞ iptal edildi ama onlara da gün doğmuş oldu bu izinler sayesinde. Yine 2000 yılında kurulan Cargill şeker fabrikası var. Orası da yılda bir buçuk milyon metreküp civarı su alıyor gölden. O fabrikanın kapatılması için de bir sürü mahkeme kararı varken üstüne bir de göldeki suyu alıyor. Gemlik, Orhangazi, İznik ilçelerindeki fabrikalar yılda yaklaşık tahminimize göre 50 milyon metreküp su almış oluyor. Çoğu fabrikanın ne kadar su aldığını bile bilmiyoruz. Denetlenmiyor çünkü. Bu da su sorunu yaratıyor. Çözümü zor değil. Gölden almak yerine Marmara Denizi’nden alacaklar suyu. Bunun için gerekli çalışmayı, inşaatı yapacaklar tuzlu suyu da arıtacaklar, hepsi bu. Ama direkt tatlı suyu gölden almak daha az maliyetli diye bu sorunları yaşıyoruz. Avrupa’da bunların yaşanmasına, bu uygulamalara izin vermiyorlar mesela.”
Tarımsal sulamada yaşanan sorunlar ise yağış azlığı ve sanayi kullanımı kadar can yakıcı olmasa da bu konuya dair de önerilerini yetkililerle paylaştıklarını belirten Çakar, “46 adet pompa var gölde. Bir kere bunların hepsinin yeniden yapılması ve saat takılması lazım. Üreticiler suyu hektar başına göre alıyor ve haliyle fazla kullanım da mümkün oluyor. Saat olsa kullanım başına ücret alınsa hem tasarruf yapılmış olur hem de denetlenmiş olur. Buharlaşma sorununa karşı da güneş panelleri sistemi kurulabilir, hem kayıp azalır hem de enerji sağlanmış olur. Devlet Su İşleri’ne bunların hepsini sunuyoruz ancak cevap dahi verilmiyor. Kışın su çok güçlü geliyor Kocasu Çayı’ndan ve bu su Sakarya üzerinden Marmara Denizi’ne dökülüyor. Yeterli barajlar yapılsa bu su depolanabilir. Yine Türkiye’de pek çok tatlı su kaynakları denizlere karışıyor. Bunların değerlendirilmesi lazım” dedi.
Tarımsal ürün yetiştiriciliğine ilişkin de önerilerini sunan Çakar, “Hangi bölgede ne yetiştirileceği direkt merkezden planlanmalı. Tüm hazırlıklar onlara göre yapılmalı. Aynı bölgede birçok farklı ürün olunca buna bağlı olarak birçok sorun oluyor” dedi.
Kendilerinin sık sık yetkilerle karşı karşıya geldiğini söyleyen Çakar, “DSİ yetkilileri, il ve ilçe tarım müdürlüklerine sık sık gidip şikayetlerimizi dile getiriyoruz. Geçen yıl davalık olan bölge halkının karşı karşıya geldiği HEKTAŞ’ı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Mehmet Kacır ziyaret etti. Yani sorunlarımıza çözüm bulamıyoruz, yöneticiler genelde fabrika sahiplerini destekliyor. Ama biz her zaman birlik olmaktan yanayız” dedi.
Tüm Köy Sen yöneticileri, Karacabey’de arazilerin yok pahasına kamulaştırılmasından İznik’te su sorununa kadar köylülerin rant politikaları karşısında mağdur edildiğini belirtilen sendika yetkilileri maden yasasıyla birlikte bu sorunların daha da artacağını ifade etti. Yanı başlarında bulunan Cargill fabrikasının gelişiminin buna iyi örnek olduğunu belirten sendika yetkilileri, “1998’de şeker pancarına kota kondu. 2000 yılında Orhangazi’de nişasta bazlı şeker üretimi yapan Cargill fabrikası açıldı. Üstelik üretimde kullandığı mısırı da yurt dışından alıyor. Avrupa ülkelerinde nişasta bazlı şeker tüketimi azaltılırken bizde üretimi arttı. 2000 yılında 5 milyon dönüm şeker pancarı ekilirken bugün bu sayı 3 milyonlara geriledi. Şeker pancarında 100 bine yakın üretici kaybı yaşandı. Cargill, bugün Türkiye’nin en büyük nişasta bazlı şeker üreticiliği yapıyor hem de İznik Gölü’nü susuz bırakıyor. Bunların yanında İznik gibi zengin topraklara sahip bölgede üreticiler geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kalıyor” dedi.
Kaynak:Evrensel