MESS grup sözleşmesi öncesi Renault'ta baskı sürüyor

MESS sözleşmesi öncesi Renault işçileri üretim baskısı ve yetersiz taslağa tepki gösteriyor: “Rekor kırıyoruz, karşılığı alkış oluyor.”

Haber Giriş Tarihi: 02.10.2025 15:50
Haber Güncellenme Tarihi: 02.10.2025 15:50
Haberyazilimi.com

Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş üyesi 150 bin işçiyi ilgilendiren MESS grup toplu iş sözleşmesinde ilk görüşme 13 Ekim’de yapılacak. Özellikle 2015 sonrası her sözleşme dönemi olduğu gibi, diğer fabrikalardan işçilerinin de gözünü diktiği Renault’da sözleşme tartışmaları üretim yoğunluğu altında devam ediyor. Süreci anlatan işçiler, “Başımızı kaşıyacak zamanımız yok, üzerimizde üretim baskısı ve fazla mesai dayatmaları var” şeklinde tarif etti. Özellikle son dönemde patronların “daralma, kriz” gibi söylemleri ve buna bağlı işten atmalarla karşılaşılırken, Renault işçileri şu an için fabrikalarında böyle bir durumun olmadığını söyledi. İşçiler yaşadıkları durumu, “İnsan Kaynakları Yöneticisi Ö.B’nin selamı var diyen kapıdan içeri giriyor, çalışmaya başlıyor. Sadece yeni işe girişler değil, aynı zamanda emekli işçileri de çalışmaya çağırıyorlar” şeklinde özetledi. Renault işçileri performans baskısının geldiği noktayı ise şu sözlerle anlattı: “İnsanlar fabrikada yorgunluktan çay molasında banklarda eğik oturuyor, yürürken yamuk yürüyor.” Kimi günlerde yüzde 95, 100 ve 105 gibi verimlerde çalışıldığını belirten işçiler, bu çalışmanın karşılığının ise alkış olduğunu söyledi: “Bize kendi çalışmamız alkışlatılıyor.”

‘İkna için herkese farklı şeyler söyleniyor’

Türk Metal Genel Başkanı Uysal Altındağ’ın taslağı sosyal medyada yapılan canlı yayınla açıklamasının ardından şube başkanı ve temsilcilerin bölüm bölüm gezerek taslak hakkında bilgi verdiğini anlatan işçiler, o anlarda yaşananların sosyal medya hesaplarında paylaşılan toz pembe tablodan farklı olduğunu ifade etti. Sendikacıların taslağı anlatmak için işçinin molasını işgal ettiğini, kendilerini dinlemeyen işçilerin ise fabrika içinde sürgün yediğini belirten bir Renault işçisi, “Sendika patron el ele tepemizde çöktüler. Sendikaya, sözleşmeye tepki mi gösterdin, haydi diğer vardiyaya. Tepki göstermedin, sadece dinlemeye tahammül mü edemedin, haydi başka bölüme. Üretim baskısından su içmekte, tuvalete gitmekte bile zorlanırken taleplerimizi karşılamayan bir taslak için 10 dakikalık molada şube başkanını dinlemek eziyet geliyor” dedi.

Taslakta çekme (En düşük ücretin artırılması) olmamasının, kıdemi 5 yılın altında olan işçiler tarafından tepkiyle karşılandığını belirten Renault işçisi, sendikacıların işçileri ikna etmek için herkese başka şeyler söylediğini anlattı: “Yeni işçilere, ‘Dişinizi sıkın, bakın 15 senedir çalışan abileriniz karşılığını alıyor, bu taslakta olmaz diğer taslakta çekme olur, kıdemliler emekli olunca patron size mecbur kalacak’ diye ikna etmeye çalışıyorlar.”

Patronun ücret ortalamasını ve maliyetleri düşürmek için Türk Metal’i kullandığını söyleyen işçi, “İhracat, üretim rekorları kırıyoruz. İşçiye alkış dışında bir şey yok. Promosyonu, her yeni modelde verilen altını lütuf gibi sunuyorlar. Taslak açıklandığı günden bugüne altının ne kadar arttığına baksalar yetecek. Üç model araba üretiyoruz, ilerleyen dönemde dört model gelecek banda. Fabrikaya sürekli bizleri izlemeye birileri geliyor, kendimizi sirkte gibi hissediyoruz. Bu kadar az kişiyle, bu kadar dar alanda nasıl üç model çıktığını görmeye geliyorlar. Fabrikanın kapısından korumalı araçlar, lüks Mercedesler eksik olmuyor. Gelenlere bizim suyumuzu nasıl çıkardıklarını, alkışla nasıl kandırdıklarını anlatıyorlar” dedi.

Herkes işten çıkarılabilir hale getiriliyor

Eski işçilerin yeniler kadar taslaktan şikayetçi olmadığını söyleyen başka bir Renault işçisi, “114 lira saat ücretle çalışanla 350 lira saat ücreti alan işçiyi aynı torbaya koyuyorlar. Fabrikanın kıdem ortalaması düştü. Önceden sözleşmeli girmez dediğimiz yerlerde sözleşmeli çalışıyor. Ne yapmaya çalıştıkları belli ama herkes kendi bacağından asılacağını düşünüyor” dedi.

İşçiler arasında rekabetin körüklendiğini ifade eden işçi, fabrikanın kıdem ortalamasının düşmesi ve sözleşmeli çalışmanın montaj hattına kadar girmiş olmasının bütün işçilerin ‘işten atılabilmesine’ ve ‘işçilik maliyetinin’ düşmesine kapı araladığını belirtti. Renault işçisi, ‘‘Kimse bunu konuşmuyor ama ölüm kalım meselesi bu iş. Böyle giderse kimsenin diğer sözleşmeyi göreceğinin garantisi yok. Önceden girenin en az 15-20 yıl çalıştığı fabrika şimdi doldur boşalta dönüyor” diye konuştu.

Her sözleşme aynı oyun

Üretim yoğunluğunun planlamaya göre önümüzdeki aylarda düşeceğini belirten başka bir işçi de her sözleşme döneminde yapılan bu uygulamanın patronun klasik oyunlarından olduğunu söyledi. İşçi çıkarmaların gündeme geleceğini söyleyen işçi, “Önümüzdeki aylarda üretim düşecek ve işçiler çıkarılacak. O zaman bugün bu kadar yoğun çalışmaya gerek var mı? Üretim de zamana yayılarak yapılsın. Hem işçiler çıkarılmasın hem de bu zamanlarda böyle yoğun çalışmayalım. Ama bunların hepsi planlı şekilde yapılıyor. İşçiler ya üretimle baskı altına alınıyor ya da işten çıkarmalarla. Üretim azaldı deyip işçileri düşük zamma ikna etmek isteyecekler bu aydan sonra. Bugün az çok kazanımlarımız varsa 2015’teki eylemler sayesinde. Şimdi kıdemi düşük olanlar daha çok şikayetçi ama onlar da mücadele etmeyi denemeliler” dedi.

Yüksek alınca ses yok düşük alınca örnek oluyor

Hyundai işçilerine duruş sonrası verilen yüzde 20’lik zam miktarını değerlendiren bir Renault işçisi ‘‘Her sene Toyota, Hyundai’da, bizden sonra biraz fazlasını verir tartışmayı kapatırlardı. Bu kez önce onlar aldı. Hyundai’da verilen yüzde 20 şimdi bizim sendikacıların dilinde. Ama önceden bizden fazlasını aldıklarında adlarını anmazlardı’’ dedi. Renault işçisi, hükümetin orta vadeli programını ve vergi sistemini sorduğumuzda ise “Vergileri maaştan kesmeyip, faturalara eklemeyip ay sonunda elden alsalar millet uyanacak, senede en az iki ay vergiye çalışıyoruz. Hükümet dediğimiz zaten kim ki? Tersanesi olan onlar, hastanesi olan onlar, okulu olan onlar” dedi.

Kaynak:Evrensel