
SOL Parti, Şehreküstü Meydanı’ında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, gençlik, özgürlük ve emek önündeki engelin AKP olduğuna dikkati çeken SOL Parti, “Gençliğin, özgürlüğün, emeğin önündeki bu engelden bıktıysan sen de solla” çağrısında bulundu.
İktidarın politikalarının yaşamın her alanını adeta sorun yumağı haline getirdiğini, insanların kendi kaderlerine, açlığa ve ölüme terk edildiğini belirten Uğur Kurt, “Gençlerin yarısından fazlası işsiz ve umutsuz. Birçoğu iş aramaya dahi gidemiyor. İktidarın yerel yönetimi de gençlere el uzatmak bir yana, toplu ulaşıma zam üstüne zam yapmayı tercih ediyor.Bu iktidara ve iktidarın kötü kopyası olmaya çalışan düzen muhalefetine mecbur da değiliz, mahkum da değiliz.” açıklamasında bulundu.
Kadınların yaşamı kirli koltuk oyunlarınızdan değerlidirİstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararıyla AKP iktidarının ve siyasal islamcı gericiliğin kadına yönelik şiddeti bitirmeyeceğini ancak sorumlusu olabileceğini belirten Sevgiye Özmen, kadına yönelik şiddetin sorumlusunun kadınların haklarını gasp etmeye çalışan, yasaları ve sözleşmeleri uygulamayan iktidar olduğunu söyledi.
Sözleşmeden çıkmak için atılan imzanın doğrudan kadına yönelik şiddetin önünü açma beyanı olduğunu vurgulayan Özmen, “Kadınların yaşamlarının yanında tek adamın koltuk sevdası bir hiçtir. Her bir kız kardeşimizin yaşamı kirli koltuk oyunlarınızdan değerlidir. Bütün kadınları yaşamlarımızı hedef alan bu saldırı karşısında İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıkmaya çağırıyoruz.” dedi.
Emekçiler kendi kaderlerine terk edildiGeçtiğimiz bir yıl içinde iktidarın emekçileri işsizliğe, açlığa, yoksulluğa ve geleceksizliğe daha çok mahkum ettiğini vurgulayan Enin Burta, işçilerin emeğinden alınarak oluşturulan işsizlik fonunun yağmalanarak sermaye çevrelerine kaynak aktarımının bir aracı haline getirildiğini, kısa çalışma ödeneğinden faydalanamayan emekçilerin ücretsiz izine mahkum edildiğini, Kod 29 bahane edilerek göstermelik olan işten çıkarma yasağını delme imkanın sermayeye sağlandığını ifade etti.
Herhangi bir destek paketi oluşturulmaksızın pek çok küçük işletmenin ve buradan geçimini sağlayan emekçilerin kendi kaderlerine terk edildiğini aktaran Burta, “Önlem adı altında bu işletmelerin faaliyetlerine kısıtlama getiren iktidarsa lebalep kongrelerini yapmaya devam ederek her geçtikleri ildeki vaka sayılarını tırmandırdı, halk sağlığını hiçe sayarak 1 yılı aşkın süredir izin kullanmadan, gecesini gündüzüne katarak çalışan sağlık emekçilerinin de emeğini kendi siyasi çıkarları uğruna heba etti.” açıklamasında bulundu.
Pandemide, eğitimde fırsat eşitsizliği daha fazla derinleştiEğitim sisteminin iktidarın kendi varlığını sürdürebilmesi için kullandığı en önemli araç ve alanlardan olduğunu belirten Yaser Laçin, iktidarın hem kendi politikalarını devam ettirmek, hem de dindar ve kindar nesil yaratma projesini hayata geçirmek üzere eğitim sistemini tahrip etmeye devam ettiğini söyledi.
Eğitimde ticarileşme ve piyasalaşmanın giderek derinleştiğini, devlet okullarına bütçeden payın giderek azaltılarak paralel vakıf ve cemaatlere aktarıldığını, özel okulların desteklendiğini aktaran Laçin, nitelikli eğitime ulaşmada fırsat eşitliğinin ortadan kalktığını belirtti.
Pandemi sürecinde çocukların eğitime ulaşmadaki fırsat eşitsizliğin daha fazla derinleştiğini vurgulayan Laçin, “Adına “uzaktan eğitim” dedikleri sistem, dezavantajlı öğrencileri, anadili Türkçe olmayan öğrencileri, göçmen çocuklarını ve çalışmak zorunda olan öğrencilerimizi yok saymış, erişim araçlarından yoksun olan milyonlarca öğrenci erişim sağlayamamıştır. MEB’in öngörüsel bilimsellikten ne kadar uzak olduğu bir kez daha görülmüştür.” dedi.
BursaMuhalif.com/Haber Merkezi