SON DAKİKA
Hava Durumu

Tuzak

Yazının Giriş Tarihi: 24.11.2024 21:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.11.2024 21:56

Ah ego nasıl bir tehlikesin.
En ilkel halimizi kabullenebiliyoruz da bilincin devrede olduğu o orta aşama insanı çok düşündürüyor.
Çünkü yapılan her eylem bilinçli hale geliyor.
Zira o ilkel aşama olan id tüm tabiat ile ortak noktamız...
Bizi ayıran, güya akıllı hale getiren yanımız, bizi tabiatta ne varsa onlar için potansiyel tehlike haline getiriyor.
Mayın tarlası zihnimizin içinde.
Tuzakları olan, uzun, ince bir yol...
Adım adım onunla savaşıyorum.
Her duyduğum sözde, her davranışta, her varlıkta ve her yoklukta...
Her 'varlık içinde yoklukta!'
Kimseye zarar vermek istemeyen bir tehdit unsuru da olabilirsin!
Alter ego diye bir tanım var.
Tabiri caizse kişinin karanlık tarafı...
Bu karanlık bilinemezliğinden kaynaklanıyor.
Benim içimde Dersu Uzala geziniyor.
Karakteri bilenler neresi karanlık diyebilir.
O olabilmek, onun gibi yaşayabilmek için bazen sınırlardan dönüyorum.
Bir ormanda, insanlardan uzakta ağaçların ve hayvanların dilini bildiğim sadece...
Yaşadığımız çağ göz önüne alındığında, sorumluluklar devreye girdiğinde, o benim sadece kendimi düşündüğüm karanlık tarafım oluyor bu yüzden.
Çünkü orada tek bir insan evladı yok!
Yapacak bir şey yok kabullenmekten başka, ruhu kol geziyor içimde..
Belki de aslım olduğum ama reddederek haksızlık ettiğim benliğim bu.
Ben zararsız yaşayacağım bir bencillikten kaçarken, modern hayatın şuursuz köleleri birbirini sahip olduklarıyla tartıyor, bunlarla eziyor.
Sadece sahip olduklarıyla değil, sahip olamadıklarıyla da...
Yok etmeye ant içmiş gibi
ince fikirleri, duyguları da ezip geçiyorlar.
Onların karanlık tarafı gerçekten zifiri karanlık!
Kurtulmak istiyorsun.
Kestirip atmak her zaman kurtuluş olmuyor.
Bir sürüngenin doğası gereği kopan kuyruğunu yenilemesi gibi, kestirip attığın 'şey' aynı yerden yeniden doğuyor.
En doğrusu kendiliğinden iyileşmesini beklemek gibi sanki.
Yavaş yavaş kuruyacak her yara...
Kabuk bağlayacak önce ki, bu iyileşmenin en önemli belirtisi.
Sonra o kabuk kaşınacak, kaşıyacaksın...
Kendiliğinden kopacak zamanı geldiğinde, altında beliren kızarıklıkla baş başa kalacaksın.
Yerini hatırlatmak için bir hatıra gibi duracak bir süre, sonra varlığını unutacaksın.
Duyarsızlaştığın her şey gibi kendiliğinden iyileşecek.
Oysa duyarlı olmak, tetikte kalmak insan olmanın önemli bir ayrıtı...
Sanki yüzyıllardır dinlediğim bir türkü var Arif Sağ'ın sesinden; İnsan olmaya geldim...
Ülkemizin en önemli yazarlarından Fakir Baykurt'un 'Yılanların Öcü' kitabından uyarlanan aynı adlı filmle özdeş tema müziği.
Baykurt; sendikal mücadelenin içinde, Köy Enstitülü eğitimci bir nefer olarak da önemli bir yere sahip.
Doğduğu, yetiştiği çevrenin dezavantajlarını kalemiyle dönüştürürken, ardından gelen sanatçı kuşak da bunun kıymetini bildi.
Türk sinemasında Toplumsal Gerçekçilik akımının önemli temsilcilerinden Şerif Gören'in yönetmenliğini üstlendiği, yeniden uyarlama 1985 yapımı Yılanların Öcü, Baykurt'un, hikayesinde geçen kahramanları filmi izledikten sonra yazmış hissi uyandırıyor.
Oyunculukların konuştuğu filmde, Fatma Girik ve her dönem protest tavrıyla takdire şayan Nur Sürer benim için yaşayan karakterler...
Nimri Dede öyle bir türkü yakmış ki, film ruhunu bu türküye teslim etmiş.
'İkilik kinini içimden atıp,
Özde ben bir insan olmaya geldim' diye başlıyor türkü!
Bu sözleri yazabilme yetisine öykünerek, Arif Sağ'ın perçemlerinden dökülürcesine sesine, sazına ayrı hayranlıkla dinlediğim bir türkü.
Devamı sorgulamalarla devam ediyor dinleyen için...
Benlik ve alt benlik konuşacaksak benimle sohbet bu türküde, bu filmde nihayet bulacak.
İnsan olmak zor zanaat!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.