Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, erkek adaletini gösteren bir karara imza attı. Boşanma davasını inceleyen yüksek mahkeme “sadakat yükümlülüğünü ihlâl edip çocuklarını bırakan kadın eşin kusuru, hakaret edip fiziksel şiddet uygulayan erkek eşten daha ağırdır” diyerek erkek şiddetini kusur yönünden az kusur olarak kabul etti.
İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davacı – karşı davalı A.K.nın vekili dava dilekçesinde; “tarafların görücü usulü ile evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, eşlerin davalının ailesine ait iki katlı müstakil evin üst katında ikamet ettiklerini, davalı M.K.’nın evliliğin başından beri aşırı kıskanç davranışlar sergilediğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, ailesi ile görüşmesine müsaade etmediğini bildirdi.
Erkek M.K.’nin vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; “tüm iddiaları inkârla, eşlerin akraba olduklarını, çocukluktan beri birbirlerini tanıdıklarını, davalının eşine hiçbir zaman karışmadığını, herhangi bir saygısızlıkta bulunmadığını, davacının istediği gibi yaşadığını, müvekkilinin karıncayı bile incitmeyen bir kişi olduğunu, davacının iddialarının hayal ürünü olduğunu, psikolojik şiddet gören tarafın müvekkili olduğunu, kadın A.K.’nin birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocukları ile ilgilenmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia etti.
Erkek adalet kendini gösterdi
Mahkeme, “tarafların 07.02.1999 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğu, kadın eşe ait olduğu belirlenen telefon hattına ait HTS dökümlerine göre davacının farklı numaralarla hayatın olağan akışına aykırı şekilde görüştüğü ve SMS gönderdiği, eşini ve çocuklarını ihmâl ettiği, davacının gerçekleştirdiği uzun süreli yürüyüşler nedeniyle eşler arasında tartışma çıktığı ve birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettiklerini öne sürerek erkeğin bunun üzerine eşini darp ettiğini haklı bularak, erkek adaletini gösterdi. Boşanmaya sebep olan olaylarda sadakatsiz davranan; eşini ve çocuklarını ihmâl eden ve eşine hakaret eden kadının ağır, eşine fiziksel şiddet uygulayan ve hakaret eden erkeğin ise az kusurlu olduğunu kabul eden mahkeme kadını manevi tazminata mahkum etti. Erkek ise uyguladığı fiziksel şiddet karşısında herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmadı.
Kadın yasal süresi içinde kararı temyiz etti
Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, “Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasında davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davalı-karşı davacı erkeğin eşine birden fazla kez fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı erkek lehine manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde bozma kararı verdi. Mahkemenin kararında direnmesi üzerine, kadın eş, yasal süresi içinde kararı temyiz etti.
Yargıtay da fiziksel şiddeti kusur görmedi
Direnme kararını görüşen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “tanık beyanlarının yanında dosyada mevcut kadın eş A.K.’nin kullanmakta olduğu hatta ait HTS kayıtlarına göre A.K.’nin farklı numaralarla ve özellikle M.E.isimli şahsa ait olan telefon ile hayatın olağan akışına aykırı şekilde görüşmeler gerçekleştirdiği, karşılıklı mesajlaşmaların olduğu dikkate alındığında evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğünü ihlâl eden ve yaşanan olaylardan sonra çocuklarını da bırakarak evden ayrılan kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.” şeklinde karar vererek kadın eşin fiziksel şiddete maruz kalmasına rağmen olay açısından daha kusurlu olduğu yönünde görüş bildirdi.
Haber Merkezi