istanbul escort

istanbul escort atasehir escort sisli escort

  • Son Haberler
  • Gündemdekiler
Yaratmaya, cesarete, sanata dair – Azad Şirkan Yılmaz 

Yaratmaya, cesarete, sanata dair – Azad Şirkan Yılmaz 

15 Nisan 2022
Bursaspor’dan çağrı

Bursaspor’dan çağrı

5 Temmuz 2022
Bursa’da o liseyi tercih edene burs

Bursa’da o liseyi tercih edene burs

5 Temmuz 2022
Bursa’da Köfteci Yusuf soyuldu

Bursa’da Köfteci Yusuf soyuldu

5 Temmuz 2022
EYT’lilerin hatları kilitleyen eylemi büyük yankı uyandırdı

AKP’li Akbaşoğlu’ndan EYT açıklaması: Gündemimizde olacak

5 Temmuz 2022
Nilüfer’de ekolojik buğday üretildi

Türkiye en çok buğday ithal eden ülkeler arasında

5 Temmuz 2022
Osmangazi’de kurban hazırlıkları tamamlandı

Osmangazi’de kurban hazırlıkları tamamlandı

5 Temmuz 2022
Akaryakıta bir zam daha

Benzin zammı iptal edildi

5 Temmuz 2022
Bursaspor’un forma sırt sponsoru belli oldu!

Bursaspor’un forma sırt sponsoru belli oldu!

5 Temmuz 2022
Yargıtay’dan Kadir Şeker kararı

Yeniden yargılanan Kadir Şeker hakkında karar verildi!

5 Temmuz 2022
Bursaspor’a kötü haber!

Bursaspor o isimle yollarını ayırdı!

5 Temmuz 2022
Bursa’da taksi dolmuşa bir yıl içinde ikinci zam geldi

Bursa’da ulaşıma bir zam daha! Kısa ve uzun mesafe tarifeleri ne kadar oldu?

5 Temmuz 2022
Kılıçdaroğlu, Bursa’daki OHAL mağdurları için konuştu

Kılıçdaroğlu: “5’li çete ile aramı bulmaya yeltenenler pişman olur!”

5 Temmuz 2022
sedat peker den 7 video yerini degistirdi 878925 5

Sedat Peker yine gündem oldu! Mehmet Cengiz ve Mesut Yılmaz paylaşımları…

5 Temmuz 2022
Çalışma Bakanı Bilgin’e tepki: EYT’liler öfkeli

EYT’de tarih belli oldu! İşte iktidara yakın kaynaklara göre öne çıkan formül…

5 Temmuz 2022
TL, dolar karşısında değer kaybetmeye devam ediyor

Dolar 17 TL’yi aştı!

5 Temmuz 2022
AKP’ye anket şoku: Birinci parti değil, Erdoğan tüm adayların gerisinde!

AKP’ye anket şoku: Birinci parti değil, Erdoğan tüm adayların gerisinde!

5 Temmuz 2022
Zamların ardı arkası kesilmiyor: Çaykur’dan çaya büyük zam

Çaya bir zam daha geldi!

5 Temmuz 2022
Memur zammı yanlış mı hesaplandı? Yüzde 5 kayıp iddiası!

Memur zammı yanlış mı hesaplandı? Yüzde 5 kayıp iddiası!

5 Temmuz 2022
Her 4 işsiz gençten 1’i üniversite mezunu

İşsizlik ödeneği başvurusunda rekor kırıldı! 

5 Temmuz 2022
Nilüfer Belediyesi Kurban Bayramı hazırlıklarını tamamladı

Nilüfer Belediyesi Kurban Bayramı hazırlıklarını tamamladı

5 Temmuz 2022
Selahattin Demirtaş, “Tüm sol ve sosyalist güçler bir araya gelebilir” dedi

Selahattin Demirtaş: “Ortak aday ile en az 80’e 20 kazanılır”

5 Temmuz 2022
Benzin ve LPG’ye yeni zam yolda

Akaryakıta yeni zam yolda

5 Temmuz 2022
Okullar açıldı Bursa’da trafik kilitlendi

İçişleri Bakanlığı’ndan bayram genelgesi!

5 Temmuz 2022
Mudanya Lezzet Şenliği final yaptı

Mudanya Lezzet Şenliği final yaptı

5 Temmuz 2022
“Kademeli normalleşmenin” ilk gününde Bursa’da insan yoğunluğu

Vaka sayılarında büyük artış! 57 bin 113 yeni vaka

5 Temmuz 2022
SES Eş Genel Başkanı Atabey Tutuklandı!

SES Eş Genel Başkanı Atabey Tutuklandı!

5 Temmuz 2022
WhatsApp çöktü mü?

WhatsApp kullanıcıları dikkat: O özellik tarih oluyor!

5 Temmuz 2022
Bedelli askerlik fiyatı yaklaşık 25 bin TL arttı!

Bedelli askerlik fiyatı yaklaşık 25 bin TL arttı!

4 Temmuz 2022
Cengiz-Kolin ortaklığındaki şantiyede işçiler yemekten zehirlendi

Cengiz-Kolin ortaklığındaki şantiyede işçiler yemekten zehirlendi

4 Temmuz 2022
TOFAŞ ‘ta üretime 9 gün ara

Bursalı otomotiv devi iddiaları yalanladı!

4 Temmuz 2022
  • Biz kimiz?
  • Google+
  • Twitter
  • Facebook
  • Künye
  • Gizlilik İlkeleri
  • About
Bursa Muhalif
  • Ana Sayfa
  • Kent ve Çevre
  • İşçi – Sendika
  • Kadın – LGBTİ+
  • Kültür – Sanat
  • Spor
Arama sonucu bulunamadı
Bütün sonuçları gör
Bursa Muhalif
  • Ana Sayfa
  • Kent ve Çevre
  • İşçi – Sendika
  • Kadın – LGBTİ+
  • Kültür – Sanat
  • Spor
Arama sonucu bulunamadı
Bütün sonuçları gör
Bursa Muhalif
Arama sonucu bulunamadı
Bütün sonuçları gör
Anasayfa Manşet

Yaratmaya, cesarete, sanata dair – Azad Şirkan Yılmaz 

15 Nisan 2022
içerisinde Manşet, Yazılar
A A
Yaratmaya, cesarete, sanata dair – Azad Şirkan Yılmaz 

Edvard Munch Çığlık Tablosu

Facebook'da PaylaşTwitter'da Paylaş

İnsan üzerinde çalışırken onu parçalara bölmeyen ve insanlığını bozmayan bir bilimin olanaklılığı varsayımına dayanan varoluşçu psikoterapi, nevrozun dünyaya uyum sağlamanın yaratıcı bir yolu olduğunu belirleyip nevrozun içindeki yapıcı gizilgüçleri ortaya çıkarmaya odaklanır. Kişiler, bu dünyada ve kendi problemleri konusunda, dünyayı kendileriyle olan ilişkisi içinde yakalarlarsa bir şey yapabilirler. Bu da tamamıyla “farkındalık”la ilişkilidir. Terapide amaç, hastaya gizilgüçlerini gerçekleştirmesi için yardım etmektir. Terapinin getireceği muhtemel sonuç ise uzun, kısa, sonlu ya da sonsuz bir yalnızlık sürecidir. Birey kendi varlığını kazanabilmek için geçmişten getirdiği varlığını gözden çıkarabilmeli; hastalıkla, acıyla ve kaygıyla yeni durumuna hazırlanabilmelidir. Kendini dünyada yitirmek, kişiliğin merkezini boşaltacağı için kaostan kosmosa varabilecek büyük bir olanağa göz kırpar. Bu varoluşun gerçekleşebilmesi için iki ana izleğe ihtiyaç duyar insan: “Yaratma” ve “Cesaret”. 

Varoluşçu psikoterapinin öncü isimlerinden Rollo MAY; Varoluşçu düşünürlerin “umutsuzluğun yokluğu” olarak tanımladıkları cesarete “umutsuzluğa rağmen ilerleyebilme yetisi” der. “İçteki “boşluk” dışla bir “duygusuzluk” ilişkisidir,” saptamasıyla, uzun vadede bu duygusuzluğun “korkaklık” olarak biriktiğine dikkat çeker. İnsanların çoğu zaman cesaret kılığında sergiledikleri tavırların karşılığının ise “gözüpeklik”ten başka karşılığı olamayacağını vurgular. Bu tip tavırlar, kişinin bilinçdışı korkusunu örtmek için kullandığı sıradan bir kabadayılıktan öteye geçmemektedir çünkü. Cesaretse ancak aşağıdaki gibi sınıflandırılır ve anlamlandırılırsa yaratmayla ilişkilendirilebilir:

İlgiliHaberler

Bursaspor’dan çağrı

Bursaspor’dan çağrı

5 Temmuz 2022
Bursa’da o liseyi tercih edene burs

Bursa’da o liseyi tercih edene burs

5 Temmuz 2022
  1. Fiziksel cesaret: Gövdenin adale gücüne dayanan insanı geliştirmek için değil, duyarlığın serpilmesi için kullanılması. 
  2. Moral cesaret: Kişinin kendi duyarlığını/benliğini diğer insanların acısını görmeye yöneltebilmesi (eşduyum).
  3. Toplumsal cesaret: Yaşam korkusu ve dolayısıyla ölüm korkusuyla yüzleşen insanın diğer benliklere katılıp kitlelerle özdeşleşebilmesi.
  4. Yaratıcı cesaret: Bireyin; gündelik, duygusuz, alışılageldik olandan hiçbir zaman hazzetmeyerek “soyun yaratılmamış vicdanına doğru yürümesi”.

May, yaratıcı sürecin duygulanımsal sağlığın en yüksek derecedeki betimi olduğu ve kişilerin kendilerini gerçekleştirme edimlerinin bir dışavurumu olarak keşfedilmesi gerektiği tezinden yola çıkıyor. Sahte, kaçak yaratıcılık ile has yaratıcılık arasındaki ayrıma dikkat çekerken diyalektiğin temel mantığını bir kez daha kaçınılmaz biçimde karşımıza koyuyor: “Yaşama değer olarak katılacak şey orada tam karşıdadır. Kişi, karşısındaki değer olasılığını ya nefretle ya da sevgiyle var edecektir. Sonuçta ya kaderi onu yener, özgürlüğünü yitirir, değer yaratamaz ya da kaderiyle özgürlüğünün diyalektik sentezini kurar, değer yaratır, varolur.”(1) Bu noktada karşılaşma, daha çok nesnel dünyayla gerçek bir ilişkiyi temsil eder. Dünya bir kişinin içinde varolduğu anlamlı ilişkilerin bir modelidir ve o kişi, bu dünyanın tasarlanmasında yer alır. Olmakta olan daima bir süreçtir, bir yapmadır. Ve en nihayet yaratıcılık, bilinci yoğunlaşmış insanın, kendi dünyasıyla karşılaşmasıdır.

Yaratıcılığın bilinçdışı olmadan tam anlamıyla değerlendirilemeyeceğini söyleyen Rollo May, “Bilinçdışı, bilincin derindeki boyutudur,” tümcesiyle özetlediği savını şu ifadelerle destekliyor: “Bir çeşit kutupsal çatışma içinde bilince yükselen kaygı, suç, coşku vb. duygulanımlar yeni bir kavrayış olarak varolur.”(2) Yeni bir kavrayışın ve bu yolla tetiklenen bir yaratma ediminin diyalektik karşılığı da apaçık ortadadır: Yıkma edimi. Kişinin kendisini özgürlük olarak kavraması; geçmişi ve geleceği arasındayken kendisini kendisiyle hiçlik arasında bir kayma olarak yakalaması, anlaması, bu yüzden de kendisini sürekli olarak seçme zorunluluğu içinde bulması, bilince yansıyan pek çok derin duygulanımı var eder. 

Tam da burada, aynı izlekte, yolumuza ışık tutan şeyler söylüyor Marguerite Duras: “Yazan kişinin, çevresindeki öteki insanlarla arasına her zaman bir mesafe koyması gerekir. Yalnızlıktır bu. Yazar, yazılı şeyin yalnızlığıdır. Yalnızlık hazır bulunmaz, oluşturulur; yalnız başına oluşturulur.”(3)

İnsanın yaşamında bir an gelir –ki yazgısal bir andır, kaçamazsınız- o anda her şeyden kuşkulanırsınız. Evliliğinizden, dostlarınızdan… Bu kuşku, kendi çevresinde büyümeye başlar. Yalnızlığın kuşkusudur bu. İşte bundan dolayı herkes yazar değildir. İnsan, içinde hep bir yabancıyı barındırır; yazmak, işte o yabancıya ulaşmaktır. Kuşku, yazmaktır. Yazı, yabanıl kılar insanı. Yaşam öncesi bir yabanıllığa ulaşırsınız. Her şeyden korkmanın yabanıllığı, farklı ve yaşamın özünden koparılamaz bir yabanıllık. Yazılan şey, gece ortaya çıkan hayvanların çığlıklarıdır. Toplumun kitlesel ve umut kırıcı sıradanlığı, çekilen acıdır. Ve en çok da bu yüzden yazar, bir çelişkidir. Aynı zamanda da bir anlamsızlık. Kurtuluş, gecenin yerleşmeye başlamasıyla gelir. Dışarıda çalışma durduğunda. Geriye o lüks kalır, gecenin içinde yazma lüksü. 

“Kitlesel sıradanlık”, varoluşun (ve dolayısıyla yaratmanın) önündeki en büyük engeldir. Bu engeli, bir eşiğe dönüştürmekten başka yol yoktur yazarın önünde. İnsanların içine sindirdiği, uyum sağladığı, alıştığı bu her şeye karşı avaz avaz bağırmaktan başka yol yoktur. Marguerite Duras o kadar güzel anlatıyor ki bu eşik hâlini. “Her zaman egemenliğini sürdürecek olan ve bizi ağlatan çalışma dünyasının bu cehennemi, adaletsizliğidir. Fabrikaların cehennemi, patron takımının hor görmesinin getirdiği zulüm, kapitalist düzenin dehşeti, bu dehşetten doğan mutsuzluklar, zenginlerin kendi başarısızlıklarından bile proleteryayı sorumlu tutması ve proleteryanın bunu neden kabullendiğinin çıldırtıcı anlaşılmazlığı… Oysa çok kalabalığız, bunun böyle daha uzun süre gitmeyeceğine inananlar gitgide çoğalıyor. Hepimizin kafasına bir şeyin dank ettiği, belki de onların onur kırıcı, bu arsız metnini yeniden okuyup incelememiz gerektiği ortada. Evet, yapılması gereken bu. Üstelemiyorum, kenara çekiliyorum. Ama ben, tüm insanlarca duyumsanan şeyi dile getiriyorum, duyumsadıklarını yaşamıyor olsalar da.”(4)

“Yaratıcılıkta bir sınırlandırma olarak biçim” üzerine kafa yoran May, sanat özelinde deneyimlenen yaratma edimine odaklanırken tıpkı Marguerite Duras gibi, “faşizmin kuluçkaya yatmış tavukları”nı asla ıskalamıyor. “Sonuçta sanat bağlamında yaratıcılık, kendiliğindenlik ve sınırlamalar arasındaki gerilimden doğmaktadır ve sınırlamalar, kendiliğindenliği sanat eseri için as’lolan farklı biçimlere zorlar,”(5) derken sanatın doğasına işaret ediyor. Biçimin yaratıcı edim için esas yapı ve sınırları sağladığını anımsatıp algımızın imgelemimiz kadar dış dünyanın deneysel olguları tarafından da belirlendiğine dikkat çekiyor. Bu kapsamda çok incelikli bir imgelem tanımıyla karşı karşıya bırakıyor bizi. “İmgelem; bireyin, bilinçli zihninin önbilinç eşliğinde doğup gelen fikirler, itkiler, imgeler ve her çeşitten diğer psişik olguyla topa tutuluşunu kabullenebilme yetisidir.”(6)

Klasik mantığın temeli, bir olgunun/kavramın içleminin ve kaplamının belirlenmesine dayanır. Onda içkin olanı ve aşkınlık olarak adlandırabileceğimiz yok olma durumunu belirlemeden, anlam alanını yaratabilmemiz söz konusu değildir. Bu gerçekliğe demir atan Rollo May; kendini gerçekleştirme ereği ile cesaret, bilinç, bilinçdışı, duygulanım, nesnel dünya ve ille de yaratma edimi arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Sanatın, yaratma ediminin en yalınkat görünümü olduğunu dile getirirken felsefe öncesi düşünüşten bugüne, Apolloncu ve Dionysosçu hareket tarzının diyalektik karşıtlığını/birlikteliğini psikanalizin olanaklarıyla birleştirerek büyük bir olasılıklar zemini yaratıyor. Ve en nihayet karşımıza, sanata yönelme biçimimizi kökten sarsacak ve yepyeni bir dünyaya gebe kaotik bir sayrılık çıkarıyor.  

Olguların ve kavramların birbirine geçtiği, her paragrafın özerklik ilan ettiği enteresan bir yazı oldu sanırım. Geleneksel düzyazı mantığına uydurmaya çalışmayacağım. “Yaratma Cesareti”nden söz ediyorsak düzen ve huzur aradığımız şeyler olamaz. Bırakın kaos halinde dönenip dursun gözeriminde. Çünkü Rollo May’in anlatmak istediği tam da böyle bir olanaklılık hali: “Her şey olabilecek bir şey!”  

(1) Rollo May, Yaratma Cesareti, Metis Yayınları, 2019

(2) Rollo May, Yaratma Cesareti, Metis Yayınları, 2019

(3) Marguerite Duras, Yazmak, Can Yayınları, 1999

(4) Marguerite Duras, Yazmak, Can Yayınları, 1999

(5) Rollo May, Yaratma Cesareti, Metis Yayınları, 2019

(6) Rollo May, Yaratma Cesareti, Metis Yayınları, 2019

Destekle alt

Çok okunanlar

  • Çalışma Bakanı Bilgin’e tepki: EYT’liler öfkeli

    EYT’de tarih belli oldu! İşte iktidara yakın kaynaklara göre öne çıkan formül…

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Bakan Bilgin tarih vermişti! Muhalefetten EYT açıklamaları…

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • AKP’li ismin EYT paylaşımına tepki yağdı!

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Bakan Bilgin’den son dakika EYT açıklaması! Tarih verdi!

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Ekrem İmamoğlu: “Erdoğan seçilirse görevden alınabilirim!”

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
Bursa Muhalif

© 2022 Tüm hakları Bursa Muhalif Gazetesine aittir

Site Haritası

  • Ana Sayfa
  • Kent ve Çevre
  • İşçi – Sendika
  • Kadın – LGBTİ+
  • Kültür – Sanat
  • Spor

Bizi takip edin

Arama sonucu bulunamadı
Bütün sonuçları gör
  • Anasayfa
  • İşçi – Sendika
  • Kent ve Çevre
  • Yazılar
  • Kadın – LGBTİ+
  • Biz kimiz?
  • Künye

© 2022 Tüm hakları Bursa Muhalif Gazetesine aittir