2023-2024 eğitim öğretim yılı başlarken, okul hayatına ilk kez merhaba diyen miniklerin yüreği de heyecanla çarpmaya başladı. Üstün Zekalı/Yeteneklilerin Eğitim Uzmanı olan Cansu Aldemir, Bursa Muhalif’e özel yaptığı açıklamada okul öncesi eğitiminin önemine değinerek, okula yeni başlayan çocukların ailelerine yönelik de bilgilendirmelerde bulundu.

Hem öğrenciler, hem veliler, hem de eğitim emekçileri olarak 2023-2024 yeni eğitim-öğretim yılına başlamanın tatlı telaşını ve heyecanını yaşadıklarını söyleyen Üstün Zekalı ve Yeteneklilerin Eğitimi Uzmanı Cansu Aldemir, eğitimde kalitenin yükseltilmesi için, eğitim sisteminin küreselleşen dünyanın şartları ve toplumun beklentileri doğrultusunda çağdaş ölçütlere kavuşturulmasını, ezbercilikten uzak, teknoloji ve bilimden yana, insanı temel alan çalışmaları yeni eğitim öğretim döneminde de kararlılıkla sürdüreceklerini belirterek, okul öncesi eğitimin önemine yönelik bilgilendirmelerde bulundu.
Erken çocukluk dönemi, insan gelişiminin başlangıç noktasıdır
Erken çocukluk döneminin insan gelişiminin başlangıç noktası olduğunu söyleyen Cansu Aldemir, okul öncesi eğitim döneminin, çocuğun gelişim alanlarını destekleyerek yetişkinlik döneminde daha üretici ve verimli olmasına ve var olan potansiyelini ortaya daha kolay bir şekilde çıkarmasına yani kendisini keşfetmesine olanak sağladığını ifade etti.
Okul öncesi eğitimi alan çocukların okul başarılarının ve okul devamlılıklarının daha yüksek olduğunu belirten Uzman Cansu Aldemir, günümüzde insan yaşamının ilk beş yılının önemine değinen araştırmacıların, bu ilk yılların kişinin gelecekte nasıl bir şirinevler escort birey olacağının belirleyicisi olduğunu vurguladıklarını söyledi.
Okul öncesi dönemde uygulanacak eğitimin sadece aile içerisindeki kişilere veya bilgisi yeterli olmayan kişilere bırakılmamasını söyleyen Aldemir, bu kişiler çocuğa ne kadar iyi bakarsa baksın, ne kadar çok ilgilenirse ilgilensin; çocukların bu alanda iyi eğitim almış eğitimcilere, eğitimciler tarafından hazırlanan eğitim programlarına ve arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği oyun ortamlarına ihtiyaçları olduğunu vurguladı.

Uzman Cansu Aldemir sözlerini şöyle sürdürdü.
“Okul öncesi dönem, çocukların zihinsel ve ruhsal gelişimindeki en önemli evredir. Çünkü çocuk zihinsel gelişiminin %50’sini 4 yaşına kadar, % 30’unu 4-8 yaş arasında, %20’sini ise 8-17 yaşları arasında tamamlar. Bu orandan da görüyoruz ki 0-6 yaş çocuğun gelişimin hızla yönlendirildiği zamandır. Bu dönemdeki yanlış uygulamalar, çocuğun gelecek hayatında büyük izler bırakabilir. Çünkü bu yaş aralığında oluşturulacak sağlam temel, gelecek hayatında da çocuğun birçok alanda kendini geliştirme şansını arttıracaktır.”
Ağlayıp bağırarak tepki vermeyen bir çocuk da okula uyum sağlamakta zorluk çekebilir
Okula uyum sorunu deyince çoğu kişinin aklında okul kapısında ağlayan, okula gitmemek için direnen çocuklar geldiğini ama bunların tek belirtiler olmadığını söyleyen Cansu Aldemir, ağlayıp bağırarak tepki vermeyen bir çocuğun da okula uyum sağlamakta zorluk çekebildiğini söyledi.

Aldemir, uyum sorunu yaşayan birçok çocukta görülebilecek ve fark edip önlem alınması gereken sorunları şöyle sıraladı
Okula gitmek istemediğini sık sık şakayla karışık da olsa dile getirir,
Uyku saatini geçirmeye çalışır, uykuya geçmekte zorluk çıkarır,
Sıklıkla okula gitmemek için çeşitli pazarlıklar yapar; okula gitmezsem odamı toplarım gibi,
Sabah yataktan kalkmak istemez,
Çok yavaş hareketlerle ve söylenerek hazırlanır,
Okul saati yaklaşınca karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi rahatsızlıklardan şikayet etmeye başlar.
Bu belirtilerin büyük kısmı okul saati geçtiğinde ya da aile okula gitmemesini kabul ettiğinde geçer. Tüm bunların yanı sıra şiddetli ağlama nöbetleri, öfkelenme, hırçınlık hatta kaygı düzeyi arttıkça alt ıslatma ve kusma da görülebilir.
Uzman Cansu Aldemir, okula uyum sürecinin çocuklarda sağlıklı bir şekilde ilerlemesi ve endişe duygusunun oluşmaması adına ailelerin yapabileceği bazı yaklaşımları şöyle anlattı.
Okula yeni başlangıçlarda öğretmenin çocukla güven ilişkisi kurabilmesi için çok önemlidir. Öğretmene ebeveynlerinin güvendiğinin çocuk tarafından gözlemlemesi ve bunun yanında ebeveynlerinin kargılarını çocuğun yanında konuşmamaları, mimik ve jestler ile yansıtmamaları çok önemlidir.
Endişe yaratmaması açısından söz verdiğiniz saatte okulda olmaya çalışın.Sizi bekleme anı yoğun kaygı ve strese dönüşecektir.
Çocuğun fikren alışması için hazırlık sürecine önem verin. Örneğin, okula karar verdikten sonra oraya kısa ziyaretler yapmak, okul alışverişinin birlikte yapılması gibi.
Paylaşım yaparak cesaretlendirmeye çalışın. Kendi eğlenceli okul anılarınızı anlatarak okulun güvenli,eğlenceli bir yer olduğu mesajını verin.
Yapabiliyorsanız ilk birkaç gün kısa sürelerle başlayıp, okulda kalma süresini giderek arttırın. Bu kısa süreyi etkinlik ya da faaliyet üzerinden açıklayın. Örneğin, bahçe saatinden ya da deney yapma etkinliğiniz bittikten sonra seni alacağım gibi.
Okuldan sonra ‘Okul nasıldı?, Öğretmenini sevdin mi?, Sana iyi davranıyor mu? , yarın yine gidelim mi?’ gibi yönlendirici sorulardan kaçının. Okul zamanı bittikten sonra okul ile ilgili konuşmak istemesi normal olup, çocuğunuz hazır olduğunda okuldan kısa kısa bahsetmeye başlayacaktır. Yönlendirmeli sorular yerine kendi günlük rutinizden ve o gün neler yaptığınızdan bahsedebilirsiniz.
Okula alışma sürecinde maddi ödül ve ödül-ceza sisteminden kaçının. Manevi paylaşımlara yönelin. Okulda ağlamazsan çıkışta oyuncakçıya gideriz gibi koşullamalar ile çocuğunuzun duygularını bastırmasına sebep olmayın.

Üstün zekâ ve üstün yetenek kavramları nedir?
Üstün yetenekli/ zekalı çocuk kavramını “Kronolojik olarak kendi yaşındaki çocuklarla karşılaştırıldığında bir ya da daha fazla alanda daha yüksek performans gösteren ya da gösterme potansiyeline sahip olan, aileden, toplumdan ve eğitim ortamından sosyal ve duygusal desteğe ihtiyaç duyan çocuktur” şeklinde açıklayan Üstün Zekalı/Yeteneklilerin Eğitim Uzmanı Cansu Aldemir, üstün zekalı olarak tanımlanan çocukların genelde, fiziksel olarak sağlıklı, ekonomik düzeyi orta ve üst gelir sınıfından olan fen ve matematik alanında güçlü performans sergileyen ve erkek çocuklardır şeklinde doğru olmayan bir algı olduğunu söyleyerek göz ardı edilen yüksek potansiyelli çocukları şöyle ifade etti.

“Başta kızlar, fiziksel engeli olan ya da öğrenme güçlüğü olan ‘iki kere farklı çocuklar’, ekonomik düzeyi düşük olan sınıftan gelenler, fen ve matematik alanın dışında farklı yeteneği olan çocuklar. Bu durum neden önemli diyecek olursanız okul öncesi dönemde bu çocuklar için özel programlar ya da okullar mevcut değil. Anne babaların ve öğretmenlerin bu dönemdeki gözlem ve değerlendirmeleri çocuğun potansiyelinin fark edilmesi ve yönlendirilmesi açsından oldukça önemli.”
IQ skoru ne kadar önemli?
Aldemir IQ skoru ile ilgili şöyle konuştu.
“Üstün zekalı ve yetenekli çocukların tanılamasını ülkemizde standardizasyonu yapılmış testlerden minimum 130 ve üzeri alan çocuklar üzerinden planlamaktadır. Bu testlerden en güncelleri ilk yerli zeka ölçeği ASİS (Anadolu Sak Zeka Ölçeği) ve WISC-4 testleridir. Asis 4-12 yaş grubuna uygulanırken Wısc-4 6-16 yaş arasındaki bireylere uygulanmaktadır. Ancak biliyoruz ki, IQ skoru tek başına yetersiz ve eksiktir. Hayatta başarı ıq dan çok duygusal zeka (eQ) ile ilişkilidir. Uygulanan testler çocukların potansiyeli görmek ve eğitim süreçlerini planlamak adına oldukça anlamlıdır.”

Aynı zaman PÜYED akademinin kurucusu olan Uzman Cansu Aldemir, yöneticisi olduğu okullarındaki öğrenci kabul süresince zeka testini ön koşul olarak kullanmadıklarını, burada öğrencilerin aileleri ile yapılan görüşmeleri, anketleri, evde ve sınıfta yapılan gözlemleri, çocuğun çalışmalarından örnekleri de oldukça önemsediklerini ve içindeki yeteneği keşfetmek isteyen tüm çocuklar için burada olduklarını ifade etti.
Uzman Aldemir, her çocuğun bir potansiyeli olduğunu, bu potansiyelin performansa dönüşmesi için rehberlik edecek öğretmenlere ihtiyaçları olduğunu belirtti. Bilinçli pratik ile yapılmış düzenli tekrarlar ile potansiyelin performansa dönüşme sürecini ele almaya çalıştıklarını ifade eden Aldemir, haftada bir gün olarak da orman okulu etkinlikleri kapsamında öğrencilerin doğaya yönelimlerini sağlayacak bir eğitim modelini sunduklarını ifade etti.
Seçil Semiz Özcan