Meteoroloji Mühendisleri Odası Bursa İl Temsilcisi Feryal Biçkiçi, Uludağ’ın (1939-2021) yılları arasındaki meteoroloji verilerini Bursa Muhalif’e değerlendirdi. Uludağ’da yıllık toplam yağışların ve kar yağışının hızla azaldığını gözlemlediklerini belirten Feryal Biçkici, kar yağışının yakın bir zamanda hiç olmayacağı bir alanda ‘kış turizmi’ adı altında yeni otellerin yapılmasına veya herhangi bir betonlaşmaya müsaade edilmemesi gerektiğini söyledi.

Bir zamanlar yeşiliyle ünlü Bursa, artık beton bir şehir…
Meteoroloji Mühendisleri Odası Bursa İl Temsilcisi Feryal Biçkiçi, Bursa Muhalif’e özel yaptığı açıklamada, Marmara Denizi ve Uludağ’ın arasındaki kalan yeşili, verimli ovaları, tarım alanları, dağı, denizi ile ünlü Bursa’nın; aşırı göç alması, tarım, ormanlık, ve yeşil alanlarının plansız bir şekilde yerleşim yeri veya sanayi bölgesi olarak açılması, ormanlık alanların maden ocaklarına terk edilmesi, yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüm adı altında yine plansız bir şekilde çok katlı gökdelen tarzı yerleşim ünitelerinin oluşturulması sebebiyle adeta beton şehir haline dönüştürüldüğünü söyledi.
Feryal Biçkiçi, Bursa’ya ait (1929-2022 yılları arasındaki) sıcaklık ve yağış verilerini, Bursa Muhalif ‘e özel değerlendirerek, kentin ortalama sıcaklıklarının her geçen gün hızla arttığını, gece gündüz sıcaklıkları arasındaki farkın azaldığını, minimum sıcaklıkların yükseldiğini, şiddetli yağışların ve yıllık toplam yağışların arttığını gözlemlendiklerini belirtti.

Feryal Biçkici sözlerini şöyle sürdürdü.
“Bursa’nın içme, kullanma suyu ihtiyaçlarını karşılayan/karşılayacak barajlarının ve ovasının yeraltı sularını besleyen derelerinin su kaynağı olan, şehrin havasını temizleyen, florası ve faunasıyla nadir sayılan, insanların sıcaklardan bir nebze olsun serinlemek için kaçabildiği Milli Park ilan edilen ancak bir kısmı Alan Başkanlığı’na devredilen Uludağ’ın 1939’dan 2021 yıllarına kadar uzanan meteoroloji verilerini inceliyoruz. Bu veriler incelendiğinde son yıllarda ortalama ve minimum sıcaklıklarının Bursa’ya göre daha az arttığı, gece gündüz sıcaklıkları arasındaki farkın normallere yakın olduğu, yıllık toplam yağışların ve kar yağışının ise hızla azaldığı gözlenmektedir. “

“Yağışların artışı kimseyi sevindirmesin, bu yağışların barajlara hiçbir faydası yok. Tam tersine, şehir sellerine neden oluyor”
Tarım, ormanlık ve yeşil alanlarının yerleşim ve sanayi alanlarına açılmasının Bursa’nın hava sıcaklıklarını hızla arttırdığını söyleyen Feryal Biçkici, buna bağlı olarak şiddetli yağışların ve yıllık toplam yağışların da arttığını, diğer meteorolojik parametrelerin de aynı paralelde değişim gösterdiğini belirtti. Fakat yağışların artışının kimseyi sevindirmemesi gerektiğini ifade eden Biçkici, bu yağışların barajlara ve göletlere hiçbir faydasının olmadığını, tam tersine şehir sellerine neden olduğunu vurguladı.
“Uludağ’daki yıllık toplam yağışlarda azalma var”
Feryal Biçkici sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilindiği gibi canlı varlıkların hayatımı idame etmesi için gerekli olan su ihtiyaçlarının karşılandığı baraj ve gölet gibi depolama tesisleri üst kotlardaki kırsal alanlara yağan yağışlarla beslenmektedir. Ne yazık ki, şehrin içme suyunun karşılandığı/karşılanacağı barajları (Doğancı, Nilüfer, Proje aşamasındaki Gölbaşı barajları) ve tarımsal sulama ihtiyaçlarının karşılandığı birçok göleti besleyen su kaynaklarının doğduğu yer olan Uludağ’daki yıllık toplam yağışlarda azalma var.”
“İklim değişikliği adı verilen günah keçisine bağlanıyor”
Rant uğruna yapılan işlerin, kuraklığa, sel ve taşkınlara, sıcak hava dalgaları gibi birçok meteorolojik afetlerin oluşmasına neden olduğunu söyleyen Feryal Biçkici, “Bu durum su, kara ve havadaki yaşamı tümüyle tehdit eden çevre problemlerini de beraberinde getiriyor, sonuçları da iklim değişikliği adı verilen günah keçisine bağlanıyor.” dedi.
Bir şehrin ikliminin değişiminin de en az kalkınma, açlık ve sağlık kadar üzerinde durulması gereken sorunlardan biri olması gerektiğini söyleyen Biçkici, kitlesel açlığın ve hastalıkların da iklim değişiminin getirdiği nedenler arasında olduğunu belirtti.
“Paranın peşinde koşarken aç, susuz ve havasız günlere de hızla koştuğumuzun farkına varmalıyız”
Alan Başkanlığı ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü yetkisinde olan Uludağ Milli Park alanındaki su kaynaklarının, akarsuların ve tüm yeşil alanların, doğal yapısıyla korunması gerektiğini ifade eden Biçkici, Uludağ’ın kuzey ve güney yamaçlarının da koruma altına alınması gerektiğini vurguladı.
Kar yağışının yakın bir zamanda hiç olmayacağı bir alanda kış turizmi adına yeni otellerin veya herhangi yapılaşmaya/betonlaşmaya müsaade edilmemesi gerektiğini belirten Biçkici, “Amaçlarımızın, lüksümüzün, paranın peşinde koşarken aç, susuz ve havasız günlere de hızla koştuğumuzun farkına varmalı, paranın, betonun ve demirin yenilip içilmediğini hatırlamalıyız” şeklinde yapılan yanlışlardan dönülme çağrısında bulundu.
Haber Merkezi/ Seçil Semiz Özcan