Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi yeni bir rant odaklı yatırım ortaklığına imza attı. Daha önce Bursa Şevket Yılmaz Hastanesi’nde yapılmış olan Yıldırım Belediyesi Hasta Yakınları Oteli ile hasta yakınlarına yatak hizmeti vermek yerine ücretli yataklar sunan belediye şimdi de Uludağ Üniversitesi’nde ikincisini açıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Uludağ Üniversitesi Rektörü Kamil Dilek, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi gören hastaların yakınlarının konaklayacakları otelin inşası için geçtiğimiz günlerde bir araya gelerek bir protokol imzaladılar. Belediye ve üniversitenin işbirliği ile gerçekleşecek olan proje sağlık hakkının her gün biraz daha kar odaklı alana dönüştürüldüğü ve kamu yararına olmaktan çıkarıldığını gözler önüne seriyor.
VIP odalar
Üniversite arazisine yapılacak olan otelin 4 tanesi VIP olmak üzere toplamda 50 odası bulunacak. Altepe ve Dilek’in imzaladığı protokol gereği 6 ayda tamamlanacak olan otel ile hastaların kalabileceği ücretli odalar yapılacak.
Konuyla ilgili Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala sorularımızı yanıtladı.
Türkiye’nin hiçbir yerinde hasta yakınları için hizmet veren otel bulunmazken Bursa’da buna neden ihtiyaç duyulmaktadır?
Doğru düzgün işleyen bir sağlık sisteminde hasta yakınları için hastane yanında otel açılmasına gerek olmaz. Sağlık hizmetlerinin temel bir insan hakkı olmaktan çıkarılıp, ticareti yapılan bir metaya dönüştürülmesi her geçen gün hem siyasetçilere hem de sermaye sınıfına “yeni fırsatlar” yaratıyor. Hasta yakınları için otel girişimi de bunlardan biri olarak ortaya çıkıyor.
Bu Uludağ Üniversitesi’ndeki ilk girişim değil. Anımsanacağı gibi, 1990’ların ortalarında hasta yakınlarının konaklaması amacıyla yapılacağı söylenerek, yap-işlet-devret yöntemiyle Tıp Fakültesi hastanesinin hemen yanı başındaki 11 dönüm değerli arazi çok düşük bir ücretle uzun süreliğine özel sektöre devredilmişti. Otel yaklaşık on beş yıldır hizmet veriyor, yatak ücretlerinin yüksekliği nedeniyle yoksul ve dar gelirli bir tek hasta yakını bile bu sürede orada konaklayabilmiş değil!
Uludağ Üniversitesi’ndeki hasta yakınları için konaklama gereksiniminin iki temel boyutu var. Birincisi, Tıp Fakültesi hastanesine kent dışından çok fazla başvuru yapılıyor. Özellikle Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Kütahya ve Yalova gibi kentlerde yaşanan üçüncü basamak nitelikli sağlık hizmetlere erişim sorunları, hastaları başka kentlerdeki sağlık kuruluşuna başvurmaya yöneltiyor. Kent dışından gelen hastaların yatırılması durumunda, refakatçı dışındaki hasta yakınları için konaklayacak bir yer istemi ortama çıkıyor. İkinci olarak, yatan hastaların bir bölümü için sürekli olarak en az bir hasta yakınının hastane çevresinde olmasını zorunlu kılan bir sağlık sistemimiz var. SGK tarafından karşılanmayan ya da Üniversite Hastanesinde bulunmayan ilaç ve tıbbi malzemelerin hasta yakını tarafından sağlanması gerekiyor.
Hasta yakınları için otel yapmak sağlık hakkının piyasalaştırılması sürecinin neresinde durmaktadır?
Sağlık alanı son yıllarda hızla özelleştiriliyor ve piyasaya açılıyor. Devlet hastanelerinin kamu hastane birliklerine devredilmesi özelleştirme girişimlerinin vardığı boyutu göstermesi bakımından çarpıcıdır. Tıp Fakültesi Hastanesindeki görüntüleme hizmetlerinin bir bölümünün özel sektöre devredilmesi de yine bir başka çarpıcı örnek olarak karşımızdadır. Elbette sermaye bunlarla doymuyor, kar maksimizasyonu için sürekli yeni fırsatlar yaratmak peşinde. Kamu hastanelerinin yemek, güvenlik, temizlik gibi hizmetlerinin taşeronlaştırılmasıyla başlayan süreç, bugün tıbbi hizmetlerin bir bölümünü de kapsayacak biçimde sürüyor. Bunun yanına otelcilik hizmetlerini alınması yaklaşımı da sürecin bir parçası. Şehir hastaneleri yaklaşımında bunu daha kapsamlı olarak görüyoruz.
Biliyoruz ki Belediye hiçbir hizmette olmadığı gibi burada da halk için değil rant için yapmaktadır bu oteli, rant için değil de halk için yapılması gerekli değil midir?
Eğer gereksinim saptamasında ortaklık sağlanıyorsa, o zaman yapılması gereken hasta yakınları için ticari anlayışla işletilecek bir otel değil, çok düşük bir bedelle kalınabilecek bir kamu misafirhanesi olmalıdır. Ancak ben sağlık sistemindeki sorunların çözülerek, hasta yakınlarının konaklama gereksiniminin ortadan kaldırılmasına yönelik adımların atılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yolla, sistemden kaynaklanan sorunlar tartışılmamakta, Türkiye’nin her hangi bir yerinde yaşayan yurttaşın nitelikli sağlık hizmetine coğrafi ve ekonomik her hangi bir engel olmaksızın erişme hakkı göz ardı edilmektedir.
Bir hasta yakınının bir hafta boyunca orada kalacağını düşünürsek asgari ücretin 4’te birini yatak parası olarak vermesi ne kadar uygundur?
Uygun olmadığı gibi, olanaklı da değildir. Gücü yetmediği için refakatçi yemeği bile alamayan bazı hasta yakınlarının ne aynı amaçla açıldığı ifade edilen eski lüks otelde, ne de yeni açılacak Belediye otelinde kalması mümkün değildir.
Burada ayrıca hastalar için ödenmesi zorunlu yatak ücretlerine de değinmekte yarar var. Bilindiği gibi, Tıp Fakültesi Hastanesinde yatan hastalardan tek kişilik odada kaldıkları gerekçesiyle yatak ücreti alınması, yoksul ve dezavantajlı hastalar açısından büyük bir sorun oluşturmaktadır. Parmağındaki yüzüğü satarak yatak ücretini karşılayan emekliler ya da yatak ücretini denkleştiremediği için yatış randevusuna başvuramayan hastalar bulunmaktadır.
VIP odalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sanırım bazı kişilere ne kadar ayrıcalıklı ve önemli şahsiyetler olduklarını sürekli hissettirebilmek amacıyla kullanılacak odalardan söz ediyorsunuz. Hayata eşitlikçi bir izdüşümden bakılmadığının çok açık bir göstergesidir.
Hastane yakınına ikinci bir otelin yapılmadan önce, ilk otelin neden bu amaçla kullanılamadığının açık olarak ve saydam bir biçimde tartışılması gerekir. İlk otelin geçtiğimiz on beş yıl içinde hasta yakınlarına, Hastaneye ve Üniversiteye katkısının ne olduğunun kamuoyu tarafından bilinmesinde yarar var. Çünkü bu bilinmeden, yapılması planlanan ikinci otelin katkısı tartışılamayacaktır.