Tarih kenti Bursa, özensiz restorasyon çalışmalarıyla tarihi dokusunu yitiriyor. Bursa Yeşil Medrese’de süren restorasyon çalışmalarında eserlerin bulunduğu bahçeye kamyonla girildi.
Koruma hedefi olmadan yapılan restorasyonlar ile Bursa’da tarihi yapılar özelliklerini kaybediyor. AKP döneminde Hisar Bölgesi ve Hanlar’da tüm tarihi dokuyu korumadan, yenileyen restorasyon çalışmalarının bir örneği de Yeşil Medrese’de yaşanıyor.
Fotoğraflar: Aykut Güngör
Bursa’da Çelebi Mehmet tarafından yaptırılan, Cumhuriyet dönemi ile birlikte Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan Yeşil Medrese’de yaklaşık iki yıldır restorasyon çalışmaları devam ediyor. Kültür Bakanlığı denetiminde yürütülen restorasyon çalışmalarının maliyeti 4 milyon 329 bin TL. Restorasyon çalışmaları devam ederken, medresenin bahçesinde bulunan tarihi eserler ise inşaat yığınlarının arasında korunmasız şekilde çalışmanın tamamlanmasını bekliyor.
Film seti yapar gibi restorasyon
Restorasyon çalışmaları devam ederken geçtiğimiz günlerde çok sayıda eserin bulunduğu medresenin bahçesine kamyonla girildi. Konuyu gündemine taşıyan Tarihçi Elçin Arabacı Bursa Muhalif’e vermiş olduğu demeçte herkesin Osmanlı meraklısı olmasına rağmen Osmanlı arkeolojisinin yapılamadığını belirterek, kamyonla, dozerle medresenin bahçesine girilmesini vandallık olarak değerlendirdi.
Elçin Arabacı restorayonlara dair eleştirilerini şu sözlerle ifade etti:
“Ben doğma büyüme Bursalıyım, eskiden yapıların harap halde olsalar bile, binaların orijinal duvar örgüleri bize dönem hakkında fikir verebilirdi, 2005 sonrası gerçekleştirilen bu sözde restorasyonlardan sonra ise artık Bursa’daki eserlerde kullanılan özgün malzeme ile ilgili fikir sahibi olmanın çok da olanağı kalmadı, hepsi 21. yy eseri oldu. Halbuki orijinal malzeme o bölgenin çevresinden edinilir, Bursa’da bu, bu çevredeki dere yataklarından elde edinilmiş taş, çakıl, kireçtaşı, toprağından karılmış tuğla gibi malzemelerden yapılırdı, Horasan harcı kullanılırdı, duvar ustalığı Batı Anadolu’da, bu malzemenin duvar örgüsü ve süslemelerinde ustalıkla kullanılmasını gerektiren bir işti. Oysa bu yeniden yapılandırmalarda orijinale uygun malzemelerle iş gerçekleştirilmediği çok açık. Böyle film seti hazırlar gibi kafanıza göre çimento ve kesme taş kullanamazsınız. Bunu Bursa’daki restorasyonların geneli için söylüyorum. Bu fotoğraf özelinde ise, bu yapılara böyle kamyonla, dozerle girmek tek kelime ile vandallık, bu yapıların altı arkeolojik kalıntılar yönünden zengin. Türkiye’de Osmanlı arkeolojisi, herkesin Osmanlı’ya pek meraklı olmasına, Osmanlı geçmişine güya sahip çıkmasına rağmen yapılmıyor. Fakat 400 yıl öğrencilerin okuduğu bu medrese, Osmanlı’ya ait önemli kalıntıları ve belki bölgenin Bitinya- geç Roma dönemine ait kalıntılarının toprak altında taşıyor olma ihtimali çok yüksek. Vaktiyle Emir Han’da restorasyon çalışmaları yapan Sedat Çetintaş, erken dönem Osmanlı’nın sur altında şehri büyütme aşamalarına dair önemli bulgu ve kalıntılara ulaşmıştı mesela. Eserin avlusunda böyle hoyratça çalışmalar yapmak bu işleri yapanların böyle kaygılarının hiç olmadığını gösteriyor, yetkinlerinin de olmadığı aşikar. Bursa’daki restorasyon ihalelerinin kimlere verildiğinin, dahası bu restorasyon malzemelerinin nereden, kimlerden temin edildiğinin, bu kurum ve şirketlerin restorasyon konusundaki yetkinliklerinin araştırılması gerek.”
BursaMuhalif.com