Bir sabah kalkıyorsunuz, bir bakıyorsunuz Türkiye tarihininn en büyük yolsuzluk operasyonu.
Milyon dolarlar havalarda uçuşuyor, Halk Bankasının Müdürü zat ayakkabı kutularına doldurmuş, Bakanların oğulları kasalara.
Gözün sevdiğimin ülkesinde hergün başka bir aksiyon. (herhalde bu ülkeyi bu yüzden çok seviyoruz) AKP’nin 11 yıllık iktiarının bir sağ koalisyon birliği olduğunu hepimiz biliyoruz ve Tayyip Erdoğan da bu birliği sağlayan kişiydi taki 17 Aralık gününe kadar.
Aslında Mavi Marmara baskını ve Suriye savaşıyla beraber, başta Ortadoğu olmak üzere birçok başlıkta AKP, emperyalizmin tercihlerini uygulayacak parti özelliğini yitirmeye başladı.
Sağın birliğini sağlayan Tayyip Erdoğan bu sürecin tamamında kendi bünyesindeki muadillerini tasfiye etme süreciyle beraber yürüttü.
11 yıldır çok ciddi bir biçimde güç biriktiren AKP hükümeti (hem mali,hemde idari yönden) birliğinin en güçlü oratağıyla (Cemaat yani Fethullah Gülen) birbirine girdi. Tabi hemen ortaya kasetler, bakan oğullarının yolsuzluk (sanki bakanların haberi yokmuş gibi) dosyaları saçılıverdi. Daha ne çıkar burada bilinmez ama AKP hükümeti ABD’nin Ortadoğu çıkarları ekseninde kurulmuş olan çeşitli ittifak odakları Tayyip Erdoğan’a “süreci tek başına yönetemezsin” demiş oldular.
Bu süreç, odaklar arasında (Cemaat ve Tayyip Erdoğan şurekası) çatışma ve müzakere yan yan gideceğe benziyor.
Tüm Türkiye’de sokaklar hemen bu soygunculara, talancılara, yalancılara tepkisini gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Halk Bankasının önüne ayakkabı kutuları atanladan, doğasına yaşamına kentine sahip çıkanlara kadar, gençler, yaşlılar, kadınlar bu talancılara karşı sokağa tekrar Haziran İsyanındaki gibi inmeye başladı. Haziran isyanındaki gibi kitlesel rakamlara ulaşmasada ,bu önemli çabalar oluşacak olan depremin arcı sarsıntıları olacacak.
Tabi 11 yıllık iktidar sürecinde AKP’lilerin yolsuzlukların sadece birkaç bakan, onların oğulları, birkaç müteahhit, birkaç bürokrat, bankacılarla sınırlı olduğunu düşünmek biraz safdillik* olur herhalde, özellikle de Bursa’da yaşıyorsanız.
Doğanbey TOKİ, namıdiğer İpekböceği, stadyum insaatı, ulaşım master planı (o ne demekse) bunlardan sadece bir kısmı. 2004 yılı yerel seçimlerinde AKP´den Osmangazi Belediye Başkanlığına seçilen Recep Altepe, 29 Mart 2009 yılı yerel seçimleri ile AKP´den Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı´na seçildi. Yaklaşık 10 senedir Belediye Başkanı olan Altepe, bu dönem içinde enteresan (yani burada biz Bursalıların anlamakta zorlandığı) projelere imza attı. Doğanbey TOKİ tarihin görebildiği en “ucube” yapı. Kentin orta yerinde yaratacağı teknik sorunlar dışında (ulaşım, park sorunu, okul sorunu vb.) görsel olarak da kentin tüm dokusunu bozmuştur. Bunlar dışında asıl problem ilk olarak 10 kat olarak planlanan Doğanbey TOKİ’yi 22 kat yapmanın asıl sebebi nedir? Çevre ve Şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktarın bu duruma ne demiştir? Erdoğan Bayraktar’ın oğlunun Bursa’daki Doğanbey TOKİ’yle de bir ilgisi varmıdır? ( yolsuzluk operasyonundan sonra babasının bir ilgisi yokmuş ya o zaman kesin oğlu bu Doğanbey’i 22 kat yaptırmıştır )
Altepenin bu konudaki ilk açıklaması ise vehamet; neymiş ondan önceki yöneticiler bunu planlamış. Tabi bu zekaya hayran olmamak elde değil ama daha durun Recep Altepe’ye biraz daha soracak sorumuz var.
Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin beyanları bir bütün olarak sanki ‘tramvay’ üretiliyormuş gibi bir anlama geliyorsa da durum hiç de öyle değil. Aslında ‘Durmazlar’la kurulan ve mahiyeti belli olmayan iş birliği ile sadece karoser yani kasa imal edilmekte ve bu imalatta motor çekiş sistemi bulunmamaktadır.
Bu açıdan bakıldığında yapılan işin Türkiye’de bir ilk olması söz konusu bile değil ve vagon yapımında çok daha uzman firmalar uzun zamandır zaten var. Bu anlamda Büyükşehir Belediyesi’nce deklare edilen başka bir duyuruda aynen şöyle denmektedir:
“Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa’yı otomotivden sonra tramvay üretim merkezi haline getirme hedefi doğrultusunda önemli bir protokole imza atıldı. Tramvay üretimini üstlenen Durmazlar Makine ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Siemens A.Ş. arasında imzalanan protokolle, tramvayların motorlu çekiş sistemi Siemens tarafından karşılanacak.”
Bu açıklamada da görüldüğü üzere Belediye ve Durmazlar arasındaki ilişki sadece karoserle sınırlı… Ama sorular bununla sınırlı değil elbette.
Birde 110 yıllık hayal gerçek oldu diyor sayın Başkan. Evet bence de doğru. 1903’te ilk defa ulusaşırı ülkeler ile tranvay anlaşması yapılmış, 110 yıllık zihniyet değişmemiş yani.
Durmazlar ve Büyükşehir Belediyesi arasında nasıl bir anlaşma var? Devlet İhale Kanunu’na göre ihale yapıldı mı, ihaleyi Durmazlar mı aldı? Başka firmaları biz neden hiç duymadık? Vagonları Belediye üretiyorsa Durmazlar ne üretiyor? Bu projeye başlanırken Durmazlar’ın dışında hangi firmalarla görüşüldü, hangi firmalardan teklif avcılar escort istendi, Durmazlar’a nasıl karar verildi? Daha önce vagon üretmek konusunda ne gibi bir deneyimleri var yada nereye vagon üretmiş? Buna benzer ihaleler yüzünden mi Büyükşehir Belediyesi uzun yıllar sonra işçilerinin maaşını zamanında ödeyemez duruma gelmiştir?
Evet Recep Altepe tekrar Bursa Büyükşehir Belediyesi adayı. AKP, Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylarından 213 bin, Meclis Üyesi Aday Adaylarından ise yaklaşık 375 bin lira başvuru ücreti toplandı. Büyükşehir Belediye Başkanlığı`na aday adayı Recep Altepe, 7 bin 500 lira yatırarak adaylık müracaatında bulundu. (tabi Belediye Başkanı aday adayı bile olmak için asgari ücretin nerdeyse 10 katını ödemeniz gerekiyor) Bu parayı kendi maaşından mı biriktirmiştir bilinmez ama AKP döneminde sadece bakanlar değil belediye başkanlarınada yolsuzluklar konusunda bakmak lazım. Sizce Recep Altepe temizmi?…….
Not 1: ilk yazımda bunları yazmak yerine herkeze merhaba demek isterdim. Bursanın ilk yerel demokrat, ilerici, doğru söylemekten korkmayan, emekten ve ezilenden yana olan bu kolektif haber sitesini neden yaptığımızı anlatmak isterdim ama böyle merhaba dedik üzgünüm.
*safdillik:
[1] yürek temizliği.
[2] saflık