Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Bursa Şubesi, deprem bölgesindeki gözlelerinin sonucunda tespit ettikleri eksiklikleri ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaştı. deprem bölgesinde koordinasyonsuzluk sorununun sürdüğünü belirten SES Bursa Şube Başkanı İrfan Açık, “Sağlık sistemi enkaz altında kalmıştır” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede sağlık ve psiko-sosyal destek çalışmalarını sürdüren SES Bursa Şubesi, bölgede yaptıkları incelemelerin sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.
Sendika binasına gerçekleşen basın toplantısında konuşan SES Bursa Şube Başkanı İrfan açık, depremin sağlık sistemi üzerindeki etkilerini, “Yıkılan hastaneler, ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumlarında solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar, Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumlarının yıkılan binaların altında kalarak tamamının işlevsiz hale gelmesi, özel hastanelerin tamamının kullanılamaz hale gelmesi… Depremin üzerinden 45 gün geçmiş olmasına rağmen açılamayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar ve gebe takipleri, verilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri…” ifadeleri ile dile getirdi.
Açık şöyle konuştu:
“Sağlık istemi enkaz altında kaldı”
“Depremzede sağlık emekçilerinin yasını dahi yaşamadan, ailesi ve çocukları için barınma koşulları sağlanmadan görevlerine çağrılmaları, destek olmaya çalışan SES başta olmak üzere işkolu örgütleri ile temas kurmama, önerilerini ve desteklerini kabul etmeme halleri, başka illerden görevlendirilen personelinin dahi barınma ve hijyen koşullarını sağlanmaması gibi ilk günden itibaren bölgede çalışma yapan sendikamızın raporlarına yansıyan yüzlerce sorun… Üniversite hastanelerinde çalışan emekçilerin yaşadığı ayrımcılığı anlatmaya bile gerek yok. Kısacası sağlık sistemi enkaz altında kalmıştır. “
“Yapılması gerekenleri söyledik ama dinleyen kim!”
Deprem bölgesindeki köylerde, çadır kentlerde ve toplu yaşam alanlarında birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmeye, koruyucu sağlığı geliştirmeye ve bulaşıcı hastalıkları önlemeye çalıştıklarını belirten Açık, açıklamasını “Sağlık emekçilerinin en az altı ay süre ile ücretli izinli sayılmalarını ve bir yerlerde yeni yaşamlarını kurmaya çalışmaları için zamana ihtiyaçları var dedik. Yeni yaşamalarını kurdukları kentlerde ki sağlık kurumlarına koşulsuz tayinleri yapılsın dedik. Tayin istemeyen ama çocuklarının okulları için başka illere gitmek zorunda kalanlara ücretli izinleri bittikten sonra en az 6 ay 1 yıl arası geçici görevlendirme yapılmasını önerdik. İlini terk etmeyen çalışmak isteyenlere uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlayın dedik. Ama dinleyen kim?” sözleri ile sürdürdü.
Açık, şöyle devam etti:
“AFAD ve sağlık sistemi de ‘tek adam’ rejimin etkisi ile hızlı hareket edemedi”
“Yaptığımız bütün saha çalışmalarında siyasi görüşü, etnik kökeni, mezhebi fark etmeksizin toplumun her kesiminden insan “ilk 2-3 gün devlet yoktu. Sonrasında da ayrımcılık vardı.” diyorlar. Belediyeler, askeriye ve tüm kurumlar bir çalışma yapacaksa; nasıl ki ülke tek adam rejimi ile yönetiliyorsa en başta AFAD tek adam rejimin yansıması gibi tek yetkili hale getirilmiş ve hızlı hareket etmenin önü tıkanmıştır. Sağlık Bakanlığı da tek adam rejiminin işkolumuzdaki vücut bulmuş hali ile hareket etmiş sendikamız başta olmak üzere işkolunda örgütlü emek ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen istişare etme gereği dahi duymamıştır. “
SES Bursa Şube Başkanı İrfan Açık, Adıyaman’da gönüllü ekiplerinin yaptığı gözlemlerin sonuçlarını da maddeler hakine paylaştı:
- Gezilen Alevi Kürt köylerinin, temel ihtiyaçlara ulaşmada ciddi bir şekilde ayrımcılığa maruz kaldıklarını gözlemledik. Bu köylerdeki, Kürt Alevilerine, çadırların çok geç gidildiği, gıda, giyim malzemelerinin, iş makinelerinin gidilmediğini gözlemledik. Birçok köylünün, kendi imkânlarıyla enkaz altında kalan cansız bedenleri, kendilerinin çıkarttıklarını belirttiler.
- Köylerde yaşlı nüfusun fazla olmasından kaynaklı kronik hastalığı olanlar ilaçlarına ulaşamadıklarını belirttiler.
- Yapılan saha taraması neticesinde, hem yetişkinlerde hem de çocukların büyük bir kısmında travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin olduğunu gözlemledik. Özellikle hem yetişkinlerle hem de kadınlarla psiko-sosyal destek çalışmalarının hızlandırılması gerekmektedir.
- Kadınların temel hijyen malzemelerine erişmede hala sıkıntılar mevcuttur. Bunun için çalışmaların sürdürülmesi gerekmektedir.
- Köylerde hayvancılık yapan köylülerin ciddi sorunlar yaşadıklarına şahit olduk. Yem bulamadıkları için insanların hayvanlarını fırsatçılara satmak zorunda kaldıklarını gördük. Hala hayvanların yeme ulaşmada sorunlar yaşamaktadırlar. Bunun için çözüm mekanizmaları oluşturulmalıdır.
- Aile planlamasının yapılabilmesi ve gebelik kontrolü için depremzedelerin erişiminin ücretsiz yapılması gerekir.
- Kadınlarda idrar yolları enfeksiyonlarının fazla olduğunu gözlemledik. İç çamaşırı ve hijyen ürünleri talepleri vardı.
- Bebeklerin çoğunda göz enfeksiyonu olduğu gözlemlendi. Son 1 ay içerisinde doğan bebeklerin Fkü taraması kontrolüne gitmesi ve gereken aşıların yapılması hakkında bilgi verildi.
- Öğrencilerin sınav kaygılarının olduğu, kitap ihtiyacı ve talebinin çok olduğunu gözlemlenmiştir.
- Kadınlarda ve kız çocuklarında bit ve uyuz vakaları tespit edildi. Fakat kadınlar ve çocuklar bu durumlarını gizlemek mecburiyetinde hissediyorlar.
- Birkaç köyde ishal salgını olduğu, çöplerin köylüler tarafından kendi çabalarıyla yakıldığı tespit edilmiştir.
- Köylerde genel olarak çevre bölgelerden göç ile ilgili ciddi sorunlar yaşandığı gözlemlendi.
- Birkaç köyde içme suyu problemi vardı. Tankerle su taşınıyordu.
- Çadır kentlerde yaşayan depremzedelerin en büyük sıkıntılarından biri de yeterli duşluk ve WC’nin olmamasıdır. Duş ve WC’nin az oluşu, çadırlara uzaklığı doğurduğundan gece ulaşımı /yaşlı ulaşımını zorlaştırmaktadır. Özellikle duşluklar ve WC’lerde hijyen durumları çok kötü. Mevcut salgın hastalıklar ve olası sağlık sorunları göz önünde bulundurulup ciddi bir çalışmanın yürütülmesi gereklidir.
Açık, depremzede sağlık emekçileri ve yurttaşlar için taleplerini. de şöyle dile getirdi:
- Çadır kentler ve konteyner kentlerin toplama kampı gibi görülmesi ve dizayn edilmesinden derhal vazgeçilmelidir. Buraların yaşam alanı olduğu, uzun süre kalınacağı görülerek bir düzenleme yapılmalıdır. Mevcut çadır kentler bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamakta, yangın tehlikesi ile yeni felaketlere yola açabilecek ve yakıt olarak kullanılan kömür zehirlenmelerinden kaynaklı ölüm sayılarının artmasına neden olacak şekildedir. Bu konuda uluslararası standartlar bellidir. Sendikamız SES ve TTB’nin önerileri dikkate alınmalıdır.
- Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden ele alınmalı, hijyen sorunu çözülmelidir.
- Çadır kentler de özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır. Birçok çadır kentte kadınların çadır dışına çıkmadığı gözlemlenmektedir. Her kentin kültürel durumunu da gören bir yerden kadınların çadır kentteki toplumsal yaşama katılımı için tedbirler alınmalıdır. Çadır kent yönetimlerinde yaşayanların aktif katılımını sağlayan mekanizmalar geliştirilmelidir.
- Temiz ve ulaşılabilir su sorunu ivedilikle çözülmelidir. Çadır kentlerde dağıtılan yemekler günlük besin ihtiyacını karşılamaya yetecek derecede olmalıdır. Özellikle çocuklara çok sayıda abur cubur yiyecekler dağıtılmakta ve sağlıkları için sorun teşkil edecektir.
- Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır. Kronik hastalıkları olanlar, bakıma muhtaç ve engelli olanların tedaviye erişimleri için tedbirler alınmalıdır. Hiçbir depremzededen tedavi süreçleri ve tüm kentler normale dönünceye kadar ücret (muayene, ilaç katılım vb.) alınmamalıdır.
- Üniversite eğitim sürecini aksatmayacak şekilde depremzedelerin yurtlar yerine kamu misafirhanelerinde barınmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki böylesi dönemlerde psiko-sosyal destek açısından en iyi sağaltım yolu toplumsallaşmadır. Okullar da toplumsallaşmanın araçları olarak değerlendirilerek bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir.
- Köylere yönelik sağlık taramaları kamusal olarak başlamalı ve köylerde uygun fosseptiklerin kurulması, banyo sorununun çözülmesi ve koruyucu sağlık bilgisinin verilmesine çalışılmalıdır. Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir.
- Enkazların kaldırılması sırasında insanların sağlığını olumsuz etkilememesi için toz yaratmayacak şekilde enkazlar sulanmalı, enkaz kaldırmada çalışan personel için işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, yeni sağlık sorunlarına ve çevre felaketlerine yol açmayacak şekilde uygun yerlere taşınması sağlanmalıdır. Enkaz kaldırma işini üstlenen şirketler çalışmayı yürütürken her aşamada denetlenmelidir.
- Depremin yıkıcı etkilerinin en fazla yaşandığı Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgesinde görevli kamu emekçilerinin hiçbir koşul aranmadan tayinleri istedikleri yere yapılmalıdır.
- Tayin istemeyen sağlık ve sosyal hizmet emekçileri en az 3-6 ay ücretli izinli sayılmalıdırlar. Bir şekilde deprem bölgesinden ayrılıp çeşitli kentlerde çocuklarını okullara yerleştirilenler, kendilerine barınma koşulları bulanlar deprem bölgesinde durum normalleşinceye kadar 3-6 aylık ücretli izin süreleri bittikten sonra bulundukları illerde 1 yıllığına geçici görevle çalışmaları sağlanmalıdır.
- Hiçbir şekilde deprem bölgesinden ayrılmayan ve geçici görevlerle dönüşümlü olarak deprem bölgelerine gönderilen sağlık ve sosyal emekçileri personeli için uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlanmış yaşam alanları oluşturulmalı ve çocuklar için 24 saat süreyle hizmet verecek kreşler açılmalıdır.
- Depremzede sağlık emekçileri için istediğimiz talepler Üniversite hastaneleri personeli için de hayata geçirilmelidir. Üniversite hastanesi personeline uygulanan ayrımcılıktan vazgeçilmelidir.
Açık, deprem sürecindeki sağlık hizmetlerine dönük değerlendirmesini de şu ifadelerle yaptı:
- Sağlık Bakanlığı organize olma kabiliyeti yitirmiş durumda, yürüyen işler sağlık emekçilerinin özverili cabası ve inisiyatif ile yürümektedir.
- Birinci basamak, ikinci basamak ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri ile halk sağlığı hizmetleri arasında koordinasyonsuzluk devam ediyor.
- Bazı yöneticilerin inisiyatif kullanması koordinasyon ve etkin çalışma konusunda fark oluşturmuş, yaralar daha erken sarılmıştır. Bununla birlikte inisiyatif kullanan yöneticiler dahi toplumsal çalışma yapan başta SES ve TTB ile kurumsal iş birliğinden uzak durmuştur. İlk günden bu yana hastanelerde ve sahada sürdürülen çalışmalar görmezden gelinmiştir. Hatta bu çalışmaların engellenmesine yönelik girişimlere başvurulmuştur.
- AKP hükümetinin toplumu kutuplaştırma siyaseti deprem döneminde de karşımıza ayrımcılık olarak çıkmıştır. Her türlü kamu hizmeti ve yardımlar ötekileştirilen halk ve inanç gruplarında oldukça yetersizdir ve geç olarak ulaştırılmıştır.
Açık, açıklamasını, “Bu ayrımcılıklara karşı Demokratik bir Türkiye inşası yönlü mücadelemizi daha da büyüteceğiz. SES olarak bu tabloya yol açanlardan hesap sormaya devam edeceğiz.Üyelerimizin, ailelerinin, halkımızın yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Deprem bölgesinde çalışmalarımız ile izleme heyetimiz tarafından gözlem ve gelen bilgileri kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. Biz zorlukları, acıları, karanlık günleri dayanışma ile aşacağız.” ifadeleri ile sonlandırdı.
Haber Merkezi