Sosyal medyada “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği, örgüt propagandası yaptığı ve dini değerleri aşağıladığı” iddiasıyla gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Gazeteci Ozan Kaplanoğlu, mahkemede verdiği ifadede, hakkındaki suçlamaları reddetti. İfadesinde demokrasi, laiklik ve insanca yaşama vurgu yapan Kaplanoğlu: “İnsanca yaşam istiyoruz’ ibaresinin, soruşturmaya konu edilmesi bu soruşturmanın mahiyetini göstermektedir” dedi.
Bursamuhalif.com internet sitesi editörü ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Kaplanoğlu, Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından evine yapılan baskınla gözaltına alınarak, sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı. Örgüt propagandası yapmak, dini değerleri aşağılamak, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla” gözaltına alınan Kaplanoğlu’nun sosyal medyadaki paylaşımları söz konusu soruşturmada delil olarak gösterildi. Kaplanoğlu’na 5 Mayıs’ta evinde yapılan aramada Halkevleri’ne ait bez afiş ve 2 adet “İnsanca yaşam istiyoruz. 3 Kasım’da Ankara’dayız” yazılı pankartların ne şekilde ve nereden temin edildiği, hangi amaçla evinde tutulduğu sorulurken, “Halkevleri üyesi olduğum için evimde bayrağını bulundurmam normaldir. Ayrıca, söz konusu afişin üzerinde ‘İnsanca yaşam istiyoruz’ ibaresinin yazılı olması bu soruşturmanın mahiyetini göstermektedir. İnsanca yaşamak istiyoruz’ yazılı afişin bu soruşturmaya delil olarak sokulması, bahsi geçen sözde örgütlere yönelik değil, demokrasi, laiklik, insanca yaşam talebine yönelik, bu talebi savunanlara yönelik olduğu açıktır” dedi.
Facebook hesabından yaptığı paylaşımda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafının, Cumhurbaşkanlığı forsu ve Türk bayrağının bulunduğu resmin üzerinde “Korkacaksın, titreyeceksin, yıkılacaksın” yazarak, Cumhurbaşkanını tehdit ederek aşağıladığı suçu yöneltilen Kaplanoğlu ifadesinde, “Bahse konu söz, Gezi direnişi zamanında katledilen Ali İsmail Korkmaz’a aittir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına değil, AKP iktidarının kendisine yönelik bir sözdür” dedi. Kaplanoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasının oylanacağı referandumun seçim yasakları, tarafsız olduğu için Cumhurbaşkanı’nı kapsamıyor” ibarelerini paylaşarak, Cumhurbaşkanı’na, T.C Devlet sistemine küfür ettiğine yönelik kendisine yöneltilen soruyla ilgili, “Üstteki cümle sisteme dair kendi şahsi görüşümdür. Cumhurbaşkanı’nı yargılamak için 3’te 2 oy gerekirken, Cumhurbaşkanı seçilirken yüzde 50 artı bir oy yeterli olmasından dolayı eleştirilerimi sundum. Mevcut rejimi eleştirmek, hakkında konuşmak hakaret değildir. Rejim değiştirmeyi savunmak ya da tartışmak suç olsaydı, Recep Tayyip Erdoğan mevcut rejimi değiştirerek, en büyük suçu işlemiş olurdu” dedi.
Soruşturmada 16 Nisan’da yapılan referandumun ardından YSK’nın mühürsüz oyları geçerli saymasıyla ilgili olarak sosyal medyada referandum kararlarına yönelik yaptığı eleştiri de konu edildi. Kaplanoğlu yaptığı bir paylaşımda, halk oylamasında oyların çalındığı, seçim güvenliğinden sorumlu olan YSK’nın görevini yapmadığı mesajının verilmek istendiğini, yüksek yargı organı statüsünde olan YSK’nın itibarını azaltacak ve halkın yargıya olan güvenini sarsacak nitelikte olduğuna yönelik iddiaya ise, “İç hukukta yargılama mercii olmayan YSK, 16 Nisan referandum günü aldığı mühürsüz oyların geçerli sayılması kararıyla anayasaya aykırı bir karar almıştır. Anayasa Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek yasal organıdır. Dolayısıyla anayasaya aykırı hiçbir kanun ve kararın hükmü yoktur” yanıtını verdi.
Kaplanoğlu’na yine sosyal medyada paylaştığı “Söz, yetki, karar, iktidar halka Halkevleri” yazılı pankartta bulunan “Halkevleri” ibaresinin THKP-C Dev-Yol Terör Örgütü’nün alan yapılanması olduğu, bu resmi paylaşmakla örgütün faaliyetlerini meşru göstermeye çalıştığı ve desteklediği yönündeki suçlamaya, “Halkevleri 1932 yılında Atatürk tarafından halkın aydınlanması, bilinçlenmesi, demokratik Cumhuriyet yapısına dahil edilebilmesi için kurulmuş bir halk örgütüdür. Darbeler zamanında kapatılmış ve halk tarafından tekrar açılmıştır. Halkevleri, halkın eğitim, sağlık, barınma, demokrasi, laiklik hakkını savunmak için 1987’den beri bu mücadeleye devam etmektedir. Halkevleri’ni bir örgütün yapılanması olarak nitelendirmek doğru değildir” yanıtını verirken, örgüt üyeliğiyle ilgili kendisine yöneltilen suçları kabul etmedi.
Tutuklu yargılanması kabul edilemez
Bursa’nın tarih araştırmacısı, Ozan Kaplanoğlu’nun babası Raif Kaplanoğlu ise, yıllar önce kapanmış ve hiçbir faaliyeti olmayan bir örgütün propagandasını yapmış iddiası ile tutuklanmasının son derece vahim ve saçma olduğunu ifade etti. Raif Kaplanoğlu, “Posta Gazetesi’nin Bursa Yazı işleri bürosunun kapatılmasının hemen ardından böyle bir girişimin olması ise tesadüf değil. Bu zamana kadar beklemelerinin nedeni Doğan Grubu’nda çalışan birisinin tutuklanmasının gündeme gelmemesidir. Çocuklarımızı aydın olsunlar diye özgür şekilde yetiştirdik. Ozan’ın hukuka aykırı olan hiçbir oluşumun içerisinde yer almadığını ve hukuksuz hiç bir söylemin, eylemin içerisinde yer almadığını biliyoruz. Ozan’ın tutuklu yargılanması kabul edilemez” diye konuştu.
Kaynak: Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi