Bu yıl 20’ncisi düzenlenen Onur Yürüyüşü İstanbul’da tüm yasaklamalara rağmen kutlandı. Polis saldırısı altında gerçekleşen yürüyüşte 150’den fazla kişi gözaltına alındı.
‘Direniş’ temasıyla bu yıl kutlanan Onur Haftası kapsamında İstiklal Caddesi’nde yapılmak istenen Onur Yürüyüşü öncesinde İstanbul Valiliği çeşitli yasaklamalar getirdi. Valilik Taksim’e çıkan duraklarda metronun durmadan devam edeceğini açıklarken, bugün gerçekleşen yürüyüşte pek çok sokak polis tarafından kapatıldı. Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve caddeye çıkan ara sokaklar trafiğe kapatılırken, buluşmanın adresi Sıraselviler Caddesi de polis ablukasına alındı. Ancak tüm yasaklamalara rağmen LGBTİ+’ler bulundukları her noktada saldırılara direndi ve basın açıklaması gerçekleştirdi.
Aralarında gazeteciler, avukatlar ve saldırılara tepki gösteren yurttaşların da olduğu 150’den fazla kişi gözaltına alındı. Cihangir’de kafelerde oturanlar da saldırıya uğradı, polis tarafından gözaltına alındı. AFP fotomuhabiri Bülent Kılıç’ın, ters kelepçe ile gözaltına alındığı görüntülendi.
İstanbul Gümüşsuyu’nda gericiler ellerinde muşta ile LGBTİ+’lara saldırı girişiminde bulundu, ancak gericilerin saldırı girişimi eylemciler tarafından püskürtüldü. Üç gerici de gözaltına alındı.
Pürtelaş, Kazancı ve Kabataş’ta açıklama okundu
Bir araya gelenler tarafından üç noktada basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamanın tam metni şöyle:
20. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşümüzü 26 Haziran Pazar günü her yıl olduğu gibi bu yıl da Taksim’de gerçekleştiriyoruz.
2013 yılında direniş teması ile bir araya gelerek Gezi isyanına akan bizler, gittikçe artan homofobi, transfobi ve bifobi ve her türlü fobiye karşı, erkek egemen devlet politikalarına karşı, heteroseksizme ve şiddete karşı yeniden direniş diyoruz!
Gezi Parkı için yargılanan ve iktidarın uygun gördüğü kurallara göre karar veren mahkemelerin hukuksuzca ağır hapis cezaları verdiği tüm direnişçileri ve dün 900. haftada bir araya gelen ve gözaltına alınan, yıllardır Galatasaray meydanında kayıplarını arayan Cumartesi Annelerini/İnsanlarını selamlıyoruz.
Her türlü yok saymaya, hedef göstermeye, yıldırma ve susturma politikalarına karşı Taksim’in tüm sokaklarından burada olduğumuzu, ateşimize su olmayan herkesi yakacağımızı bir kez daha güçlü bir şekilde haykırıyoruz; alışın ya da barışın bizim gitmeye hiç niyetimiz yok.
‘DÖNMEYİZ DÖNMEYİZ BİZ BU YOLDAN DÖNMEYİZ’
Çark caddelerimize, evlerimize, sokaklarımıza, bedenlerimize yapılan saldırılara, tahakküm kurmalara inat yan yanayız; bazen omuz omuza bazen de bacak omuza. Devlet eliyle üretilen nefret yüzünden katledilen ve intihara sürüklenen tüm arkadaşlarımızın ahıyla buradayız. Zirve Soylu, Hande Kader, Okyanus Efe, Eylül Cansın, Roşin Çiçek, Doski Azad, Ahmet Yıldız ve diğer tüm arkadaşlarımızın hesabını soracağız.
‘TRANS CİNAYETLERİ POLİTİKTİR’
‘TRANS İNTİHARLARI POLİTİKTİR’
Tıpkı Esat/Eryaman’da yerinden edilen seks işçisi arkadaşlarımızın mücadelesini yürüttüğümüz gibi, tıpkı Küçük Bayram Sokak’ta yaşayan, çalışan trans seks işçisi kadınların pandemiye rağmen yerlerinden edilmesine karşı direndiğimiz gibi, şimdi de İzmir’de Bornova Sokak’ta çalışan seks işçisi trans kadın arkadaşlarımızla birlikte direniyoruz. Geçen yıl 6 Mart’ta gerçekleşen Büyük Kadın Buluşması’nda özellikle seçilerek gözaltına alınan Kürt trans+ arkadaşlarımıza verilen para cezasını kabul etmiyoruz.
“BİJİ BERXWEDANA LUBUNYA’
“AFOBİYE KARŞI SES ÇIKAR”
“TERFLERE SELAM DÖNMEYE DEVAM”
Savaşın ve yarattığı baskının giderek herkesi ve her şeyi yuttuğunu biliyoruz. 2015’ten beri gittikçe ağırlaşan savaş politikalarının ve Kürdistan’da sürdürülen savaş politikalarının karşısında da direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz. Ne Lubunyalar Kürdistan’a, ne de Kürdistan LGBTİ+ hareketine sırt çeviremez.
Lubunyaların ve kadınların yaşamını korumayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’ni tek gecede kaldıranlara karşı direnmeye devam ediyoruz. Bu hukuksuz geri çekilmeye karşı kadınlar ve LGBTİ+ lar olarak haklı mücadelemizi irademizle sürdürüyoruz. Bizi cezasızlık politikası ile terbiye etmeye çalışanlara buradan sesleniyoruz; İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Meriç nehrinde, Ege’nin ve Akdenizin sularında ölen dostlarımızın hesabı sorulmadı. aAtan mülteci düşmanlığı ile hedef gösterilen mülteci dostlarımızla birlikte olduğumuzu, bir arada yaşamı savunduğumuzu duyuruyoruz. Göçmenleri hedef gösterenlerle, LGBTİ+’ları hedef gösteren aklın aynı olduğunu biliyoruz. Sınırsız, sınıfsız, cinsiyetsiz bir dünyanın hayaliyle bugün sokaklardayız.
‘Mülteci Lubunyalar Onurumuzdur’
Devletin ve devlet gücüyle hareket eden paramiliter çetelerin hedef göstermelerine, nefret kampanyalarına karşı birbirimize ve direnişimize sahip çıkıyoruz.
LGBTİ+ düşmanlığının sadece bu topraklara özgü olmadığını biliyoruz. İki gün önce Oslo’da yaşanan saldırıda hayatını kaybeden LGBTİ+’ları anıyor, mücadelemizin ve dayanışmamızın sınır tanımadığını hatırlatıyoruz.
Kaybettiğimiz dostlarımızın, her yerde direnen lubunyaların sesleri kulaklarımızda, enerjileri coşkumuzda, cesaretleri direnişimizde. Her birimiz her birimize güç oluyoruz, birlikte güçlüyüz. Gücümüzü direnişimizden alıyoruz, direnmeye devam ediyoruz. Bizler her yıl Haziran ayının son haftasında sokaklarda onurunu ve var oluşunu kutlayan LGBTİ+’lar olarak mücadelemizdeki ısrarımız, yarına duyduğumuz umut, birbirimizden aldığımız cesaret ve dayanışmayla buradayız. Vardık, varız, varolacağız!
Haber Merkezi