Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi tarafından Karaman Dernekler Yerleşkesi'nde düzenlenen söyleşide ' Gazeteciliğin önündeki engel, sansür' konusu ele alındı.
ÇGD Bursa Şubesi tarafından düzenlenen 'Gazeteciliğin önündeki engel, sansür' konulu söyleşiye Karaman Dernekler Yerleşkesi ev sahipliği yaptı.
ÇGD Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Aysın Komitgan'ın yönettiği söyleşide RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Bulut ve enbursa.com yazarı Necati Kartal konuşmacı olarak yer aldı.
RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, RTÜK'ün son 11 aydaki ceza tercihlerine değindi ve şunları söyledi:
"İktidarı eleştiren medya kurumlarına geçtiğimiz 11 aylık süreçte RTÜK 47 ceza vermiş. İktidara yakın medya kuruluşlarından sadece Beyaz TV 2 ceza almış. Bunlardan biri de Rasim Ozan Kütahyalı'nın bir yayında yaptığı küfür, hakaret içerikli konuşma."
RTÜK'ün tam bir sansür kurulu olarak işlediğini belirten Taşçı, "İktidara en küçük bir eleştiriye tahammül yok. Herkesin aynı şeyi söylemesi isteniyor." dedi.
Taşçı'nın ardından konuşan enbursa.com yazarı Necati Kartal ise hem iktidarların gazeteciler üzerinde baskısının arttığını hem de gazeteciliğin itibarının zarar gördüğünü söyledi.
Kartal şöyle konuştu:
"Ele geçirilmiş bir medya var. Diğer medyayı da pek konuşturmak istemiyorlar. Sansürün bundan sonra daha baskın olacağını düşünüyorum. Geleneksel medyanın yerini internet medyası aldı, alıyor. Eskinin çöktüğü, yeninin tam egemenlik kuramadığı bir dönem. Gazetelerin ve gazeteciliğin itibari bozulduğu için hem dünyada hem de Türkiye'de okur kaybı var. Hem Türkiye'de hem dünyada hükümetlerin medya üzerinde baskısı arttı.
Dijitalleşme diyoruz. Bana göre sansürün en büyüğü burada oluşacak. Yapay zeka ile oluşturulan yapay muhabir Ruters'ta yılın muhabiri seçildi. Peki, gazetecilik etiği, haberi insanca koklamak? Bu algoritmaları devler yapıyor. Diğer devler de bu işe girerse sektörde istihdamı bitirirler."
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Bulut ise toplumda sansürün nasıl algılandığına ve gazetecilik, ifade özgürlüğü ilişkisi ile rejim ilişkisine dikkat çekti.
Gökhan Bulut, şunları söyledi:
"Gazetecilik başka hiçbir meslekte olmadığı kadar toplumla iç içe. Dolayısıyla biz gazetecilik konuşurken rejim konuşmak durumdayız. 1980'den sonra uygulanan neoliberal politikalar AKP döneminde, özellikle son 10 yılda tavan yaptı.
İfade özgürlüğünün gazeteci için ve toplum için ne anlama geldiği önemli. Gazeteci için ifade özgürlüğü mesleğin ta kendisidir. İfade özgürlüğü yoksa gazetecilik ancak gazetecilik mücadelesine dönüşür. Gazetecilik ve toplum ilişkisi birbirinden bağımsız düşünülemez.
Gazetecilik son dönemde oldukça fazla sermayenin eline geçmiş durumda. Medya sermayeleşirken gazetecilerde ise fikir ve işçilik birbirinden ayrılmaya başladı.Gazetecilerden istenen yalnızca boşlukları olan bir metni doldurmak, birbirinin aynı haberler yapmak. Haber iyiden iyiye metalaşmış , alınıp satılabilen bir şeye dönüşmüş durumda.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen sistem bugün itibariyle bir monarşik sistemdir. Hepsi bir Kanun-i Esasi kopyası.
Bize dezenformasyon ile mücadele dedikleri "Sansür" yasası 1876'nın istibdat yasasıdır. Bu yasadaki tıklanma sayıları bile sansürdür."
Haber Merkezi