On ili enkaza dönüştüren Maraş merkezli depremlerin ardından hukuki süreç de başladı. Yaşanan can ve mal kayıpları için sorumluların bulunması ve yargı önüne çıkarılması konusunda Türkiye Barolar Birliği (TBB), ‘Enkaz Radarı’ uygulamasını hayata geçirdi. Ayrıca illerdeki barolardan görevlendirilen avukatlar ile bölgede inceleme çalışmaları başladı.
Deprem gerçeğiyle bir kez daha karşı karşıya kalan Türkiye’de, enkaza dönen binaların kaçmaya çalışan müteahhitlerinin, mühendis ve sorumlularının gözaltına alınma, tutuklanma haberleri de gündemde. Şu ana kadar yapılan hukuki işlemlerle ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Bugüne kadar hakkında işlem yapılan şüpheli sayısı 245, adli kontrol verilen şüpheli sayısı 47, yakalama kararı çıkarılan ama henüz yakalanmamış şüpheli sayısı 7, gözaltı talimatı verilen 45, gözaltında olan kişi sayısı ise 27. Şüphelilik vasfı değerlendirilen kişi sayısı şu anda 29. Yurt dışında olduğu tespit edilen 4, öldüğü tespit edilen 10, ifadeleri alınan 22 şüpheli bulunduğunu buradan ifade etmek isterim.” açıklamasında bulundu. Arama kurtarma çalışmaları tamamlanan binalarda başlayan enkaz kaldırma çalışmaları ve yargı sürecine dair TBB Başkan Yardımcısı Avukat Gürkan Altun BursaMuhalif’e değerlendirmelerde bulundu.
Deprem öncesi ve sonrasında hukuki olarak yapılması gerekenleri ve şu an deprem bölgesinde baroların çalışmalarını değerlendiren Altun, “İllerde hukuk masaları oluşturuyoruz, hukuk masalarında yurttaşlar doğrudan meslektaşlarımıza danışıyorlar. Yine bu döneme özel bir yazılım olan ‘Enkaz Radarı’ uygulaması ile hasar tespitine destek olmak anlamında delil ve belge toplayacağız.” dedi.
Enkazı delil almadan kaldırmak suç
Bursa özelinde de yurttaşların öncelikle sağlıklı alanlarda, sağlıklı binaları, sağlıklı konutları seçmek, bu konuda da yerel yönetimleri zorlamak zorunda olduğunu söyleyen Altun, ‘Yapı Kayıt Belgesi’ olan bir binayı, konutu satın almamak ve kendi konutunu imara, ruhsata aykırı yapmamanın yurttaşların yapabilecekleri arasında olduğunu belirtti. “Bu deprem Bursa’da olmadığına göre alacağı binanın yerine, zeminine, karotuna, yapılmış testlerine bakarak binayı seçmeli, yani içindeki mutfağına, banyosuna, lüks olma durumuna, metrekaresine değil de öncelikle buna bakması gerekiyor. Ama afet olduktan sonra ne yapmalı diyorsanız da o durumda da biz devreye giriyor, barolar devreye giriyor, onlara hukuki mücadelesinde destek oluyorlar.” dedi.
Teknik olarak hiç kimsenin enkazı delil almadan kaldırmasının söz konusu olmadığını söyleyen Altun, “Çünkü bunu yapması suçtur. O binada canlı veya ölü hiç kimsenin kalmadığından emin olunur, o bina check edilir. Bina ağır hasarlı ve yıkılmışsa elbette temizlenir ve ortadan kaldırılır ama tüm bunlardan emin olunduktan sonra yapılır.
Cumhuriyet Savcısı son ölümü ve son canlıyı tespit ettikten sonra, bilirkişi heyeti ile demirden de karottan da betondan da kumdan da gerekli örneği alarak delil torbasına koyması ve bu bina incelenmiştir ibaresini de o binanın üzerine işlemesinden sonra oranın yıkılması ve enkazının da kaldırılması gerçekleşir. Bunun dışına çıkıldığına dair şu an somut sahada hiçbir veri yok çünkü hala arama kurtarma devam ediyor.” dedi
Binanın yıkılmış olması tek başına delil
Hatay’da işyeri ve konutların laboratuvar test sonuç evraklarının bulunduğu tek katlı Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü’nün yıkılmasına dair TBB olarak gerekli yerlere müracatların yapıldığını belirten Gürkan Altun, binadaki belgelerin önemli olduğunu ama tek başına delil olarak kabul edilmediğini ve hukuki sürecin nasıl gelişeceğini şöyle aktardı:
“Sadece bir kamu binası ile ilgili bir somut sorun yaşadık ve ona ilişkin gerekli müracaatlar yapıldı. Bu bir okul olsaydı ilgilenmezdik ama Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne ait bir bina olduğu için önemliydi. Her ne kadar 2010 tarihinden sonraki kayıtların yüzde 90’ı dijital olarak tutuluyor olsa da dijital tutulmayanlar açısından ıslak imzalı belgelerin önemi var. Belgelerin bulunduğu binanın yıkılıyor olması eylemi bütünüyle ortadan kaldırmaz, çünkü ceza hukuku açısından binanın yıkılmış olması tek başına yetiyor. Sadece sorumluların tayin ve tespiti, suçun vasfının belirlenmesi olası kast, bilinçli taksir, taksir gibi ayrımlara gidilmesi anlamında o binadan sağlıklı numune alınması bu sonucu getirecek. O binayı yapan, zemini kötüyse ona ruhsat veren, yeşil alansa onu imara açan mülkiye, idare ile o binayı yapan müteahhiti, şantiye şefini sorumluluktan kurtaramıyor. O binanın yıkılmış olması tek başına delil zaten. Diğerleri dediğim gibi vasıf tayininde, nitelikte ve sorumluları belirlemede önem arz ediyor ama bunların hiçbiri alınmadı, birileri kurtaracak diye de bir şey söz konusu değil.”
Nur Derya