Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi. Halkın derin bir yoksulluğa itildiğini belirten Toy, “Bu absürt komedi halinde Türk Lirası’ndan daha hızlı değer kaybeden tek şey ise TÜİK’in sözü olmuştur. İyi bir yalanın bile bir miktar gerçeğe dayanmak zorunda olduğundan habersiz olarak rakam açıklayan TÜİK’i konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in araştırmaları da çürütmektedir.” dedi.
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerini eleştirdi.
“Ülkece derin bir yoksulluğa itiliyoruz”
Toy, ekonomi bilimiyle zıtlaşarak uygulanan politikalar, kamu yararını hiçe sayan rant eksenli hamleler, milli üretimi baltalayıp dışarıdan tüketimi dayatan ve insanları döviz kuruna endeksli yaşar hale getiren anlayış nedeniyle halkın derin bir yoksulluğa itildiğini söyledi.
Zengini daha zengin, orta sınıfı yoksul, yoksulu ise sefil hale getiren bu kaotik ekonomik tablonun emek cephesinin üzerine kara bir bulut gibi çöktüğünü belirten Toy, “Ülkenin çalışma yaşı grubundaki nüfusunun büyük bir kısmı düzenli bir iş bulamamakta, bir işte çalışanların çok büyük bir kısmı ise hayatını idame ettirecek insanca ücret alamamaktadır.” dedi.
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Toy, şunları söyledi:
“TÜİK, TL’den daha hızlı değer kaybetti”
“Kiraların birkaç yıl öncesinin ev taksidi fiyatlarına ulaştığı, halkın artık meyve/sebzeyi taneyle hatta yarım yarım aldığı, evde ikinci bir odada lambayı yakmanın bile lüks haline geldiği ülkemizde, ekonomi bakanı gözlerindeki ışıltıdan ve Türk Lirası zaten dibi gördüğü için canımızın sıkılmasının yersiz olduğundan bahsetmektedir. Bu absürt komedi halinde Türk Lirası’ndan daha hızlı değer kaybeden tek şey ise TÜİK’in sözü olmuştur. TÜİK’in sözünün üstüne söz söylenmemesi, başka kimsenin enflasyon oranı açıklamaması için iktidarın giriştiği yasal düzenleme de, halihazırda bu değer kaybının sağlaması olmuştur.”
“İyi bir yalan bile bir miktar gerçeğe dayanmalıdır”
TÜİK’in Nisan ayı enflasyonunu yüzde 7.25 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69.97 olarak açıkladığını hatırlatan Toy, “İyi bir yalanın bile bir miktar gerçeğe dayanmak zorunda olduğundan habersiz olarak rakam açıklayan TÜİK’i konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in araştırmaları da çürütmektedir.
TÜİK aylık gıda enflasyonunu yüzde 13.38 olarak açıklarken, konfederasyonumuz sebzelerin bir önceki aya göre yüzde 28.7, meyvenin ise 47.4 artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Konfederasyonumuza göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gereken aylık harcama tutarı Nisan ayında 6 bin 170 liraya çıkmıştır. Aynı aile, insan onuruna yaraşır ve yoksulluk hissi çekmeden yaşayabilmek için gıda dışındaki ihtiyaçlara 12 bin 500 lira harcamak zorundadır.” dedi.
Toy’un açıklamaları şöyle devam etti:
“Ağır sefaleti kamufle etmek mümkün değil”
“Üstelik hemen her sektörün içinde nakliye ve ulaşım olduğu düşünülürse benzine ardı arkası olmaksızın gelecek zamların, tüm ihtiyaç kalemlerindeki fiyat artışını daha da tepelere çıkaracağı açıktır. Simidin bile 4 lira olduğu bu ülkede yaşanan ağır sefaleti artık Lozan Anlaşması’nın hiç var olmayan gizli maddeleri ya da şehir efsanesine dönen sürpriz doğalgaz rezervleri gibi gaipten müjdelerle kamufle etmek mümkün değildir.
“Emekçiler için bıçak kemikte, ekmek aslanın midesindedir”
Tüm işçi sınıfı gibi eğitim emekçileri için de bıçak kemikte, ekmek aslanın midesindedir. Eğitim-İş olarak, diğer tüm sendikalar sessizliğe gömülürken, bir günlük iş bırakma eylemi düzenlemiş ve eğitim emekçileri olarak bize reva görüle sefalete karşı sessiz kalmayacağımızı göstermiştik. Yurt çapında irade gösterdiğimiz bu eylemlerde, “İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde yüz zam istiyoruz. Sistematik ve hadsiz saldırılar altındaki meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz. Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz. Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin ayrım gözetilmeksizin eğitim çalışanlarının tümüne ödenmesini istiyoruz” demiştik. Sözümüzün ve haklı taleplerimizin arkasındayız.
“Taleplerimiz karşılanmaz ise üretimden gelen gücümüzü ortaya koyacağız”
Eğitim emekçilerinin bu haklı talepleri kısa sürede karşılanmazsa üretimden gelen gücümüzü ortaya koyacağımızı ilan ediyoruz. İnsan yetiştirip ülkenin geleceğini şekillendirecek kadar hayati bir mesleği icra eden, Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim emekçilerinin sessiz ve kimsesiz olmadığının altını çiziyoruz. Eğitim alanında faaliyet gösteren tüm sendikaları da bu kararlılıkta buluşmaya, üyelerinin hakları için irade göstermeye çağırıyoruz. Gün sessiz kalıp boyun eğmenin değil üstat Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vermenin günüdür!”
Haber Merkezi