Tarih 16 Kasım 2019. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Topkapı kampüsünde düzenlenen Fatih, Silivri, Topkapı ve Zeytinburnu sosyal güvenlik merkezleri toplu açılış töreninde konuşmuştu. EYT konusunda gerçek düşüncelerini “Seçim kaybetsek de yokum” sözleri ile açığa vurmuştu. Süreç yine oraya doğru mu gidiyor?
Erdoğan’ın konuşmasının EYT ile ilgili kısmı şöyleydi:
“Tutturmuş bir EYT. Erken emeklilik. İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Bizim ülkemizin başına da bu erken emekliliği dolayanlar maalesef bunun bedelini ödediler ve ödeyecekler. Niçin erken emeklilik? Bırakalım ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını da en güzel şekliyle alsın. Hem erken emeki olduğu zaman ideal olan ücreti alamayacak. Hem de ikinci bir iş aramak sureti ile de işsizliğe ne yazık ki öncü olacak. Sosyal Güvenlik sistemimizin çökmesini istemelerinin zaten tek sebebi böylece oluşan kaos ortamından kendilerine siyasi rant devşirme hesabıdır. Biz bunu politik hesaplarla yapmayız. Ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum. Beni bu yola asla teşvik etmeyin. Milletimin faydası neredeyse ona varım. Milletimin zararına bir şey ise asla yokum. Seçim kaybetsek de yokum. Bütün dünya sistemimizi kendine uyarlamaya çalışıyor bizdeki bazı köhne zihniyetler sistemi çökertmek için birlik peşinde koşuyor.“
Erdoğan’ın EYT konusunda çok fazla bilgi sahibi olmadığı ya da bilinçli olarak konuyu farklı bir yere çekmeye çalıştığı daha 2019’daki konuşmasında sarf ettiği sözlerden anlaşılıyor.
Erdoğan, “Hem erken emeki olduğu zaman ideal olan ücreti alamayacak. Hem de ikinci bir iş aramak sureti ile de işsizliğe ne yazık ki öncü olacak. ” diyor.
Peki, gerçek öyle miydi?
Türkiye’de AKP iktidarları döneminde aylık bağlama oranları kademeli olarak düşürüldü. Bu yüzden primini dolduran ama yaşa takılan milyonlarca kişi sigortalı çalışmaya devam ettiği sürece daha düşük emekli aylığı alıyor. Yani emeklilerin ideal ücreti alamamalarının nedeni bizzat AKP iktidarının aylık bağlama oranını düşürmesi. Üstelik bu durumun emekli maaşının düşmesini istemeyen çok sayıda kişiyi kayıt dışı çalışmaya teşvik ettiği de bir gerçek.
Gelelim emekli olduktan sonra ikinci bir işte çalışma konusuna… Türkiye’de hali hazırda emekli olan pek çok kişi çalışmak zorunda kalıyor. Üstelik bu bir tercih değil zorunluluk. En düşük emekli maaşının 3 bin 500 lira olduğu bir ülkede o fiyata neredeyse kiralık ev olmadığını ülkeyi yönetenler de çok iyi biliyor. Siz emeklilerinize insanca yaşayabilecekleri bir ücret verirseniz onların iş yaşamından çıkmasını da sağlayarak genç istihdamın önünü açabilirsiniz. Sınırsız yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanlığı makamı, bir şikayet makamı olmasa gerek. Emekliler neden çalışmak zorunda kalıyor? İkinci bir ev almak için mi, ikinci bir araba almak için mi, yat almak için mi? Yoksa kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu ailesinin karnını doyurmak için mi?
Erdoğan, “Sosyal Güvenlik sistemimizin çökmesini istemelerinin zaten tek sebebi böylece oluşan kaos ortamından kendilerine siyasi rant devşirme hesabıdır. ” diyor.
Peki, gerçek öyle miydi?
EYT konusunda uzun yıllardır mücadele eden ve konuyu ülke gündeminin bir numarasına taşıyan bizzat EYT’liler. Erdoğan, bu sözü EYT’lilere değil de muhalefete söylüyor diyelim. Yine de tutarlı değil. Çünkü, EYT Federasyonu yıllardır Erdoğan’dan randevu talep ediyor. Bırakalım Erdoğan’ı, Çalışma Bakanı bile randevu vermedi. Siz bu insanları “çift dikiş”, “türedi” gibi sözlerle ötekileştirmeyip de dinleseydiniz ve mağduriyetin çözümüne ilk günden ön ayak olsaydınız, doğal olarak da siyasi rant konusunda muhalefeti devre dışı bırakabilirdiniz.
Peki, ne yaptınız?
Tam da bu noktada Erdoğan, “Biz bunu politik hesaplarla yapmayız. Ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum. Beni bu yola asla teşvik etmeyin. Milletimin faydası neredeyse ona varım. Milletimin zararına bir şey ise asla yokum. Seçim kaybetsek de yokum.” diyor.
Ve devam ediyor: “Bütün dünya sistemimizi kendine uyarlamaya çalışıyor bizdeki bazı köhne zihniyetler sistemi çökertmek için birlik peşinde koşuyor.“
Peki, öyle mi?
Yurt dışında Türkiye’ye gelen emeklilerin gönüllerince tatil yaptığı, bizim emeklilerimizin ise ucuz ekmek kuyruğunda beklediği bir ortamda bu sözler gerçekçi değil tabii ki.
EYT’den asıl siyasal rant elde etmek isteyen kim?
EYT ile ilgili Erdoğan’ın gerçek düşünceleri bunlar. Peki, ne oldu da hükümet EYT konusunda bir vaatte bulundu? Cevabı hepimiz biliyoruz. Çünkü seçim var. Ancak, AKP cenahında EYT konusunda durumdan siyasi rant devşirmek dışında konuya bakış açısından Erdoğan’ın söylemleri dışında değişen bir durum olmadığı görülüyor.
Bakan Bilgin, EYT konusunda en kapsayıcı çalışmayı yaptıklarını, konuyu da Aralık ayında TBMM’ye getireceklerini söylemişti. Dün gece ne söyledi? Hiçbir şey! Neden? Bilmiyoruz. Kimleri kapsayacak, yaş şartı olacak mı, bilmiyoruz.
EYT’liler staj ve çıraklık mağdurlarının da yasa kapsamına alınması için mücadele ederken iktidar temsilcileri tarafından ortaya konan bu çelişkili durum, bırakın stajı, EYT’de yeni bir yaş şartı üzerinde çalışıldığı algısını güçlendirdi.
Net bir dille “Yaş şartı yoktur” demedi Sayın Bakan. Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan’ın EYT’liler ile ilgili fikirleri çok da değişmemiş. Öyle olmasa sayın Bakan en azından dün gece, ‘Mevcut yasa nedeniyle yaşa takılan herkesin mağduriyetini çözüyoruz, burada hiçbir şart koymuyoruz. 99 öncesi emeklilik şartları ne ise ve yasa kimleri vurduysa herkesi aynı şartlarda emekli edeceğiz’ derdi. Demedi.
AKP’liler de bakanlar da bilmiyor!
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, “EYT düzenlemesinin getireceği ilave mali yükün cumhurbaşkanının onayına sunulduktan sonra netleşeceğini ” söyledi. Bakan Bilgin de Erdoğan’ın EYT konusunda neyi ne kadar kabul edeceğini kestiremediği için TBMM’de konuyla ilgili net konuşamadı. Buradan öyle anlaşılıyor ki, bir netlik yok. Ne Maliye Bakanı ne de Çalışma Bakanı EYT yasasının nasıl çıkacağını bilmiyor.
İhtimallerden biri, AKP’lilerin aylardır büyük laflarla vaat etikleri EYT çözümünün Erdoğan’a takılacağı… Erdoğan’ın ilk başta sarf ettiği sözleri yutmamak için belirli bir yaş şartı talep edeceği. İktidarın mali bir program ile neyin nasıl yapılacağı konusunda işin içinden çıkamadığı ama aynı zamanda da bir yasa çıkararak artık ne kadar tutarsa, medya gücünü de devreye sokarak oy devşirmeye çalışacağı.
Bir diğer ihtimal ise, Erdoğan’ın beklentileri karşılayacak bir EYT yasasının müjdesini bizzat verip ters köşe yapması. Yani yine Erdoğan’ın ‘kahraman’ ilan edileceği bir ortam için baştan durumu biraz karmaşık hale getirdikleri…
Görüldüğü üzere top, “Seçim kaybetsek de yokum” diyen Erdoğan’da… Yani milyonlarca kişinin hayatını etkileyecek bir yasanın içeriği, kimleri kapsayacağı, yeni mağduriyetler yaratıp yaratmayacağına bir kişi karar verecek.
Bu arada Erdoğan’ın EYT konusunda mağdurların tamamını değil de belirli bir kısmını kapsayacak bir plan üzerinde durduğu konusundaki haberler, ABD basınında yer almaya başladı. İddiaya göre, ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarından Bloomberg’e konuşan Türk yetkililer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın EYT ile ilgili yeni hamleler hazırlığı içerisinde olduğunu söyledi.
Sonuç nasıl olacak, bekleyip göreceğiz. EYT’lilerin ise beklemeye pek niyetleri olmadığı, haklarını alıncaya kadar mücadele etmeye kararlı oldukları açık. İlk günden beri yeniden seçim malzemesi olmak istemediklerini dile getiren EYT’liler, yine bir seçim arifesinde Türkiye’nin gündeminde…
Bakalım bu sefer seçimin malzemesi mi yoksa belirleyicisi mi olacaklar!
EYT Federasyonu bu konuda oldukça net mesajlar veriyor.
Haber Merkezi