Ozan Kaplanoğlu
Hem Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem de Nurhayat Altaca Kayışoğlu olarak yerelden seçimlere nasıl bakıyorsunuz? Siz daha önceki dönemde milletvekili olarak Meclis’teydiniz. Daha önceki dönem Meclis nasıl geçti? Gelecek Meclis dönemi nasıl planlanıyor, daha mı gerileme olacak yoksa muhalefet iktidarı görecek mi? Ceyhun İrgil: “7 Haziran sonrasında AKP’nin pısmış bir şekilde köşede oturduğunu gördük, Meslis dağılımında orta bölümün yarısının bizde olduğunu gördük” demişti. Bu seçimde Meclis’in tamamı alınacak mı?
Tarafsız medyaya ihtiyaç var
Öncelikle ülkemizde tarafsız, ilkeli, bağımsız basına çok ihtiyacımız var. Biz bunu üç yıllık meclis çalışmalarımızda gördük. Çok çalıştık, toplumun bütün kesimlerinin sorunlarını dile getirdik, milletin yararına olmayan kanunlara karşı mücadele ettik, milletin yararına olan bir çok kanun teklifi verdik ama yerelde dolaşırken görüyorum ki bütün bu yaptıklarımızı yeterince duyuramamışız. Bu medyadan kaynaklanan bir eksiklik ve milletin haber almasını sağlamak için çıktığınız bu yolda sizlere başarılar diliyorum.
7 Hazirandan beri Cumhuriyet tarihinin çok önemli, olağan-üstü olaylarını yaşadık. En önemlisi milletin elindeki egemenlik yetkisi alınıp tek bir kişiye teslim edildi. Bu süreçte ben de Anayasa Komisyonu üyesiydim. Her anı sosyal medya hesaplarımızdan duyurmaya çalıştık ve orda söylediğimiz her şeyde yine haklı çıktık. Koalisyon bitecek dediler tam tersine koalisyonsuz asla iktidar olunamayan bir sistem getirdiler mesela. Şimdi 7 Hazirandan daha iyi noktadayız bu yüzden. Çünkü milletimizin büyük bir kesimiyle ittifakı biz sağladık bu yüzden meclis aritmetiğinde de o sıraların çoğu millet ittifakının olacaktır. Hatta biz şu yetkisi istiyoruz. Tek adamcı sisteme son verip eskiye de dönmek değil ama daha güçlü, daha demokratik, denge ve denetleme mekanizmaları olan parlamenter sistemi kurmak için millet ittifakına 400 milletvekilli istiyoruz. Anayasayı bu açıdan ele alacak toplumsal uzlaşmayı sağlayacak bir meclis kurulmasını milletten istiyoruz.
Bu üç yıl içerisinde neler oldu derseniz, maalesef ülkemizde ileriye giden pek bir şey olmadı. Ülkemizde kronikleşmiş beş temel sorun var ve daha da geriye gittik. Eğitimde pisa verilerinde her yıl geri sıralara düşüyoruz. Ekonomi de artan bir şey varsa o da devletin de milletin de borçları.. Ekonomide bazı şişirilmiş rakamlara bakarsak büyüyormuş gibi gösteriliyoruz ama millet kendi cebine baktığında kendi ekonomisinin büyümediğini görüyor. Dış politikada hiç dostumuz kalmadı. Demokrasinin bütün kurumları tahrip edildi. İnsanlar konuşmaya korkar oldu. Onalım yarattığı baskı ikliminde yatırımcılar güven duymadığı için yatırım yok. Ve yıllardır çözülemeyen bir toplumsal barış ve ya Kürt sorunu denilen sorunumuz var.. Bu beş temel sorun olduğu yerde duruyor bile diyemiyoruz maalesef daha da derinleşmiş. Bu iktidar geldiğinde asgari ücretle alınabilen şeyler şimdi alınamıyor paramızın değeri kalmadı. Eğitimde 14 bakan değişti her gelen yeni bir sistem getirdi, son olarak bir kişinin ağzından çıkan talimatla sınav sistemi yine değişti, üstelik bu işin uzmanlarına hiç sorulmadan. Çocuklarımız denek gibi kullanılıyor.
Çiftçi üretmekten vazgeçiyor
Yaşanan bu beş temel sorunu biz yerelde de çok yakıcı bir şekilde hissediyoruz. Örneğin tarımda önemli bir yeri olan Bursa bu ekonomik sorunları çok yoğun hissetti. Biz haftada üç günlük meclis çalışmaları dışında her gün Bursa’da olduk ve dolaştık. Özellikle ova köylerimizde çiftçilere bir dokunup bin ah işittik. Masraflarını karşılayamayan çiftçiler üretmekten vazgeçiyorlar. Diyorlar ki bize ürünü sattığımızda mazotu, gübreyi, işçiliği dahi karşılayamıyoruz. Bankaya borçlarımız katlanarak büyüyor. O halde ne yapmamız lazım. Çiftçinin maliyetini düşürmemiz lazım. Biz hem kanun teklifleri verdik hem de her bütçe görüşmesinde önergeler vererek çiftçilerimizin kullandığı mazotun vergisi alınmasın dedik ama Akp oylarıyla reddedildi. Biz tarımda dışa bağımlı hale geldik. Dış ticaret açığımızın büyük kısmını tarım ürünleri oluşturuyor. Bakın bir gün Mustafakemalpaşa ilçemizin Demireli köyünde dolaşıyorduk, orda bir kurutma paketleme tesisi var mercimeğin Çinden geldiğini öğrendik. Sarımsak başka ülkeden nohut başka ülkeden. Bizim bu ekilip bilinmeyen bereketli topraklarımıza işsiz gençlerimize yazık günah değiş mi?. Bir gecede yandasın trilyonluk vergi borcu silinirken neden üretimi artıracak, ekonomiyi büyütecek, paralarımızın dışarıya gitmesini engelleyecek çiftçiye yönelik vergi indirimi geçirilemiyor?. Üstelik çiftçi kazanırsa ekonomiye geri dönüyor, esnaf kazanıyor, memur kazanıyor hep beraber kazanıyoruz. Ama maalesef bu iktidar yoksul kendisine muhtaç bir millet istiyor. İktidarını sürdürmenin yolu olarak muhtaçlık politikası sürdürüyor. Biz buna son vereceğiz. Ekonomik olarak büyüyeceğiz ve bölüşeceğiz.
Göstermelik değil gerçekçi çözümler getireceğiz
Ülkemizin sorunlarını da çözümlerini de bilen biziz. Bakın seçim üstü çıkardıkları yasalar, projeler bizim projelerimizden kopyalanmış ama kötü kopya. Mesela emeklilere biz birer maaş ikramiye demiştik bunlar sabit bir rakam belirlediler ve doların yükselmesiyle birkaç saatte bu ikramiyeler eridi bile alım gücü düştü. Taşeronda yine öyle herkesi kadroya almadılar, ücretler iyileşmedi, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Çiftçiye mazot desteği veriyoruz diyorlar, alan pek yok alan da dönün başına çok düşük rakamlar olduğu için hiç bir katkısının olmadığını söylüyor. Biz göstermelik değil gerçekçi çözümleri getireceğiz.
Ülkemizde gençler işsiz, ve işsizlik rakamları gün geçtikçe artıyor, beton ekonomisinden üretim ekonomisine geçtiğimiz zaman bu genç nüfusla ekonomimizi büyütüp, d0nyada yarışan bir ülke olabiliriz. Nitelikli eğitimle de desteklediğimiz zaman teknolojiyi bilimi üretecek, çağı yakalayacak gençlerimizi kaçırmayız ve bir telefon almak için iki kamyon mal satmak zorunda kalmayız. Fatih İstanbul’u fethettiğinde Bizanslılar meleklerin cinsiyetini tartışıyordu ve Bizans yıkıldı.. Sonra Avrupa buharlı makineyi bulup sanayide ilerlerken Osmanlı eğitimde çok gerideydi ve çağı yakalayamadı yıkıldı. Şimdi dünya sanayi 4.0′ a geçmiş yani robotlar birbirileriyle konuşup kişiye özel üretim yapıyorlar biz hala sınavın adı Teog mu olsun, lys mi olsun diye bir adamın ağzına bakıyoruz ve dışardaki ekonomistler ülkemizin iflas ettiğini açıklıyorlar.. İşte halimiz budur. Bunları değiştirecek birikimli kararlı vatanını milletini seven bir iradeye ihtiyaç var. Bunu da milletimizle beraber biz yapacağız.
Adalete güven hiç kimsede kalmamış. Siyasî görüşü ne olurs olsun kimse adalete güvenmiyor. Cumhuriyet tarihinde hiç bir zaman olmadığı kadar bağımsız bir yargı kuracağız ve gerçekten Türk milleti adına karar verecek. Kimsenin ağzına bakarak adalet tesis edilmez. Bu ise hepimizin can, mal, iş güvenliği demek, huzur demek.
Bu nedenle t0m bu sorunlara ve çözemeyen iktidara artık tamam diyoruz. Kadınlar için geliyoruz. Çocuklar için geliyoruz, gençler için geliyoruz, çiftçi için geliyoruz, işçi için geliyoruz, Millet İçin Geliyoruz..
Bursa Muhalif Gazetesinde yayınlanmıştır