Bursa Su Kolektifi, bugün Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde Marmara Denizi’nin kirletilmesi, deniz canlılarının toplu ölümleri ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin su kaynaklarını ticarileştirmesine dair bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Bursa Su Kolektifi, bir ay önce olduğu gibi bugün de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde Bursa’nın sularında yaşanan kirlilik ve rant için açıklama yaptı.
Bilim insanlarının yaptıkları analizler sonucunda deniz canlılarının toplum ölümlerini öngördüklerini, ancak buna rağmen denizlerdeki kirlilik nedeniyle her geçen gün deniz canlılarının toplu ölümler yaşadığına tepki gösteren Bursa Su Kolektifi, yaşananların kapitalist neo-liberal politikaların bir sonucu olduğunu dile getirdi.
İznik Gölü’nde rantın arkası kesilmiyor
Türkiye’nin beşinci Marmara’nın ise birinci büyük gölü ve zengin bir biyoçeşitliliğe sahip olan İznik Gölü’nün ranta kurban gittiğini söyleyen Şehnaz Bayraktar, “Maalesef yakılan sazlık alanlar, kıyıların vahşice turizme feda edilmesi, İznik ve Orhangazi ovalarından tarım için aşırı su çekilmesi, Cargill, Gemlik Gübre ve diğer sanayi kuruluşlarının DSİ ile yaptıkları milyon m3‘lük protokoller ve gölü besleyen derelerdeki müdahaleler sonucunda gölde son yıllarda ciddi bir çekilme yaşanmakta ve göl ekosistemi zarar görmektedir.” dedi.
Halihazırda zarar gören İznik Gölü’nde yaşanan tahribatın sonlandırılması için göl çevresinde yeni yerleşim alanlarına ve sanayi tesislerine izin verilmemesi, var olanların ise sıkı denetlenmesini istediklerini söyleyen Bayraktar, buna rağmen Orhangazi Belediyesi’nin gölde Karavan Park adı altında yeni rant alanı açmak istemesine tepki gösterdi.
Belediyenin görevi suları ticarileştirmek değildir
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin “Bursa’da su çeşmeden içilir” sloganı sonrası suları ticarileştirerek şişelemesini gündemine alan Ferhan Küçük, belediyenin satış verilerini başarı olarak sunmasını eleştirdi. Belediyenin görevinin yurttaşların ve tüm canlıların su kaynaklarına erişimini engelleyip bu kaynakları ticarileştirmek olmadığını söyleyen Küçük, “Uludağ milli parktır ve sularını ticarileştirmek anayasal bir suçtur sadece yurttaşların değil bu alanda yaşayan sayısız canlı türünün de suya erişimi engellenmektedir.” şeklinde konuştu.
İklim krizinin çözümünü kapitalist şirketler sunmayacak
Yaşanan ekolojik çöküşle beraber ortaya çıkan iklim krizinin çözümünü kapitalist dünya liderleri şirketlerinden bekleyemeyeceklerini söyleyen Küçük, sözlerine şöyle devam etti:
“Tüm dünya halkları ve emekçileri ile birlikte bizler hepimize fayda sağlayacak bir geleceği hayal edip kurabiliriz. Hayatta kalıp daha adil bir dünya kurabilmemiz için ihtiyacımız olan dönüştürücü çözümler sadece yerel ve uluslararası düzeyde kolektif eylem, dayanışma ve koordinasyon yoluyla bulunabilir. Bu amaçla Bursa Su Kolektifi olarak, Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerine alternatif, Halkların Glasgow Anlaşmasını ortaya çıkartacak COP26 Türkiye Koalisyonu içerisinde yerimizi aldığımızı sizlere bildirmek isteriz.”
BursaMuhalif.com/Haber Merkezi