Temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldiklerini belirten Erikli Su işçileri, fabrikada verilen kahvaltılıkları eve götürdüklerini söylüyor.
Artan hayat pahalılığı karşısında tepkiler artarken fabrikalarda çalışan işçiler ise kendi seçeneklerini yaratmaya çalışıyor. Bursa’daki Erikli Su fabrikasında çalışan işçiler, zamlar karşısında artık tasarruf yapacak hallerinin kalmadığını söyleyerek, daha önceleri fabrikada verilen kahvaltılıkları eve götürmediklerini ama şimdi yemeyip evlerine götürdüklerini söylüyor.
Türk-İş dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarının 4 bin 928 TL’ye, yoksulluk sınırının 16 bin 52 TL’ye yükseldiğini açıkladı. Hayat pahalılığı karşısında sağlıklı beslenmenin neredeyse imkansız olduğu bugünlerde işçiler fabrikada veriler küçük paketlerdeki bal, reçel, tere yağı gibi ürünleri evlerine götürüyor.
Zamlar karşısında önlem almaya çalıştıklarını dile getiren bir Erikli Su işçisi, “Bu şekilde daha ne kadar götürürüz bilemiyoruz. Her gün acaba nereden tasarruf yaparız diye düşünüyoruz ama artık bulamıyoruz, tasarruf yapacak bir şey. Biz sendikalı bir işyerinde çalışıyoruz, haklarımız asgari ücretle çalışan işçilere göre bir tık iyi ama geçinemiyoruz” dedi.
“Menemen fakir yemeği ama artık o bile bize lüks”
Evine üç aydır kırmızı et alamadığını söyleyen bir başka Erikli Su işçisi, “Artık tavuk bile lüks oldu bizim için. Pazara gitmiyoruz. Marketten tane tane ürün alıyorum. Önceden fazladan sebze meyve alırken şimdi kısıyoruz ya da bir yemeğe iki üç ürün girecekse bunu yarı yarıya düşürdük. Eşimle konuştuk biber, domates, patlıcan almamaya karar verdik eve. Menemen fakir yemeği olarak bilinir ama artık o bile bize lüks” dedi.
Mahallelerine araçla sütçünün geldiğini söyleyen işçi, “Eskiden evde kalan bayat ekmekleri biriktirip sütçüye verirdik, ineklerine vermesi için. Geçen gün sütçü ‘Üç aydır kimse bayat ekmek veriyor’ dedi. İnsanlar artık ne alıyorsa ya tam alıyor ya da eksik” dedi.
“Fabrikada verilen paket tere yağını eve götürüp yemeklerde kullanıyoruz”
Fabrikada herkesin gündeminin hayat pahalılığı olduğunu vurgulayan bir başka işçi de insanların aldığı önlemleri şöyle anlattı: “Vardiyalı çalışıyoruz. Gece vardiyasından çıktığımızda sabah kahvaltısında çorba ve yanına da kapalı paketlerde küçük reçel, bal, tereyağı veriyorlar. Ben önceleri almıyordum ama şimdi toplayıp evime götürüyorum. Kahvaltılık ürünler evde bir gün daha fazla durursa kârdır artık bizim için. Bazı arkadaşlar tereyağı çok pahalı deyip verilen o küçük paketleri evine götürüyor. Evde yemeklerde kullandıklarını söylüyorlar. Artık insanlar seçeneksizlikten kendi seçeneklerini yaratıyorlar.”
Uğur Ökdemir