Kestel Demokrasi Platformu, 'yoksulluğa ve zamlara' karşı sokağa çıktı

Bursa Kent Meydanı'nda saat 16.00'da yapılacağı duyurulan "Zamlara ve Yoksulluğa Karşı Büyük Bursa Buluşması'nın ilk ayağı Kestel'de gerçekleşti. Kestel Demokrasi Platformu çağrısı ile Uğur Mumcu Parkı’ndan ilçe meydanına düzenlenen yürüyüşe katılım bir hayli yoğundu. Yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında sorunlar ve talepler dile getirildi.

Kestel Demokrasi Platformu çağrısı ile zamlara ve yoksulluğa karşı Uğur Mumcu Parkı'ndan başlatılan yürüyüşe katılım bir hayli yoğundu.

Kestelliler, "Yoksulluğa, zamlara, adaletsiz vergi düzenine karşı birleşiyoruz" yazılı pankart eşliğinde ilçe meydanına yürüdü.

Yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında, "Biz işçiler, memurlar, köylüler, emekçiler, emekliler ve kamu emekçileri yüksek enflasyon ve durmak bilmeyen zamlarla her yoksullaşıyoruz. Ülkemizi içine alan ekonomik krizin tüm yükü bizlerin üzerine yıkılmış durumda. Biz emeği ile geçinenlerin ücreti sürekli erirken, zenginler karlarına kar katmaya devam ediyor." denildi.

Hayat pahalılığının her gün yeni rekor kırdığı, emekçilerin alım gücünün sistematik olarak eridiği belirtilen açıklamada halkın temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığı, kiralarını ödeyemez, pazara çıkamaz duruma geldiği belirtildi. 

Açıklama şöyle devam etti:

"Adaletsiz vergi sistemi ile kaşıkla verilen kepçe ile alınıyor"

Tüm bunlar yetmezmiş gibi adaletsiz vergi sistemi nedeniyle kaşıkla verilen kepçeyle geri alınıyor. Güzellik salonları adı altında milyonlar kazananlar işçiden köylüden emekliden neredeyse daha az vergi veriyor. Nice holdinglerin şirketlerin vergi borçları affediliyor. Garibanların asgari ücretlinin emeklinin esnafın memurun ise yakasına yapışıyorlar.

"Gençler gelecekten umutsuz"

Artık gençlerimizin geleceğe dair bir beklentisi kalmamıştır. Biliyor ki bu ülkede dürüst çalışarak alın teriyle bir yerlere gelip bir şeyler elde edebileceğine olan inancını kaybetmiştir. Umudunu ya yurt dışında ya da şans oyunlarında aramaktadır. 

Maalesef çevremizde bir kesimde vardır ki bana dokunmayan yılan bin yaşasın havasında gününü dolduruyor. Etliye sütlüye karışmam, büyüklerimiz en iyisini bilir diyerekten gözlerini kapatır. Ülkenin kimlere nasıl peşkeş çekildiğini görmezden gelir. Bilmeliyiz ki haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Bunlara bakarak umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Hırsızlığın, Yolsuzluğun, rantın, rüşvetin, şatafatın normalleştirildiği ülkemizde Yoksulluk sınırını bırakın açlık sınırında yaşayanlar dahi sabır ve şükür arasında sıkıştırılmıştır. Bu da din tacirleri tarafından kutsallaştırılarak fakirlerin cennete erken gitmekle ödüllendirileceği ifade edilmektedir. Hatta daha da ileri gidilerek ZAMLARIN Allah tarafından yapıldığı söylenmiştir.

Başımıza ne geliyorsa korkudan geliyor, gerçekleri ve doğruları söylemekten çekindiğimizden ve korktuğumuzdan geliyor. Eşimizin dostumuzun çoluk çocuğumuzun işi olmaz, işi görülmez zor durumda kalır korkusundan siniyoruz. Herkes cüzdanlarını bir yoklasın bakalım kaç liranız var. Arkadaşlarınıza çay kahve yemek ısmarlayabiliyor musunuz? Kredi kartı olabiliyorsunuz bakalım. Günü kurtarırsak mutluyuz havasındayız. 

Çoğu zaman çaresiz olduğumuzu düşünüyoruz. Öyle ki en yakınlarımız bu düzenin böyle devam etmesi gerektiğini anlatıyorlar.  Sermaye ve medya işbirliği içinde yoksulluğu öyle işliyorlar ki ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar. Her zaman kötünün de kötüsü var diyerek açlıkla, işsizlikle, sosyal yardımları kesmekle yani aba altından sopa göstererek susturuyorlar. Evet arkadaşlar kanımızı öyle bir emiyorlar ki bu günümüzü tok geçirebildiysek ne mutlu bize dedirtiyorlar.

"Çalışan her 100 kişiden 37'si asgari ücretli"

Her defasında güçlü ve zenginlikleriyle hatta ekonomide ilk 20 içerisinde olduğumuzu iddia ettiğimiz, imf ye borç verebileceğimiz söylendi. Geldiğimiz nokta herhangi bir ilde ev kiraları asgari ücretin üzerinde seyrediyor. Hele de büyükşehirlerde durum daha da vahimdir. Bir de ülkede çalışan nüfusun yüzde kaçı asgari ücretli ve emekliden oluşuyor biliyor musunuz?  2023 asgari ücret pazarlıkları öncesi Çalışma Bakanı Bilgin, Türkiye'de asgari ücretle çalışanların oranının yüzde 37 olduğunu açıkladı. Çalışan 100 kişiden 37 si asgari ücretli bu korkunç bir rakamdır.

"Emeklinin durumu daha da vahim"

Asgari ücret 11.402 tl. Bir de emekli nüfusunu düşünün. 15 milyona yakın da Emeklimiz var. 7500 tl. Alın size süper kahramanlar. Kesin gizli güçleri var diye düşünüyorlardır. Bu ücretlerle hiçbir işçi ve emekçi bırakın ev araba sahibi olmayı tek kişiyi dahi geçindirmeye yetmemektedir. Şimdilerde bir tiyatro daha var asgari ücret pazarlığı senaryo aynı oyuncuların bir kısmı değişmiş. Bir gün bile işçi kesiminin talebine evet denmiş midir? Tiyatro biter talimat gelir ve ücret onaylanır. O kadar uzun görüşmelerin sanki bir karşılığı varmış gibi gözükür.

"MB Başkanı kira fiyatlarından şikayet ediyor, peki ya öğrenciler!"

Bir de aileleri kara kara düşündüren çocuklarının eğitimi… Hele de üniversitede…Çocuklarını farklı bir şehre üniversite okumaya göndermek artık zulme döndü. Yurtlar yetersiz. Ev bulunmuyor. Ahırdan kötü evlere mecbur bırakılan gençlerimiz var. Dün merkez bankası başkanı İstanbulda kiralık evlerin pahalı olmasından dolayı annesinin yanına taşındığı haberini okumak sizce de utanç duyulacak bir durum değil midir? İnsanlar çocuklarına harçlık veremiyor. Okul kantinlerinde çocuklar alış veriş yapamıyor. Aileler çocuklarını sabah okula gönderirken sütlü, yumurtalı ballı zeytinli kahvaltı veremiyor. Bu kış günü doğalgazları ne kadar kısarız, hangi odayı kapatırız hesabı yapılıyor.

Aracı olanları hiç sormayalım. Vergisi, benzini mazotu, sigortası tamiri bakımı biri bin para. Hepsi vergi dairesinden farksız çalışıyor. 

"Bize dayatılan bu ekonomik faturayı ödemek istemiyoruz"

Toplumun geniş kesimlerine açlık ve sefalet dayatan bu düzene karşı verilecek mücadele önemlidir. Krizin faturasını ödemeyeceğimizi dile getirmek ve insanca yaşayacak bir ücret için alanlarda buluşuyoruz. Bizler biliyoruz ki bu sömürü düzeni kendi eliyle son bulmayacak. Yeterli düzeyde ücret, insanca yaşayabilme olanağı ancak biz mücadele eder, güçlerimizi birleştirirsek mümkün. Bizler kendi yaşamlarımıza sahip çıkar ve egemenlerin karşısına birlikte dikilirsek, insanca bir yaşamı kurmak mümkün olacak. Bu alanda toplanan Kestel’li işçi ve emekçiler olarak bize dayatılan bu ekonomik faturayı ödemek istemiyoruz. "

Açıklamada halktan ve emekten yana bir bütçe için yapılması için atılması gereken adımlar ise şöyle sıralandı:

"Halktan ve emekten yana bütçe"

• Asgari ücret’in insanca yaşanacak bir ücret seviyesinde belirlenmesini istiyoruz.  Asgari ücretin yüksek enflasyon koşullarında yıl dört kez belirlenmesini talep ediyoruz. 

• En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

• Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.

• Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine, özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.

• Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını istiyoruz.

• Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini istiyoruz.

• Eğitimin her kademesindeki çocuklarımız için 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek istiyoruz.

• Emeğe kölelik dayatan politika ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz.

• İnsanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret istiyoruz.

• Yoksulluğu önleyici, dar gelirlileri koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesi için Temel Gelir Güvencesi istiyoruz.

Açıklamanın ardından Kestel'deki eylem sona ererken Bursa Demokrasi Güçleri çağrısı ile saat 16.00'da Kent Meydanı'nda gerçekleşecek "Zamlara ve Yoksulluğa Karşı Büyük Bursa Buluşması'na katılım çağrısı yapıldı.

Haber Merkezi