KESK Bursa Şubeler Platformu 30 Kasım'da Ankara’da düzenleyeceği “Geçinemiyoruz” mitingine çağrıda bulunmak için Fomara Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Fomara Meydanında yapılan açıklamada konuşan KESK Bursa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Derviş Erdem, ‘Yoksulluk kader değil, halk için bütçe istiyoruz’ dedi.
Bütçe; siyasal iktidarların, rejimin, demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşunun en önemli göstergesidir diyen Erdem, “Ekonomik bir plan ve siyasi bir belgedir. Bu ülkede yaşayan herkesin, doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerekir. Bu denetim, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması sırasında yapılabilmelidir. Buna rağmen bu yıl da bütçe görüşmeleri kapalı kapılar ardında yapılmaktadır. Orta vadeli programın açıklanması ile bütçe süreci başladı. Plan bütçe komisyonlarında görüşülmeye başlayan kamu kurum ve kuruluşlarının bütçeleri bugüne kadar yapılan bütçelerin bir kopyası olan bu bütçe; emekçilerin, halkın talepleri hiç dikkate alınmadı. Vergi adaletsizliği gittikçe derinleştirildi. Üstelik yoksul emekçi halktan toplanan vergiler ne insanca yaşamaya yetecek bir ücret, ne de “yol, su, elektrik” olarak bize döndü. Eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerine, yatırımlarına ayrılan pay her geçen gün azaldı. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edildi. Yıllardır şiddete, güvencesiz istihdama maruz bırakılan kadınlar bütçede de yok sayıldığını” söyledi.
Emekçilerin, halkın taleplerinin dikkate alınmadığı 2025 yılı bütçesinde sermayenin talepleri, sarayın itibarı, savaş çığırtkanlığı vardı diyen Erdem, “Bizden toplanan vergilerle oluşan bütçe; Patronlara, holdinglere; muafiyet, istisna, teşvik, vergi indirimi, vergi affı olarak aktarıldı. Faize, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı vb. müteahhitlere aktarıldı. Bizden toplanan vergilerle oluşan bütçe; Ekolojik yıkıma, doğanın talanına, savaşa, güvenlikçi politikalara, silahlanmaya aktarıldı. İşte böylesi bir durumda, bir tarafta geçinmek için çocuklarını baraka evde tek başlarına bırakıp kağıt toplamaya giden annelerin acı feryadı, diğer tarafta da sarayın itibarı… Bir tarafta emekli ücretleri ile yaşayamadıkları, birkaç farklı işte çalışmak zorunda kalanların emeği, diğer tarafta ise güzellik salonlarında kara para aklayanlar… Bir tarafta doğasına, suyuna, çevresine sahip çıkmak için canından olanlar, cezaevine girenler, diğer tarafta da ise cankurtaran olarak iktidara sarılanlar… Kısacası bugüne kadar yapılan bütçelerde aslan payı hep sermayeye, patronlara, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa ayrıldı. Bizlerin payına da yoksullaşma, işsizlik, güvencesizlik, gelir dağılımı adaletsizliği düştü” dedi.
Halk İçin Bütçe istiyoruz diyen Erdem açıklamanın devamında şunları söyledi;
- Bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını,
- Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini,
- Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini,
- Asgari ücretin kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını,
- Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi her türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini,
- Tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini,
- Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,
- Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını,
- Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini,
-Vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdama, üretimin arttırılmasına, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesine, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesine kullanılmasını istiyoruz.
Kaynak: Haber Merkezi