Cumartesi Anneleri, kaybolan sevdiklerinin akıbetini sormak ve faillerin yargı önüne çıkmasını talep etmek için her hafta düzenledikleri eylemlerinin 1026. haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. 21 Kasım 1980'de gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren'in akıbeti soruldu. Yoğun yağmura rağmen alanda toplanan kayıp yakınları, sevdiklerinin fotoğrafları ve kırmızı karanfillerle adalet talebinde bulundu.
Cumartesi Anneleri adına basın açıklamasını, Hayrettin Eren'in yeğeni Setenay Yarıcı okudu. Yarıcı, 44 yıl önce gözaltında kaybedilen Eren için adaletin hala sağlanmadığını ve bu mücadelenin devam edeceğini belirtti. Yarıcı, Türkiye'deki hukuk sisteminin ağır bir kriz içinde olduğunu belirterek, yargının siyasi baskılardan bağımsız hale gelmesi gerektiğini ifade etti.
Yarıcı, "Adalet sisteminin evrensel hukukla, ahlak ve etikle arasındaki zorunlu bağı koparması sonucunda Türkiye ağır bir hukuk devleti krizi yaşıyor. Siyasetin baş aktörü olduğu bu krizi aşmak, yargının yürütmenin güdümünden çıkıp hakların korunmasındaki gerçek rolüne kavuşmasıyla mümkün olacaktır. Ancak o zaman hukuk kuralları hakları ihlal edilenleri koruyabilecek ve sevdiklerimizi kaybedenlere yaptırımlar uygulanabilecektir. Tam da bu yüzden hukuk devleti talebimizde ısrar ediyoruz" dedi.
Yarıcı, Hayrettin Eren'in kaybolmasının üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen adaletin hala sağlanamadığını vurguladı. Yarıcı, Hayrettin Eren'in gözaltına alındığı dönemdeki tanıkların ifadelerine, somut delillere ve tüm hukuk yollarına rağmen, bu davada hiçbir ilerleme kaydedilemediğini belirterek, "İçinde bulunduğumuz bu durum, sistemin ne kadar kırılgan ve işlevsiz hale geldiğini gösteriyor" dedi.
Yarıcı, Hayrettin Eren dosyası hakkında bilgi vererek şunları söyledi: "1980 yılında, 26 yaşındayken, 12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında aranmaya başlanmıştı. 21 Kasım 1980 tarihinde, arkadaşıyla birlikte Saraçhane Haşim İşcan Geçidi'nde gözaltına alındı ve Karagümrük Karakolu'ndan Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Ailesi, Gayrettepe Siyasi Şubesi'ne başvurduğunda, Eren'in burada olduğuna dair hiçbir bilgi verilmedi. Ancak tanıkların ifadeleri, Eren'in burada ağır işkence gördüğünü ve o dönemdeki işkence timinin başında bulunan Fikret Işınkaralar'ın bu süreçteki sorumluluğunu ortaya koyuyor. Ailenin yasal başvurularına rağmen, Eren'in kaybolmasının ardından resmi makamlar her zaman, "Hayrettin Eren gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor" cevabını verdi."
Yarıcı, bu 44 yıllık hukuksuzluğun sorumlularının adlarını da dile getirerek, şu ifadelere yer verdi: "İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, Hayrettin Eren'e işkence yapan timin şefi Fikret Işınkaralar, Eren'in kaybolmasından sorumludur." Cumhuriyetin 12 Eylül zihniyetinin etkisiyle, devletin sorumluları cezasız kalmaya devam etmektedir."
Açıklamanın sonunda, "Hayrettin Eren dosyasının etkin bir şekilde soruşturulmasını" talep eden Yarıcı, "Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve devlete evrensel hukuk normları içinde hareket etmesi gerektiğini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Hayrettin Eren'in kız kardeşi İkbal Eren, yargının işlevsizliğine ve adaletin sağlanamamasına sert eleştirilerde bulundu. "Hukuka güven endeksini düşüren sizlersiniz" diyen Eren, Türkiye'deki adaletin Eren ve diğer kayıplar için 44 yıldır işlemediğine vurgu yaptı. Eren, eski Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'a, "Her taşın altından sen çıkıyorsun" diyerek tepkisini gösterdi.
“Son kayıp buluncaya kadar mücadelemiz sürecek”
Etkinlik, kayıp yakınlarının Galatasaray Meydanı'na bırakılan karanfillerle son buldu. Aileler, "Son kaybımızı buluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz" diyerek alandan ayrıldı.
Kaynak:EVRENSEL