Üç Fidan Parkı’nda yapılan açıklamayı Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sehra Aksu okudu.
Bugün, yeryüzünün hemen her bölgesinde ağır hak ihlallerinin yaşandığı bir dönemde 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü kutlamaktayız diyen Aksu, “Savaşlar hak ihlallerinin en belirgin zeminini oluşturmaktadır. Suriye, Ukrayna ve Filistin’de yaşanan savaş ve çatışmalar, binlerce insanın yaşam hakkının elinden alınmasına, milyonlarca çocuğun beslenme, barınma ve korunma haklarının ihlal edilmesine yol açmıştır. İnsan hakları ihlallerinin diğer önemli nesnesi çocuklardır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk, çocukların çalıştırılmasına, eğitim haklarının ellerinden alınmasına neden olmaktadır. Yoksulluğun ve ihmalin tetiklediği aile içi şiddet, çocukların fiziksel ve duygusal istismarına yol açmaktadır. Cezaların caydırıcı olmayışı ve adalet sistemindeki boşluklar, cinsel istismarın da önlenememesi ve çocukların korunma haklarının sağlanamaması ile sonuçlanmaktadır. Engellenemeyen çocuk ölümleri, Narin Güran cinayeti özelinde, toplumsal ve idari yetersizlikleri gözler önüne sermiştir” dedi.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden 2021 yılında çekilmesinin ardından, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin arttığı, şiddetle mücadelede atılan adımların yetersiz kaldığı gözlendiğini vurgulayan Aksu, İş cinayetleri, iş kazaları, çocuk işçilik, göçmen işçiliği, mevsimlik işçiler, iş yaşamındaki cinsiyetler arası eşitsizlikler, güvencesiz ve sigortasız çalışma, mobing gibi ülkemizde çalışma hayatını şekillendiren problemler sağlık sorunlarının en önemli nedenlerindendir. 2024 yılı için yayınlanan verilere göre, ülkede çalışma koşulları nedeniyle günde 5 işçinin hayatını kaybediyor olması, Soma faciasının her gün yaşanmaya devam ettiğinin açık bir göstergesidir. Çalışanların emeklerinin tam karşılığını aldıkları, örgütlenme, sağlıklı ortamda çalışma, sağlığa ulaşma ve sosyal temas haklarının güvence altına alındığı koşullar oluşturulmak zorundadır. Bu ihtiyaçların karşılanmaması, meslek ortamında stres ve tükenmenin yol açtığı bedensel ve ruhsal sorunlar, yaşamı tehdit etmektedir. Bu vesile ile birinci basamak sağlık hizmetlerinde mevcut sorunları çözmek bir yana yeni sorunlara yol açacak olan ve bu nedenle “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirilen yönetmelik değişikliğine karşı sürdürülen hak arama mücadelesini desteklemeye devam edeceğimizi vurgulamak istiyoruz” dedi.
Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sehra Aksu açıklamanın devamında şu ifadeleri kullandı;
“Bedensel ve ruhsal iyilik halinin ancak güvende hissedilen bir ortamın varlığı ile mümkün olacağı çağrısını yineliyoruz. Seçme ve seçilme gibi temel yurttaşlık haklarının kayyımlar atanarak, toplumsal barış, adalet, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları değerlerini riske atacak nitelikte müdahaleye uğratılması; güven, toplumsal huzur, adalet ve barış atmosferini zedelemektedir. Öte yandan 6 şubat depreminin üzerinden neredeyse 2 yıl geçmesine rağmen bölgedeki yurttaşların güvenli besin, barınma, geçim, bulaşıcı hastalık ve diğer bedensel ve ruhsal sağlık sorunları, eğitim sorunları, konteynerlarda yaşamın zorlukları, sosyalleşme alanlarının yetersizliği, çaresizlik, öfke, belirsizlik ve gelecek kaygısı, psikososyal destek ihtiyaçları ile yüzleşmeye devam ettiklerini görmekteyiz. Aradan geçen zaman yaşamsal zorlukların yanı sıra duygusal acıları da daha da belirginleştirmektedir. Ülkemizin insan hakları açısından çağın gerektirdiği bir noktaya ulaştırılmasında, sadece insan hakları örgütlerinin değil, bütün meslek örgütlerinin, sendikaların, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve her düzeyde yurttaş girişiminin ortak çabalarına ihtiyaç vardır. Bizler, insanın haklarıyla insan olduğuna inanan meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlar olarak, insan hakkı ihlallerini doğuran fiziksel ve ruhsal şiddet ortamı ve şiddet kültürüne karşı sessiz kalmayacağımızı, anlatmaya, talep etmeye, ısrar etmeye devam edeceğimizi; barış, dayanışma, sağduyu ve adalet hâkim kavramlar haline gelene kadar mücadeleyi sürdüreceğimiz” dedi.
Kaynak: Haber Merkezi