Bursa Su Kolektifi 22 Mart Dünya Su Günü vesilesi ile 12. kez Bursa Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Her ayın 22’sinde Bursa Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştiren Bursa Su Kolektifi 22 Mart Dünya Su Günü’nde de alandaydı. Açıklamada suya ve doğaya yönelik tehditlere karşı yetkilileri önlem almaya çağıran Şenol Demir ve Figen Ovat, “suyun sesi olalım” dediler.
Türkiye’nin su varlıklarında sürekli azalma yaşandığını belirten Şenol Demir, “Türkiye’yi 20 yıldır yöneten AKP hükümetleri, suyu korumak bir yana tam tersi çok su tüketen, suyu kirleten, suyu ticarileştiren ve suyun doğal çevrimini engelleyen yüzlerce projeyi uygulamakta sakınca görmedi. Öyle ki, son 20 yılda temiz akan dere kalmadı. Su kaynakları henüz ovaya inmeden dağlarda suyu ambalajlayan şirketlerin talanına açıldı.” dedi.
Halkın suyu, su baronlarına tahsis edildi
Nehirlerin önüne barajlar, HES’ler yapılarak suyun doğal döngüsünün engellendiğini ifade eden Demir, Baraj gövdesindeki suların HES şirketlerinin ticari malı durumuna getirildiğini, doğanın ve halkın suyunun HES ve su şirketleriyle yaratılan su baronlarına tahsis edildiğini vurguladı.
Dereler açık lağımlara dönüştürüldü
Son 20 yılda yaratılan distopyanın en çarpıcı görünümünün kirletilen derelerde ortaya çıktığını aktaran Demir, kanun ve yönetmeliklerin şirketlerin çıkarına göre yeniden düzenlendiğini, Nilüfer Çayı, Ergene ve diğer pek çok derenin içinde balık dahil hiçbir canlının yaşamadığı açık lağımlara dönüştürüldüğünü belirtti.
AKP hükümetinin derelerin temiz akmasını sağlamak yerine, yasal düzenlemeyle su kirlilik düzeyleriyle oynayarak mevzuata göre çok kirli akan derelerin kirli su niteliğini ortadan kaldırıldığını ifade eden Demir, “Bu değişikliği ancak dereleri kirleten şirketleri, çalıştırılmayan arıtma tesislerini denetlemek yerine, şirketlerin karlarını ön planda tutup halkın sağlığını ve geleceğini hiçe sayan bir yönetim anlayışı yapabilirdi.” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sulak alanları tehdit edecek projelerin ÇED Raporlarını onaylanarak izin vermeye devam ettiğini aktaran Demir, “Tek başına Orhangazi İlçesi’ndeki yurttaşlarımızın iki katı su tüketen Cargill, mahkemelerin verdiği kapatma kararlarını hiçe saydı. Zamanın AKP hükümeti, şirketin merkezi ABD’ye verdiği sözler doğrultusunda Cargill’i kurtaracak af kanununu TBMM’den geçirdi. İznik Gölü’nü kirletip su varlığını azaltacak zeytinyağı fabrikaları, kağıt fabrikası gibi pek çok proje ise hala adil kalmayı başarabilen mahkemelerimizde açılan davalarla zarar oluşmadan engellenebildi.” açıklamasında bulundu.
Haber Merkezi