Uğur Ökdemir yazdı:
Son bir aydır CHP’li bazı belediyelerde DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası ile yapılan toplu sözleşmeler tıkanmış ve bunun sonucu grev aşamasına gelinmişti.
Önce İstanbul Kadıköy Belediyesi’nde Belediye yönetiminin uzlaşmaz tutumu nedeniyle greve çıkıldı. İşçilerin taleplerini savunmakta kararlı olan şube yönetiminin iradesini yok sayan Genel İş Genel Merkez yöneticileri gece yarısı sözleşmeyi imzaladılar.
Aynı şekilde grev kararı alarak greve başlayan İstanbul Maltepe Belediyesi işçileri de genel merkezin sözleşmeyi imzalamasıyla taleplerini alamadan grevlerine son vermek zorunda kaldılar.
Sendika Genel Merkezinin Şube Yönetimlerini ve işçilerin taleplerini yok sayarak, üyelerinde kopuk kendi başlarına hareket etme tutumlarını bir kenara koyarak sorunun başka bir boyutunu değerlendirelim.
Burjuva siyasetinin teşhiri açısından Maltepe Belediyesinde yaşanan grev oldukça öğretici bir süreç oldu. “Bizim iktidarımızda her şey güzel olacak” sözünü dillerinden düşürmeyenler; greve çıkan işçilere “Şimdi sırası mıydı? AKP’nin ekmeğine yağ sürüyorlar, çöpçü bu kadar maaş mı alır?” diyerek işçilerin en temel hakkı olan grev hakkını tanımadıklarını göstermiş oldular. Greve çıkarak insanca yaşayacak ücret talebinde bulunan işçiye “AKP’nin ekmeğine yağ sürüyorsunuz.” demek, işçileri bölmek, hakları için mücadele etmelerini engellemek demektir.
Greve çıkılan belediyelerde belediye başkanları, sanki grev kendilerinin tutumundan çıkmamış gibi, hedef şaşırtmak için her şeyi yaptılar. Aylardır yapılan görüşmelerde, işçilerin haklı taleplerine kulak kapatıp, yüzde 8’lik zam, 10 TL’lik yemek yardımı gibi komik rakamlar önerip sonrada “bir çöpçü bu kadar maaş mı alır?” diye konuşmaya başladılar. Bu savunma yıllardır alışık olduğumuz tam anlamıyla bir burjuva propagandasıdır.
Evet efendiler temizlik hizmetinde, çöp toplamada çalışan işçiler insanca yaşayacak ücreti en fazla hak edenlerdir. Pandemi koşullarında sizler her türlü önlemi alarak çoğu zaman bürolarınıza bile uğramazken, insanların çöplerini toplamak, o koşullarda çalışmak en yüksek maaşı hak ettiklerinin en açık kanıtıdır. Pandemiden korunmak için maske, mesafe, temizlik şart koşulurken sizin temizliğinizi sağlamak için çöpünüzü toplayan işçilere, emekçilere hak ettikleri değeri vermek sizin öncelikli sorumluluğunuzdur.
Bu sorumluluğu yerine getirmeyip “Pandemide grev yaparak insan sağlığını tehlikeye atıyorsunuz.” diyerek halkla işçileri karşı karşıya getirme çabalarınız aslında hangi sınıfa hizmet ettiğinizi gösteriyor.
AKP 19 yıllık iktidarında 18 grevi yasaklayarak hangi sınıfa hizmet ettiğini açıkça gösterdi. Ancak kendini sosyal demokrat gösterip, demokrasi, özgürlük söylemlerini ağzından düşürmeyenler belediyelerinde grev kararı alınıp uygulanmaya başlanınca aynı AKP iktidarı gibi yasaklama ve işçilerin temel taleplerini yok sayma yolunu seçmişlerdir.
AKP iktidarının bu grevlerden mutlu olduğu ve muhalefeti eleştirmek için malzeme yapacağı doğrudur. Ama işçilerin gözünde bunun bir önemi yoktur. İşçiler 19 yıllık AKP iktidarının kendilerini getirdiği yer de nasıl grev düşmanı olduklarını da gayet iyi bilirler. Sendikaya üye olduğu için işten atılan, insanca yaşayacak ücret, güvenli çalışma koşulları için mücadele eden her işçi karşısında AKP iktidarının kolluk güçlerini görmüştür.
Bu yaşananlar bir şeyi daha ortaya koymuştur. Eğer mesele işçiler ve onların en insani talepleriyse yönetimde kimin olduğunun fazlaca önemi yoktur. Çünkü alınan tutum, dayatılan yoksulluk, grevi kırmak için kullanılan söylem bile aynıdır.
Emekleri yok sayılan işçiler, bu süreçten bir sonuç çıkaracaktır. Kendini işçi dostu gösterenler ve bununla övünen belediye yönetimlerinin de işçileri sadece aidat ödeyen makinalar gibi gören sendika merkez yöneticilerinin de kendilerini kurtaramayacağını, kurtuluşlarının kendi sınıf partileriyle birleşerek kendi kollarında olduklarını elbette görecekler. Görmekle kalmayıp her boydan burjuva zihniyetini tarihin çöp sepetine göndererek kendi iktidarını kuracaklardır.
Hayat mücadele, her mücadele alanı bir okuldur…
BursaMuhalif.com/Haber Merkezi