
Ne derseniz deyin!
Susturuldunuz, satın alındınız değiştirilip dönüştürüldünüz.
Bunun için onca çaba ve tonlarca para harcandınız.
İnkar da etmediniz, “hepinizin yolu layığına açık olsun” desek hep birlikte “amin” söylersiniz.
Evet, siz o yandaş mahallenin sakinlerisiniz.
Eviniz su aldı, bilesiniz.
Şimdi ne yapacaksınız?
Hepinizin yolu, layığına açık,
“Amin” deyiniz.
***
Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz.
Medya, siyaset/sermaye sarmalındayken, ömrünüzü operasyonel metinlere heba etmişken, yerel yönetimlerce gazeteleriniz topluca satın alınıp dağıtılırken, hangi gazetecilikten bahsediyorsunuz, hangi etikten?
Bir yazıyı neden yazdığınız, kimlere yaranmak veya kimlerden nemalanmak için gündeme getirdiğinizi, yayımladıktan sonra efendinizin ne düşündüğünü, ne diyeceğini merak ettiğinizi biliriz?
Artık herkesin ama herkesin rahatlıkla yayın sahibi olabildiği bu zamanda hanginiz kurum gözüyle gazeteciliğin yaygınlaştığına itiraz edebilir, hanginiz “sahibinin sesi” olmadığını söyleyebilir?
Gazetecilik etiğiyle ilgili tartışmaların, haber içeriklerinden gazetecilerin mesleklerini uygulama biçimlerine kadar birçok konunun tartışıldığı sosyal platformlarda büyük büyük konuşurken sizler, reklam pastasından en büyük dilimi kapma yarışında değil mi çalıştığınız kurumlar?
Herkesin bildiğini yazabildiniz mi, yazabilir misiniz?
Geçiniz.
Üzerinize “cuk” oturan tetikçi takım elbisenizle siyasi konjonktürden güç aldıkça pervasızlaştınız.
İhale alma, kredi olanaklarından yararlanma, etiketleme ve etiketlenme, siyasi, sosyal, ekonomik vb güç kazanma derdinde, haberi satabilecek bir meta, gazeteyi kağıt parçası, sizleri iş takipçisi sayan bir sahiplik yapısında ancak ve ancak “Nicesiniz.”
Fakat niteliğiniz yerlerde sürünmekte, biliniz.
Hadi biriniz çıkıp da “yalan” deyin.
Tekelleşmiş sermayenin egemenliğinde suskunları oynayan, para çıkarıyla “tuşlarına vurulan” sizsiniz. Bir değilsiniz, nicesiniz ama “hiç”siniz.
Duyduk. Konyaaltı’nda milyonların “ender” ismi, “Antalya’nın damadını” Bursa’ya transfer etmişsiniz. Şantaj, karalama, kirletme, yalan haber, yıpratma yayıncılığında nur topu gibi bir “Lideriniz” var artık, hadi yine iyisiniz!
***
Şimdi size bir liderlik hikayesi anlatayım ister misiniz?
Bu hikaye Antalya Konyaaltı’ndan başlar, Bursa Uludağ’a uzanır.
Antalya’da 2018 Mart ayında Ajans1’i satın alır Ender Alkoçlar. Artık gazetenin adı Lider’dir. Gazete yayın hayatına başladıktan 1 ay sonra da AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in “adrese teslim” ihalesiyle Konyaaltı Sahili Projesi, Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yapılarak Alkoçlar A.Ş.’ye devredilir. Alkoçlar mart ayında gazeteyi alır, nisanda da sahil işletmesini.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek seçimlerden sonra, sahilin ihale ile değil, kiralama yöntemi ile 29 yıllığına Alkoçlar A.Ş.’ye verildiğini açıklar, Konyaaltı Sahili işletmesini, kamu zararından dolayı 20 Ocak 2020’de iptal eder.
Çağdaş Gazeteciler Derneği geçmiş dönem Antalya Şube Başkanı Engin Korkmaz, ihalede rekabet koşullarının oluşmadığını, yükleniciden bir kuruş para çıkmadığını ortaya çıkarır. Antalya bu ihale ile 15 milyon 19 bin lira zarara uğratılır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Konyaaltı sahil ihalesini iptal etmesi ve yerel mahkemenin iptal kararını haklı bulması üzerine Ender Alkoçlar Danıştay’a başvurur. Danıştay yerel mahkemenin kararını bozar.
Aynı Lider şimdi Bursa’da.
Dedim ya biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz.
Aynılar aynı yerdeyken, Ender Alkoçlar Uludağ’da 4,5 milyon liraya kar motoru ve kızak işlerini aldı. Büyükşehir Belediyesi iştiraki BURULAŞ ile Alkoçlar arasında yedi yıl süreli ortaklık sözleşmesi imzalandı.
Alkoçlar ile BURULAŞ, sahibinin sesi güzellemecisinin deyimiyle “iş ortağı” oldu.
“Böyle bir ‘zamanda’ (-da ayrı değil, bitişik 50 yaşını geçtin öğrenemedin…)
Uludağ’a 50 milyon lira yatırım yapacak kim olursa olsun köstek değil destek olunmalı” diye buyurdu güzellemeci.
Bu arada işler tıkırındayken, “Alan Başkanlığı” sürecinin ilk adımı olan Uludağ’daki tesislerin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devri tamamlandı. Uludağ, bitkiler, insanlar ve tüm canlılar için yaşayan, mucizevi bir laboratuvar. Farklı iklimsel özellikleri, jeolojik yapısı ile doğal bir bitki müzesi. Uludağ Milli Parkı’nın en önemli değeri ormanları, Alpin çayırları, su kaynakları ve canlı yaşamını yok oluşa götürecek kanun tasarısı onaylanırsa, Milli Park Yasası işlevsiz duruma gelecek. Yaklaşık bin 300 türe yaşam kaynağı olan, 172 Türkiye endemiğinin yanı sıra dünyada başka hiçbir yerde görülmeyen 32 türe ev sahipliği yapan Uludağ’ın delik deşik edilmesinin önü açılacak.
“Alan Başkanlığı Uludağ’ın idam fermanıdır” diyen Bursa Çevre Platformu’nun tepkisi boşa değilken bilin bakalım Uludağ’ın Alan Başkanlığı’na kim talip?
***
“Gazeteciler” kentlerin “aynası”, yazdıkları tarihin hafızasıdır.
Patronsuz Bursa Muhalif; genç gazetecilerin gazeteciliğin güvenilirliği ve inanılırlığı için açtığı yeni bir yol. Amasız, fakatsız yürüdükleri…
Tarafız.
Uludağ’da yeni bir talana izin vermeyeceğiz.
Buradayız, bilesiniz!
Aynılar, aynı yerdeyiz.