Malumunuz, dün MHP lideri Devlet Bahçeli,
Grup toplantısı sonrası kendisine Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soru soran gazeteciye,
“Hadi, işine bak” cevabını verdi.
Soru karşısında adeta çılgına dönen milletvekili ise, gazeteciyi alandan uzaklaştırmaya çalışarak ittirdi.
Hatırlayalım. 30 Aralık’ta uğradığı suikast sonucu öldürülen Sinan Ateş saldırısıyla ilgili Bahçeli, konuşmaktan kaçınmış, suskunluğunu günlerce bozmamıştı.
Yaklaşık 10 gün sonra ise söz konusu cinayeti MHP ile ilişkilendirenlere adeta öfke kusmuş,
Yapmış olduğu ilk açıklamada da ‘Sinan Ateş‘in adını anmamış ve bu cinayet üzerinden siyasi kurgu yapıldığını iddia etmişti.
Sinan Ateş cinayetinin aydınlatılmamasına yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu’na ise,
“Şayet yüreğin varsa, gözün kesiyorsa buraya gel. Tek bir evladımı al da senin ciğerinin kaç okka ettiğini göreyim” diyerek gözdağı vermeyi de ihmal etmemişti.
Haftalar geçti… Sinan Ateş suikastı hala aydınlığa kavuşturulamayınca kafalarda onlarca soru işareti kaldı!
Ve Sayın Bahçeli, bir gazetecinin bu suikasta ilişkin veri toplayabilmek ve önemli detayları ortaya çıkarabilmek adına en doğal hakkıyla sorduğu soruya “hadi, işine bak” cevabını verdi.
Birçok gazeteci tarafından “gazetecinin en önemli görevinin soru sormak” olduğu Bahçeli’ye hatırlatılırken, bu tutarsız üslubu da yeni sorular doğurdu.
- Sayın Bahçeli böylesine genel bir soruya neden tahammül gösteremedi?
- MHP lideri olarak kendisinin görevi, bu olayı tamamen aydınlatmaya çalışmak ve basına da gerekli açıklamaları yapmak değil miydi?
- Cevabını veremeyeceği bir soru muydu bu ve yanıt vermemek, verememek de bu şartlar altında bir yanıt yerine geçebilir miydi?
MHP lideri soruyu beğenmiyorsa, ayakkabı numaralarına kadar bilenlere soralım o halde,
Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında
Son durum nedir acaba?
Seçil Semiz Özcan