Kriz koşullarında işçinin eriyen maaşını, vergi adaletsizliği nedeniyle yoksullaşan emekçileri savunmak yerine Türk Metal, patronu korumak için “Emeğine Sahip Çık, Kendi Ürettiğini Tüket” kampanyası yapıyor, köşe yazarları da bunu sendika ağalarının güzellemeleriyle veriyor.
Ekonomik kriz etkisini her geçen gün işçi ve emekçilere zam yağmurlarıyla gösterirken alınan maaşların nasıl eridiği ay sonu gelmeden görünür oldu. Halen ekonomik kriz yok gibi söylemleri yayanlar bunu savunmaya devam ediyor. Fakat bu söylemin gerçekte bir karşılığının olmadığını pazarda dolaşarak, eve gelen faturalardan görebiliyoruz.
Ekonomik krizin derinleşerek devam edeceğinin belirtileri var. Bunu net olarak geçtiğimiz haftalarda TOFAŞ’ta üretime bir hafta ara verilmesi ve buna bağlı yan sanayilerde yaşanan duruşlar gösteriyor. Sebebi ise piyasadaki daralma, bu sadece bir örnek ve bu örnekler artarak devam ettirilebilir.
Bursa yüzbinlerce işçiyi barındıran büyük bir sanayi şehri ve metalin sektörünün başkenti olarak anılır. Metal sektöründe örgütlü ve 55 binin üzerinde üyesi olan Türk Metal ne yapıyor diye sorsak bu krize karşı alacağımız cevap “topu taca atıyor” olur. “Emeğine Sahip Çık, Kendi Ürettiğini Tüket” kampanyası başlatarak işçilerin yaşadığı kayıplara sahip çıkmak yerine, işten atmaların yasaklanması yönünde bir çalışma yürütmekten kaçarak patronlara sahip çıkan bir duruş sergiliyor. Başlatmış olduğu bu kampanya bazı gazetelerde ısmarlama köşe yazılarına da dönüşmesi gecikmiyor tabii ki de. Yeni Dönem Gazetesinde yazan Hülya Gül Kolaylı, Türk Metal Osmangazi Şube Başkanı Mesut Erdem ve Kadın Kolları Bölge Koordinatörü Selda Tekman ile görüştüğünü ve on binlerce metal işçisinin destek verdiğini yazmış. Peki gerçek böyle mi?
Gerçeğin böyle olmadığı apaçık ortada. Bugün bir sendikanın yapması gereken böyle bir kampanyaya destek olmak değil işçilerin bu krizden zarar görmeden çıkmanın mücadelesini örgütlemektir. Topu taca atarak günü kurtarmanın peşinde koşmamalıdır. Bugün Türk Metalin örgütlü olduğu fabrikalarda çalışan işçiler açık şekilde şu çağrıları yapıyor: “İşten atılmalara karşı, eriyen ücretlerdeki kaybın giderilmesi, vergi adaleti için mücadele kampanyası örgütleyin, eriyen ücretler karşısında ne gibi kampanyası var sendikanın” diye de soruyor. Bunu soran işçiler mi böyle bir kampanyaya destek oluyor. Bunu sormak gerek sendika yöneticilerine ve köşesinde kaleme alana.
Türk Metal’in bu kampanyasını köşeye taşırken şu soruları sormak gerekirdi; Vergi kesintileri, enflasyon ve zamlar karşısında eriyen maaşlara çözüm önerisi ne? İşten atmalar gündemde, buna karşı ne gibi bir çalışması var sendikanın? Bunu sormadan sendikacıların ağzından çıkan güzellemelerle yetinmek hep eksik hep yarım kalır.
Kampanyanın ismini “Emeğine Sahip Çık, Kendi Ürettiğini Tüket” olarak belirleyen Türk Metal geçmişte işçilere yaptıklarıyla ne de çok çelişiyor kendiyle. Başta Bursa olmak üzere bir çok ilde işçiler hakları için eyleme geçtiğinde emeğine sahip çıktığında köşe başlarında işçileri dövenler, sözleşme dönemlerinde işçisini satan ve patrondan yana saf tutan sendika bugün de aynı görevini üsleniyor. İşçilerin emeklerine sahip çıkmak için verdikleri mücadeleyi her türkü baskı, şiddet ve hilelerle yok sayanlar bugün patronlara imdat çubuğunu uzatıyor ve adını da “Emeğine Sahip Çık, Kendi Ürettiğini Tüket” koyuyor. Bu ne büyük bir çelişkidir. Bu çelişkiyi görmeyip köşelerinde güzellemeler yapanlarda buna ortak olduğunu hatırlatmak isterim.
Bursa Muhalif Gazetesinde yayınlanmıştır